Özellikle son 3 yýldýr, dönüp dolaþýp konuþageldiðimiz, ele aldýðýmýz bir sorundur proletarya partisinin yeniden kurulmasý sorunu. Bu sorun çözülmeden kaldýkça da böyle devam edecektir. Bir kaçýnýlmazlýktýr bu. Bu sorunun yaný sýra birçok diðer sorunu da tekrar tekrar ele almak zorunda kalmadýk mý? Örneðin, hareketimizin (2) hata ve zaaflarýný defalarca tartýþmadýk mý? Ve tartýþmayacak mýyýz? Lenin’in dediði gibi:
“… yeniden ele almak kararýný vermediðimiz tek bir görev yoktur. Bir yenilgiden sonra meseleyi yeniden ele almak, her þeyi baþtan aþaðý deðiþtirmek, meselenin çözümüne ne þekilde yaklaþmak gerektiðine ikna olmak, kesin doðru olmasa bile hiç deðilse tatmin edici bir çözüm bulmak; biz böyle çalýþtýk, gelecekte de böyle çalýþmak gerekir.” (Strateji ve Taktik, Aydýnlýk Yayýnlarý, s. 42) Proletarya partisinin yeniden kurulmasý sorununu çeþitli yönleriyle tekrar titizlikle ele almak zorundayýz. Bütün dikkatimizi bu sorun üzerinde toplamak, diðer sorunlarý bu hayati sorunun çözümüne baðlý olarak ele almak zorundayýz. Türkiye iþçi sýnýfýnýn dikkatini, fabrika iþçilerinin dikkatini de bu doðrudan görevine çekmeliyiz. Lenin, “Halkýn Dostlarý”ný eleþtirirken “…bunlar, iþçilerin zihnini SOSYALÝST BÝR ÝÞÇÝ PARTÝSÝ ÖRGÜTLEMEK biçimindeki doðrudan görevinden (vurgular bana ait) baþka tarafa çekerek çok ciddi bir hata iþlemektedirler”, der ve þöyle devam eder:
“Bu hata, burjuva toplumunun uzlaþmaz sýnýf karþýtlýklarýnýn hâlâ pek geliþmemiþ olduðu ve serflik tarafýndan örtbas edildiði, bu sonuncusunun tüm aydýnlarýn oybirliðiyle protestosuna ve mücadelesine yol açtýðý ve böylece aydýnlarýmýzda kendine özgü demokratik bir þey olduðu ve liberallerin fikirleriyle sosyalistlerin fikirleri arasýnda derin bir uçurum olmadýðý hayalini yarattýðý bir zamanda doðal olarak doðmuþ bir hatadýr.” (Agy., s. 190)
Rusya’nýn 1890’lardaki somut þartlarýyla Türkiye’nin 1970-1980’lerdeki somut þartlarýný birbirine karýþtýrmaktan ve kaba benzetmeler yapmaktan uzak duruyorum kuþkusuz. Orada, liberallerin fikirleriyle sosyalistlerin fikirleri arasýnda derin bir uçurumun olmadýðý hayalinin yaratýldýðý bir zamanda iþçi sýnýfýnýn dikkati parti olarak örgütlenmek þeklindeki doðrudan görevinden uzaklaþtýrýyordu. Burada ise, devrim aþamalarýný atlayýp sosyalist devrimi savunur bir duruma düþmemek kaygýsýyla, bu durumda kimlerin ne diyeceði endiþesiyle, bilimsel sosyalizmin propagandasýnýn yapýlmasýndan kaçýnýlýyordu (1979 Nisan Konferansý “Yaþasýn Sosyalizm” sloganýnýn atýlýp atýlamayacaðýný dahi tartýþmýþtýr.); þehirde olsun kýrda olsun, kitlelere sosyalist bilinç taþýmak yerine (komünist faaliyet bunu gerektirir) demokratik bilinç vermeye çalýþmakla yetiniliyor; iþçi sýnýfý içinde, özellikle de fabrika iþçileri içinde çalýþmaktan ziyade, önemli bir güç olan ama; son derece istikrarsýz bir yerleþim gösteren yarý-proletarya içinde çalýþmaya aðýrlýk veriliyordu; toplumda demokratik fikirlerin propagandasý yaygýndý ve ilerici, demokratik kitlelerin ezici çoðunluðu küçük-burjuva demokratik akýmlar (3) etrafýnda toplanýyordu. Bu þartlarda iki burjuva demokratik akým Marksist-Leninist olarak deðerlendiriliyor ve proletarya partisinin yeniden kurulmasý görevi kendiliðinden geliþmenin seyrine býrakýlýyordu. Rusya’da liberallerin fikirleriyle sosyalistlerin fikirleri arasýnda derin bir uçurum olmadýðý hayali yaratýlýrken, Türkiye’de demokratlarýn fikirleriyle sosyalistlerin fikirleri arasýnda derin bir uçurum olmadýðý hayali yaratýlýyordu; ama sonuç aynýydý: dikkatlerin proletaryanýn parti olarak örgütlenmesinden baþka tarafa çekilmesi.
Genel olarak örgütlenme, belli bir iþin yerine getirilmesinde o iþi yapacak kiþilerin bir araya gelerek iþbölümü yapmalarýdýr. Sýnýflý bir toplumda sýnýflar birbirlerine karþý kendi çýkarlarý uðruna mücadele edereler ve bu amaçla örgütlenirler. Proletarya da burjuvaziye karþý mücadele eder; proletaryanýn devrimini yaparak iktidarý ele geçirmek ve ekonominin sosyalist örgütlenmesini yapabilmek için örgütlenmeye ihtiyacý vardýr. Her mücadele biçimi, kaçýnýlmaz olarak, uygun örgütlenme biçimlerini gerektirir ve yaratýr. Proletaryanýn ekonomik mücadelesi sendikalarý ortaya çýkarýrken, politik mücadelesi öz partisinin varlýðýný gerektirir. Proletarya partisi zaten iþçi sýnýfýnýn ekonomik ve toplumsal kurtuluþu adýna bir araya gelen sýnýf bilincine varmýþ ileri savaþçýlarýn birliðidir. Ýþçi sýnýfýnýn baþkalarý için bir sýnýf olmaktan çýkýp kendisi için bir sýnýf haline gelebilmesi politik hayata kendi öz partisi önderliðinde müdahale etmesini gerektirir. Demek ki, parti, burjuvaziye karþý proletaryanýn baþarýlý bir sýnýf mücadelesi yürütebilmesi için son derece hayati bir araçtýr. O halde, bu aracýn temin edilmesi, yani kurulmasý, ileri savaþçýlar olan komünistlerin en baþta gelen görevidir. Oportünistlerden arýnmýþ yeni tip bir partinin kurulmasýnýn ilk görev olduðunu belirtir Lenin:
“… ilk görevimiz gerçekten devrimci bir parti kurmak ve Menþeviklerle baðlarý koparmaktýr. Ama bu sadece bir hazýrlýk okuludur. Bir parti içinde örgütlendikten sonra, ikinci aþama devrim için hazýrlanmayý öðrenmektir.” (Kitle Ýçinde Parti Çalýþmasý, s.178) (Vurgular bana ait)
Lenin, “Ne Yapmalý?” adlý broþüründe politik mücadelenin nasýl yürütülmesi gerektiði üzerine þöyle yazar:
“Bütün politika sanatý, elimizden koparýlýp alýnmasý en güç olan halkayý, elinde tutana bütün zincire sahip olmayý en çok garanti eden halkayý gücümüz yettiði kadar sýký tutmaktan baþka bir þey deðildir.” (s.206) (Vurgular bana ait)
Proletaryanýn burjuvaziye karþý baþarýlý bir sýnýf mücadelesi yürütebilmesi için, komünistlerin, henüz proletarya partisinin kurulmadýðý bir ülkede, örneðin Türkiye’de, politika sanatýný gerçekten doðru icra edip edemediklerinin ölçütü onlarýn parti sorununa yaklaþýmlarýdýr.
Ýþte, proletarya partisinin yeniden kurulmasý Türkiyeli komünistlerin ve Türkiye proletaryasýnýn ellerinden “koparýlýp alýnmasý en güç olan halkadýr”; onlara “bütün zincire sahip olmayý en çok garanti eden halka”. Komünistlerin politika sanatýný teorik olarak gerçekten kavrayarak pratiðe koyup koymadýklarýnýn ölçütü bu halkayý sýký tutup tutmadýklarýna baðlýdýr.
Ýleride üzerinde daha geniþçe duracaðým gibi, bugün Türkiye komünistlerinin temel görevi, sýký sýkýya kavrayacaklarý halka (süreçler zincirinin özel halkasý) proletarya partisinin yeniden kurulmasýdýr. Bu acil görev, þu ya da bu nedenle, hiçbir þekilde geri plana itilemez; diðer bütün görevler bu göreve tabi kýlýnmalýdýr. Bu görev, hareketimizin önündeki bir dizi görev içinden, çözümünün merkezi noktayý oluþturduðu güncel görevdir. Bu görevin ihmali, diðerlerinin buna tabi kýlýnmamasý, þimdiye dek olduðu gibi bundan sonra da iþçi sýnýfý hareketine ve komünist harekete ciddi zararlar verir. “Kitle Ýçinde Parti Çalýþmasý” adlý derlemedeki bir makalesinde, parti olarak örgütlenmiþ olsalar bile, komünistlerin baþlýca ve temel görevleri üzerine þöyle yazar Lenin:
“Bizim baþlýca ve temel görevimiz, iþçi sýnýfýnýn politik örgütlenmesi ve politik geliþimini kolaylaþtýrmaktýr. Bu görevi arka plana itenler, mücadelenin her türlü özel metotlarýný ve diðer bütün görevlerini buna tabi kýlmayý reddedenler yanlýþ bir yol izlemekte ve harekete ciddi zararlar vermektedirler.” (s.12)
Ýþçi sýnýfýnýn politik örgütlenmesinin en yüksek biçimi parti deðil midir? Bu aracýn var olmadýðý þartlarda, kurulmasý komünistlerin temel görevi deðil midir? Ýþçi sýnýfýnýn politik eðitimi ve politik örgütlenmesinde en önemli araç parti deðil midir? Bu sorularýn hepsine verilecek tek bir cevap vardýr: Evet. Partinin kurulmasý iþçi sýnýfýnýn politik eðitimi ve politik örgütlenmesinden koparýlamayacaðýna göre, kurulmasý bilinç ve örgütlenmede bir sýçramayý ifade eder.
1972 Nisan’ýnda kurulduðundan çökertildiði 1973 baþýna kadar geçen zaman içinde hareketimiz, en baþta da XK (4) partinin yeniden kurulmasý görevini bütün görevlerinin içinde en önemli görev olarak tespit edip diðerlerini bu göreve tabi kýlmamýþtýr. Bunun gereðini teoride anlamadý, dolayýsýyla da pratikte bu görevin yerine getirilmesine yönelmedi. Proletarya partisinin önemini ve kurulmasý gerektiðini teoride anlamak ve bunu sýk sýk tekrarlamak, pratikte uygun adýmlar atýlmadýðý müddetçe, boþ bir sözden öte bir anlam taþýmaz. Asýl önemli olan hareketin önünde duran görevler içinden merkezi görevi bulup çýkarmak; somut adýmlar atarak bu görevi yerine getirmeye çalýþmak ve diðer görevleri bu merkezi göreve tabi kýlmaktýr. Söz ile eylemin uygunluðu bunu gerektirir. Politika sanatý bunu gerektirir.
Hareketimiz politik bir parti olarak örgütlenme yolunu deðil, gerilla birimleri olarak örgütlenme yolunu tutmuþ “… pratik[te] askeri örgütlenmeye aðýrlýk vermiþtir.” (Proleter Devrimci Partinin Yolu , Sayý 5, s. 52) “Barýþ içinde örgütlenme koftur”, sözünü “… silahlý mücadeleye giriþmeden saðlam bir örgüt kurulamayacaðý biçimde kavrayan” hareketimizin bu bakýþ açýsý, “askeri bakýþ açýsýný yansýtýyordu.” (Agy., s.53) Yani sýnýf mücadelesi içinde parti olarak örgütlenmek, iþçi sýnýfýnýn politik eðitimine ve politik örgütlenmesine yardýmcý olmak, önderlik etmek öncelikle gerekli olan þeyler deðildi. Mevcut kadrolarla silahlý mücadeleye baþlamak ve bu mücadele içinde partiyi kurmak düþünülüyordu. Bu görüþün yanlýþlýðý teorik olarak açýk olduðu gibi, toplumsal pratik tarafýndan da ispatlanmýþtýr. Teoride ne söylenirse söylensin, küçük-burjuva akýmlar ne kadar eleþtirilirse eleþtirilsin, pratikte yapýlan askeri örgütlenmeyi hareket örgütlenmesinin yerine, gerilla birimlerini de hareket örgütlerinin yerine geçirmek olmuþtur. Zaten, daha sonraki yýllarda daha bir açýklýkla ortaya çýktýðý gibi, hareket örgütlerinde yer alabilmek için askeri örgütlenmede yer almak, denenmek gerektiði görüþü bunun iyi bir kanýtýdýr. (Bakýnýz 1975 yýlýnda yayýnlanan Siyasi Yönergeler.) Burada þunu belirteyim ki, her askeri örgütlenme ancak politik bir örgütlenme olabilir.
Partinin yeniden kurulmasý ve inþasý konusunda teoride doðru bir anlayýþ olmadýðýndan pratikte doðru bir yönelimin olmasý mümkün deðildi:
“…Parti oluþumunda ideolojik, siyasi mücadelenin önemi [içinden çýkýlan hareketin ve diðerlerinin görüþlerinin eleþtirisinin partinin yeniden kurulmasý ile iliþkisi kavranmamýþtý] ve kitle mücadelesi içinde partinin inþa edileceði gibi konularda belirli bir görüþümüz yoktu.”
“…Örgütsel inþa (parti inþasý) anlayýþýmýz ise muðlaktý, bu konudaki pratiðimiz ise esas olarak hatalýydý.” (PDPY, S.5, s. 53)
Ayrýca, bu dönemde “… Örgütlenmemiz esasta bürokratikti. Ve genel olarak yaptýðýmýz kaba bir propagandayý kitlelere ulaþtýrmanýn ve ileri unsurlarýn giriþtikleri bireysel nitelikteki bazý þiddet eylemlerinin bir aracý olarak þekillenmiþti. Örgütün o zaman esas özelliklerini veren bu ve benzer nitelikteki mücadele anlayýþýdýr.” (Agy., s.20) (Vurgular bana ait)
Sözün kýsasý, kurulduðunda hareketimizin proletarya partisinin yeniden kurulmasýný en önemli görev, diðer görevlerin kesinlikle tabi kýlýnmasý gereken görev olarak tespit etme ve buna uygun davranma gibi bir sorunu olmamýþtýr. Hemen hemen bütün dikkat sýnýrlý sayýdaki kadrolarla gerilla savaþýný baþlatmak ve geliþtirmek üzerine toplanmýþtýr. Partinin yeniden kurulmasý sorunu gerilla savaþý sýrasýnda (Kim bilir hangi aþamada?) yerine getirilecek basit bir görev derekesine indirilmiþtir. Ýþçi sýnýfýnýn politik eðitimi ve politik örgütlenmesi temel görevi kesinlikle kavranmamýþ, partinin kuruluþu ve inþasý sorunlarýnda küçük-burjuva görüþ alanýnýn dýþýna çýkýlamamýþtýr. Hareketin 1976 öncesini küçük-burjuva olarak deðerlendirdiðimden, bunun benim için yadýrganacak bir yaný yoktur þüphesiz.
Bütün bu söylenenlerden sonra, henüz baðýmsýz bir politik örgüt olarak kurulmadan önce Türkiye Ýhtilalci Ýþçi Köylü Partisi (TÝÝKP) içindeki muhalefetin “atýlacak her adýmýn ayný zamanda partinin oluþturulmasýna hizmet etmesi gerektiðini kavramýþ” (PDPY, S.6, s.49-50) olduðunu söylemek hem çeliþkilidir hem de doðru deðildir. Daha ileride yukarýdaki tespitle taban tabana zýt bir tespit yapýlmaktadýr:
“… Kavrayýþtaki yetersizlikler, tecrübe zayýflýðý Partinin yeniden kurulmasýný görevlerinin merkezine koymasýný engelledi. Pratikte kendiliðindenci [sic] (6) bir tavýr takýndý.”
Bu cümleden hemen önce söylenenler ise þunlar:
“M-L Hareket geçmiþte parti sorununda genelde doðru bir kavrayýþa sahipti. Bunu somut þartlarla birleþtirip, Partiyi yeniden kurmak için somut görevler tespit edemedi…” (Agy., s.102)
Hareketin parti sorununda genelde doðru bir kavrayýþa sahip olduðunu söylemek ne kadar doðru deðilse, “Partiyi yeniden kurmak için somut görevler tespit edemediði” o kadar doðrudur. Hem zaten proletarya partisini yeniden kurma görevini, teorik tespit olarak bile, bütün görevler içinde baþ köþeye oturtmayan hareketimizin bu amaçla somut görevler tespit edememesinde þaþýlacak bir yan yoktur. Devrim için proletarya partisinin gerekliliðini ve önemini teoride anlamak ya da tespit etmek “parti sorununda genelde doðru bir kavrayýþa sahip” olmak demek deðildir.
1973 yýlýnýn ikinci çeyreðinden 1977 baþýna kadar süren dönem hareketin yeniden toparlanma dönemidir. 1974 yýlýnýn sonuna kadar ciddi bir yeniden toparlanma faaliyeti gösterilmemiþtir. Bu ilk 1,5 yýl süresince hareket hatalarýna karþý liberal ve tutucu yaklaþmýþ, ufak tefek hatalardan (o da gerilla savaþýnýn hazýrlýðýna iliþkin bazý teknik konularda) baþka bir hata tespit edilememiþtir. Tabii bu durumda proletarya partisinin yeniden kurulmasýnýn en önemli görev olduðunun gözden kaçýrýlmasý devam etmiþtir. 1976 Birinci Tartýþma Kampanyasý’na kadar
“… çalýþmalar, yenilgi öncesi dönemdeki anlayýþlar ve siyasi çizgi temelinde yürütülmekteydi.” (PDPY, S.5, s.16)
“Yeniden inþa faaliyeti az sayýda ve nispeten geri bilinç düzeyindeki kadronun propaganda çalýþmasýný, oluþan sempatizan çevrelerin birleþtirilip örgütlenmesini ve 75’den itibaren giriþilen bir kýsým askeri faaliyetleri içeriyordu. O dönemdeki tesbite [sic] göre yapýlanlar “gerilla savaþýnýn ön hazýrlýðý’ niteliðindeydi.” (Agy., s.41)
Görüldüðü gibi, proletarya partisinin yeniden kurulmasýnýn býrakýnýz kavranacak özel halka olarak alýnmasýný, sorunun gündeme getirilmesi bile söz konusu deðildi. Bu dönemde de askeri örgütlenme sorunlarý teoride ve pratikte esas alýnýyor, proletaryanýn politik örgütlenmesi görüþ alanýmýzýn dýþýnda kalýyor ya da tali bir önem veriliyordu. (Ýstanbul’da iþçiler arasýnda, o günkü duruma göre küçümsenmemesi gereken, bir faaliyet olduðunu hatýrlamadan geçemeyiz.)
“Askeri örgütlenme içinde var olmanýn siyasi örgütlenme içinde yer alabilmek için zorunlu olduðunu getiren hatalý merkezi … birincisine çok fazla önem verem bir anlayýþ hakimdi.”
Bu dönemde, özellikle 1975 yýlýnýn ortalarýndan itibaren, ideolojik ve siyasi belirsizlik ve kargaþalýk, örgütsel daðýnýklýk söz konusuydu; “… örgütün sýnýrlarý belirsiz kaldýðý gibi merkezi bir önderlik de gerek ideolojik ve siyasi alanda gerekse de örgütsel ve askeri faaliyetlerle ilgili olarak esasý bakýmýndan kurulamamýþtý.” (Agy., s.42) (Vurgular bana ait)
Bu dönemde “Önderlik, siyasi geliþmeler karþýsýnda tavýrsýz kalýyor, siyasetlerimizi geliþtirmek ve hatalarýndan arýnma doðrultusunda çaba sarf etmiyordu … Teorik çalýþma adýna yapýlanlar halk savaþý ve gerilla savaþýnýn baþlatýlmasý konusunda mekanik özetlemelerin ötesine geçmiyordu.” (Agy., s.59) (Vurgular bana ait) “1975 ortalarýnda siyasi ve ideolojik alanda çýkmaza düþmüþ” bulunan, teorik görüþ ve tezlerindeki, taktik çizgisindeki hatalarýný düzeltme yolunu tutmayan, teorik çalýþmasý bazý askeri konularda özetlemelerden ibaret olan bir hareketin, proletarya partisinin yeniden kurulmasýný bütün görevlerinin merkezine koymasý beklenemezdi. Bu kadar hayati bir sorunun taþýdýðý büyük önemi teorik olarak bile tespit edemeyen bir örgütün dolaysýz sýnýf mücadelesine iliþkin sorunlarda, genel olarak politikada gerek hareketin gerek kitlelerin örgütlenmesinde kendiliðindenliðe kapýlmasýnda þaþýlacak bir yan olamaz.
Bu dönemin sonlarýna doðru proletarya partisini yeniden kurma görevini merkezi görevi olarak tespit edecek ve bu yönde somut adýmlar atacak yerde partinin kurulmasý ve inþasý konusunda mükemmeliyetçi anlayýþlar, partiyi idealize eden görüþler yaygýnlaþtý. Bu görevi üstlenme cesareti gösteremeyen hareketimiz, bunun yerine getirilmesinin sürekli olarak ertelenmesine bir dayanak bulmuþtu! Bu cesaretsizlik, daha sonra, iki küçük-burjuva demokrat akýmý Marksist-Leninist olarak deðerlendirip proletarya partisinin yeniden kurulmasý görevini üstlenecek iki ortak bulmasýnda da kendini gösterdi. Bu durum bu sorundaki kendiliðindenliði körükledi.
“1975 sonlarýnda geliþmeye baþlayan geçmiþi küçümseme eðilimi, partiyi “idealize eden, bu görevi erteleyen mükemmeliyetçilikle birleþti. Parti konusundaki kendiliðindencilik [sic.] farklý bir biçimde sürdü. Somut adýmlar atýlamadý.” (PDPY, S.6, s.103)
Birinci Tartýþma Kampanyasý içinde parti deðil, parti-öncesi komünist bir örgüt olduðumuza karar verildi. Kampanyadan sonra, oldukça sýk olarak, proletarya partisinin yeniden kurulmasýndan ve bu kuruluþun hareketimizin çizgisi temelinde gerçekleþeceðinden bahsedilmesine raðmen ciddi hiçbir adým atýlmadý. Ýki küçük-burjuva akým hakkýnda önceleri “proleter devrimci olma yolunda” þeklinde muðlaklýk þaheseri bir deðerlendirme yapýldý; bu deðerlendirme daha sonra yerini, kaçýnýlmaz olarak, “proleter devrimci” deðerlendirmesine býraktý. Ýdeolojik uzlaþmacýlýk, kendi gücüne güvensizlik, partinin idealize edilmesinin devam ediyor olmasý, küçük-burjuva akýmlarýn birleþmek için pek istekli olmamalarý proletarya partisinin yeniden kurulmasý konusunda somut adýmlarýn atýlmasýna imkân býrakmýyordu. Ýdeolojik uzlaþmacýlýk, partinin kurulmasý için kesin bir zorunluluk olan Marksizm-Leninizm aleyhtarý fikir akýmlarýyla kozlarý paylaþma konusunda hiçbir ciddi adým atýlmasýna imkân vermedi. Tartýþma Kampanyasý’ndan sonraki 1977 yýlý kozlarý paylaþma deðil, uzlaþma yýlý oldu. Bundan en çok yararlanan, ideolojik ve politik bakýmdan fukara olan Halkýn Kurtuluþu oportünistleri oldu. Bu yýlýn sonunda, barýþçý ortamdan alabildiðince yararlanarak, hiçbir ciddi ideolojik polemiðe girmeden, bütünlüklü adýný verdikleri çizgilerini ortaya koydular. Bu konuda hareketimize çok, hem de çok teþekkür borçludurlar!
“… Hareketimizin platformunun, dolayýsýyla niteliðinin inkâr edilmesi temelinde geliþen saðcý mükemmeliyetçilik, kendi gücümüze güvensizliði geliþtirdi. Hareketimiz partinin yeniden kurulmasý görevini faaliyetlerinin odaðýna koymaya yönelmedi bile. Mücadelenin geliþtirilmesi için sýkýca tutulmasý gereken halkayý kavrayamadýðýndan, parti görevlerini yerine getirmede ciddi atýmlar atamadý. Ýdeolojik mücadele görevini sýð kavradý. Kavradýðý ölçüde bile hayata geçiremedi. …” (PDPY, S.5, s.18) (Vurgular bana ait)
Konferans, inkârcýlýðýn 1977 sonunda esas olmaktan çýktýðýný söylemesine raðmen, bunun üzerinde yükselen ve hareketi proletarya partisinin yeniden kurulmasý görevini faaliyetlerinin odaðýna koymaktan alýkoyan saðcý mükemmeliyetçiliðin de tali plana düþüp düþmediði konusunda açýk bir þey belirtmiyor. Bu konudaki mükemmeliyetçiliðin, azalmasýna raðmen, 1977 sonundan sonra da devam ettiði inkârý mümkün olmayan bir olgudur. O halde, bu konudaki saðcý mükemmeliyetçilik hareketimizin niteliðinin inkârýnýn deðil, yukarýda deðindiðimiz nedenlerin bir sonucudur. Hareketimizi tek komünist örgüt görmek, komünist fikirlerle demokrat fikirler arasýndaki derin uçurumun farkýnda olmak ve buna göre davranmak için yeterli deðildir; yani inkârcýlýk, oldukça yetersiz inceleme ve tartýþmalara dayanan oldukça yetersiz nedenlerle “bizden baþka komünist örgüt yoktur”, demekle “esas olmaktan” çýkmaz. Bu “inkârcýlýk” konusu daha geniþ bir tartýþmanýn konusudur ve burada sadece deðinmekle yetiniyorum.
Söz konusu mükemmeliyetçiliðin 1977 sonundan sonra da devam ettiði aþaðýdaki satýrlardan da anlaþýlabilir:
“Tartýþma kampanyasý sonrasýnda ise, ideolojik mücadelenin önemi ve sürekliliði kavranmadýðýndan, kadrolarý ve kitleleri eðitmede yetersiz kaldýk. Siyasi mücadelede derin bir kavrayýþa sahip olmamamýz, parti sorununu çalýþmalarýmýzýn odaðýna almayý önledi. …” (Agy., s.62) (Vurgular bana ait)
Burada adý geçen kampanya 1976’daki Birinci Tartýþma Kampanyasýdýr ve ondan sonraki sürecin bütünü için, yani 1979 baþýna kadar geçen zaman için, bir deðerlendirme ve tespit yapýlmaktadýr.
Haziran 1977’de resmen baþlatýlan “Örgütsel Düzeltme Kampanyasý” (“ÖDK”) (7), politik ajitasyonun geniþlemesi, kitle mücadelelerinin örgütlenmesi gibi konularda küçümsenmemesi gereken bazý olumlu adýmlara raðmen, proletarya partisinin yeniden kurulmasý görevini kavranacak halka olarak almadýðýndan, tüm diðer görevleri bu göreve tabi kýlmadýðýndan baþarýsýz oldu. Konferans’ýnda belirttiði gibi, “Son dönemde (1977 baþý-1979 baþý- Benim notum), hareketimiz, faaliyetinde aðýrlýðý kitle mücadelelerinin geliþtirilmesine vermiþtir. …” (Agy., s.43) (Vurgu bana ait)
Yine Konferans’ýn belirttiði gibi, “…hatalarýmýzý, siyasi mücadele ve önderlik anlayýþý üzerinde ele almayan (Parti sorunu burada kilit sorundur- Benim notum) ve ideolojik-siyasi görevlerimizi esas olarak tamamlanmýþ sayan (hem de liberalizm yýlýnda- Benim notum)” bir perspektiften hareket etmemizin kaçýnýlmaz bir sonucu olarak, bu kampanya baþarýsýz oldu. (Agy., s.46)
1977 yýlý sonunda, Türkiye devrimci hareketinin deðerlendirilmesi ve buna baðlý olarak parti sorunu, hemen ele alýnmasý gereken sorunlar olarak hareketimizin gündemine geldi. Bu sorunun tartýþýlmasýnda ilk baþta gösterilen “titizlik”, proletarya partisinin yeniden kuruluþu sorununda doðru anlayýþlar oluþturmak ve somut adýmlar atmak gerektiðine ne kadar önem verildiðini göstermeye yeterlidir. Mükemmeliyetçi bir anlayýþla ele alýnýp idealize edilen proletarya partisi ve onun kuruluþu, hiçte mükemmeliyetçi olmayan baþtan savma bir þekilde tartýþmaya açýldý.
“…Parti sorununun tartýþýlmasý baþýndan hatalý bir þekilde geliþtirildi. Önce sözlü olarak görüþler iletildi. (Bazý yoldaþlara, örneðin bulunduðum yerdeki yoldaþlara, iletilmedi), daha sonra tartýþma yetersiz bir çalýþmanýn ürünü olan metinler üzerinde gerçekleþtirildi … Daha sonra önderliðin önerisi ve örgütümüz çoðunluðunun onayýyla tartýþmanýn geliþtirilmesi karar altýna alýndý. …” (Agy., s.45)
Son derece yetersiz metinler üzerinde kýsa süre içinde yapýlan tartýþmalar sonucu, Türkiye devrimci hareketinin ve parti sorununun deðerlendirilmesi yapýldý. Tam bir disiplinsizlik örneði olan ve birçok hata da taþýyan bir yazýyla var olan sonuçlarýn bir bölümü açýklandý. Yazýnýn yayýmlandýðý Partinin Yolu’nun Ýkinci Sayýsýnda partinin yeniden kurulmasýnýn temel görev olduðu belirtiliyordu:
“Þartlarýn olgunlaþmasýyla (Vurgu bana ait), proletarya partisinin oluþturulmasý, ülkemiz devriminin en önemli meselesi haline geldi. Proleter Devrimci Hareketin bugün temel görevi Partinin oluþturulmasýdýr. Bu doðrultuda, partinin önündeki engelleri temizlemek için ideolojik-siyasi inþayý (Vurgu bana ait) esas almasýdýr. …” (Sayfa 2)
Proletarya partisinin kurulmasýnýn en önemli mesele haline gelmesi, hareketimizin temel görevi olmasý, proletarya partisinin fiilen kurulmasýnýn þartlarýnýn olgunlaþtýðýnýn söylendiði 1978 baþýndan itibaren deðil, kuruluþundan (Bana göre 1976’dan) itibaren böyledir. Ayrýca hem þartlar olgunlaþmýþtýr deniyor hem engelleri temizlemek için ideolojik-siyasi inþanýn esas alýnmasýndan bahsediliyor. Yani hem artýk parti kurulabilir deniyor hem engelleri temizlemek gerektiðinden bahsediliyor. Bir baþka deyiþle henüz þartlar olgunlaþmamýþ.
Devam edelim. Koordinasyon Komitesi’nin haklý ve yerinde önerisi üzerine, hareketimizin üye ve aday üyelerinin büyük çoðunluðu sorunun tekrar tartýþýlmasýnýn gereði üzerinde birleþtiler. Ve ancak bundan sonradýr ki, sorun enine boyuna tartýþýldý ve Nisan Konferansý’nda bir sonuca baðlandý. Özü itibariyle ayný sonuçlara varýldý.
Ýþte bu en önemli göreve ilk baþlarda verilen önem (!) böyleydi. Tam bir sorumsuzluk örneði olan baþtan savma bir tartýþma ile bu kadar hayati bir sorunda sonuca gidilmek istenmiþtir. Sorunun bu þekilde ele alýnýþýnýn tasfiyeci 1 Aðustos 1978 hizbinin oluþmasýnda önemli bir payý vardýr. “Üç Dünya Teorisi”nin tartýþýlmasýnda aceleci davranýldýðý konusunda özeleþtiri yapýlýrken, Türkiye devriminin anahtar sorununda ayný hataya düþülüyordu. Bütün bunlar, adýndan ve öneminden sýk sýk bahsedilen proletaryanýn partisinin yeniden kurulmasýna ne kadar ciddiyetle (!) yaklaþýldýðýný gösterir.
Asýl üzerinde durulmasý gereken nokta, partinin kuruluþu ve inþasýnýn idealize edilmesi nedeniyle, soruna mükemmeliyetçi yaklaþým deðil, baþlýca nedenleri ideolojik uzlaþmacýlýk ve kendi gücüne güvensizlik olan sorunu savsaklama, erteleme düþünce ve tutumudur. Zaten partinin yeniden kurulmasý sorununa mükemmeliyetçi yaklaþýmýn baþlýca nedenleri de bunlardýr.
1977 yýlýndan itibaren de örgütsel pratiðimiz kendiliðinden bir þekilde, önemli ölçüde rastgele sürdürüldü; iþçi sýnýfý içindeki çalýþmaya aðýrlýk verme iyi niyeti sadece bir niyet olarak kaldý. Ýç ve uluslararasý ideolojik ve politik geliþmeler bizi sürükledi; sýnýf mücadelesine bilinçli bir müdahalede bulunan bir örgüt deðil, olaylarýn, geliþmelerin peþinden sürüklenen bir örgüt olmaya devam ettik. Proletaryanýn sýnýf mücadelesinin ihtiyaçlarýna cevap verecek durumda olmayan hareket örgütlerimiz “esasta bürokratik özellikler taþýyor, birçok örgütümüz sorunlarýn ayrýntýlarýyla boðulup dar çerçeveyle sýnýrlý kalýyordu.” (PDPY, S.5, s.21) Genellikle kendi içine kapanýk, ülke ve dünya devrimi sorunlarýna bakýþta geniþ bir perspektife sahip olmayan hareket örgütlerinin, proletarya partisinin yeniden kurulmasý sorununu içinde bulunulan sürecin kavranacak özel halkasý olmasý gerektiðini kavramamasýnýn yadýrganacak bir yaný yoktur. Sorunlara kuþ bakýþý bakamayan bir hareketin, bu sorunda gerek teoride gerek pratikte doðru bir tutum takýnmasý beklenemezdi.
Birinci Genel Konferans’a hazýrlýk çalýþmalarý, özellikle bazý sorunlarýn teorik olarak daha iyi incelenmesine, tartýþýlmasýna ve deðerlendirilmesine yol açtý. Ýþçi sýnýfý içindeki çalýþmanýn tayin edici önemi, en iyi kadrolarýn büyük merkezlere yollanmasý, genel olarak çalýþma tarzý ve tek tek unsurlarý, politik mücadele ve önderlik ve parti sorunu gibi sorunlarýn teorik olarak anlaþýlmasýnda önemli geliþmeler saðlandý.
Konferans’ta partinin yeniden kurulmasýnýn en önemli görev olduðu kuvvetle vurgulandý. Merkez Komitesi’ne proletarya partisinin yeniden kurulmasýnýn þartlarýný olgunlaþtýrma ve bu yöndeki çalýþmalarý hýzlandýrma görevini veren Konferans, görevler arasýndaki iliþki üzerinde özellikle duruyor “görevler arasýndaki baðý iyi kavramak” (Agy., s.8) gerektiðini belirtiyordu. “… Tüm mücadele alanýný görüp, doðru deðerlendirebilen bir bakýþ açýsýyla öncelik verilecek alanlar ve görevler tespit edilip, güçler buralarda yoðunlaþtýrýlmalýdýr…” (Agy., s.26) diyen Konferans ve Merkez Komitesi, görevler arasýnda proletarya partisinin yeniden kurulmasý görevini baþ köþeye oturtuyor ve güçlerin bu görev üzerinde yoðunlaþtýrýlmasý gerektiðini vurguluyordu:
“… parti görevi faaliyetlerimizin odak noktasýnda yer almalýdýr. Tüm görevlerimiz, partinin yeniden kurulmasý için yürütülen mücadeleye tabi bir biçimde ele alýnmalýdýr. Bu, mücadelenin perspektifine iliþkin temel bir sorundur.” (Agy., s.41) (Vurgular bana ait) “… Partinin öncü rolü komünist bir hareketin her þeyden önce proletaryanýn partisini kurma görevine sýkýca sarýlarak diðer görevleri buna tabi olacak tarzda yürütmesini zorunlu kýlar.” (PDPY, S.6, s.24) (Vurgular bana ait)
“… komünist hareketin doðuþundan sonra önündeki en temel sorun, kavrayacaðý halka proletaryanýn mücadelesinin örgütlenmesidir. Ki, bu da partinin oluþturulmasýnda cisimleþir. Partinin oluþturulmasý bilinçli bir çaba ve zorlu hazýrlýk mücadelesi ile mümkündür.” (Agy.) (Vurgular bana ait)
“1972 yýlýnda örgütlü komünist hareketin yeniden doðmasýyla birlikte proletarya partisinin yeniden kurulmasý gündeme geldi … bugün, komünist hareketin gerek bilinç ve gerekse örgütlenmede ulaþtýðý düzey gelinen yerde proletarya partisinin yeniden kurulmasý meselesinin çözümünü gündeme getirmiþtir (partinin fiilen kurulmasý anlamýnda – Benim notum). Bugün, bu görevin yerine getirilmesine sýkýca sarýlmadan sýnýf mücadelesinin diðer görevleri layýkýyla yerine getirilemez, proletaryaya ve diðer halk sýnýflarýna önderlik edilemez. Partinin yeniden kurulmasýnýn tüm görevlerimiz içinde kavranmasý gereken halka oluþu buradan gelmektedir.” (Agy., s. 29) (Vurgular bana ait)
“1. Genel Konferans’ýn belirlediði perspektifle, M-L Hareket, partinin yeniden kurulmasý görevini kavramasý gereken halka olarak ele almakta, tüm faaliyetlerini bu görevin yerine getirilmesine tabi kýlma anlayýþýyla hareket etmektedir.” (Agy., s. 103) (Vurgular bana ait)
Ancak ne var ki, bu tespite raðmen, Konferans, bu sorunun sýkýca kavranmasý gereken halka olmasýnýn pratikte ne gibi adýmlar atýlmasýný gerekli kýldýðýný ve diðer görevlerle iliþkisini kavramada yetersiz kaldý. Ýdeolojik-siyasi inþa ve ideolojik-siyasi mücadele ayrýmý yapan Konferans, Mao Zedung Düþüncesi’ni ve Çin Komünist Partisi’ni (ÇKP) Deðerlendirme Kampanyasý’ný açma kararý almasýna raðmen, hareketimizin programýnýn yeniden gözden geçirilmesine gerek olmayacaðý önyargýsýyla hareket etti; “inþa” görevlerinin tamamlandýðýný varsayarak ideolojik cephede gerekli olanýn diðer fikir akýmlarýna karþý (gerçekte sadece Halkýn Kurtuluþu’na karþý) “mücadele” olduðu sonucuna vardý. Þüphesiz ki bu yanlýþtý ve bu kez de partinin kurulmasýnýn þartlarýnýn olgunlaþtýrýlmasýnýn ve bunun için teorik sorunlarýn çözümünün taþýdýðý önemi küçümsemenin bir sonucuydu. Mükemmeliyetçilik teorik tespitlerde yerini aceleciliðe býrakmýþtý; ama pratik teoriye uymadý, uyamazdý. Konferans söz konusu kampanyanýn proletarya partisinin yeniden kurulmasýnýn þartlarýný olgunlaþtýrmada taþýdýðý büyük ideolojik ve politik önemi kavramadý; diðer görevlerle iliþkisini kurmada, bu kampanyayý yerli yerine oturtmada yetersiz kaldý. Konferanstan bir ay kadar sonra Hamdi yoldaþ (8) ideolojik alandaki görevlerin esas esas olduðunu ve Mao Zedung ve ÇKP’nin deðerlendirilmesinin de bu görevler içinde esas alýnmasý gerektiðini tespit etti ve hem XS’i hem X’i ikna etmeye çalýþtý, ancak görüþü benimsenmedi. (9) Bu durum X’in 1979 Aðustos’undaki toplantýsýna kadar sürdü. Bundan sonra soruna gereken ilgi ve dikkat gösterildi. Sorunun etraflýca incelenip tartýþýlmasýna önderlik etmede gösterilen yetersizliðe raðmen, kampanya baþarýyla sonuçlandý. Hareketimiz kampanyanýn taþýdýðý büyük önemi ve hareketimizin çizgisinin gözden geçirilmesi gerektiðini bizzat kampanyanýn içinde kavradý.
Partinin yeniden kurulmasýnýn ideolojik ve politik þartlarýný olgunlaþtýrmada bu kampanyanýn taþýdýðý önemi kavramakla birlikte, diðer görevlerin yerine getirilmesine ciddi bir yönelim olmadý. Örneðin, iþçi sýnýfýnýn ileri kesimlerini ve devrimcilerin büyük çoðunluðunu ideolojik ve politik etkileri altýnda bulunduran ve Marksizm-Leninizm adýna hareket etme iddiasýnda olan küçük-burjuva demokrat akýmlara karþý dikkate deðer bir ideolojik mücadele yürütülmedi. Halkýn Kurtuluþu’nu eleþtirmek için sosyoekonomik yapýya iliþkin bazý hazýrlýklar yapýldýysa da yarýda kaldý. Bu, yapýlan tespitlere raðmen, proletarya partisinin yeniden kurulmasýnýn anlam ve öneminin kavranmadýðýný gösterir. Bunda söz konusu kampanyanýn taþýdýðý büyük önemin kavranmasý, dikkatlerin kampanya üzerinde yoðunlaþmasý ve mevcut programýmýzýn ulaþýlan sonuçlarla birçok bakýmdan çeliþmesi, eklektik bir durumun ortaya çýkmasý ihtimalinin belirleyici rolü olmuþtur. Bu kampanya sonuçlanmadan ve hareketimizin programý gözden geçirilmeden diðer fikir akýmlarýyla ciddi bir hesaplaþmaya giriþmek mümkün deðildi. Bu kaçýnýlmaz olarak böyleydi ve bu durumda hareket olarak baþka türlü davranmamýz mümkün deðildi. Saðlýksýz geliþmeler olabileceði kaygýsýyla hareket etmeyip “MZD” ve ÇKP’nin Deðerlendirilmesi Kampanyasý ile hareketimizin programýnýn gözden geçirilmesini tek bir kampanya olarak düzenlemiþ olsaydýk, bugün, proletarya partisinin yeniden kurulmasýnýn þartlarýný olgunlaþtýrma görevleri bakýmýndan daha ileri bir durumda olurduk.
Proletarya partisinin yeniden kurulmasý görevini pratikte kavranacak halka olarak almamamýzýn bir diðer önemli nedeni de 1977’deki “Örgütsel Düzeltme Kampanyasý”daki hatanýn tekrarlanmasýdýr. Bu kampanya, temel zaafýmýz olarak belirlenen kitlelerin mücadelesini örgütleme ve önderlik etme sorununa çözüm bulmak ve bu zaafýmýzý aþmak için düzenlenmiþti. Yukarýda deðinildiði gibi, bazý olumlu ilerlemelere raðmen, sonuç baþarýsýzlýk olmuþtu. Konferans da ayný hataya düþtü; temel zaafýmýzý ayný þekilde tespit etti:
“Örgütümüzün temel zaafý kitle mücadelelerini örgütleme ve buna önderlik etme alanýndaki zayýflýkta kendisini ortaya koymaktadýr…” (PDPY, S.5, s.64) (Vurgular bana ait)
“Hareketimizin kuruluþundan bu yana siyasi ve örgütsel alanda kendiliðindecilik [sic] esas hatamýzý oluþturmaktadýr…” (Agy.)
Burada, siyasi ve örgütsel alanda kendiliðindenlik, politik geliþmeler karþýsýnda zamanýnda bilinçli-planlý tavýr takýnamama, kitle mücadelelerini örgütleme ve önderlik etmede yetersiz olma anlamýnda kullanýlmaktadýr.
Ancak hemen sonra ideolojik kendiliðindenliðin esas hata olduðu anlamýna gelen sözler sarf edilmektedir:
“Hatalarýmýzýn giderilmesi ancak doðru siyasi mücadele ve önderlik anlayýþýnýn (kazanýlmasý vb. olmalý- Benim notum) ve hayata uygulanmasýyla saðlanabilir. Bu da ideolojik kendiliðindenciliðin [sic] yýkýlmasýyla mümkündür…” (Agy.) (Vurgular bana ait)
Burada ideolojik kendiliðindenlikten ne anlatýlmak istendiði pek açýk olmamakla birlikte, bunu, ideolojik mücadelenin önemi ve sürekliliðinin kavranmamasý olarak yorumlamak þu sözlerden dolayý mümkündür:
“Tartýþma Kampanyasý (1976’daki kampanya – Benim notum) sonrasýnda ise, ideolojik mücadelenin önemi ve sürekliliði kavranmadýðýndan, kadrolarýmýzý ve kitleleri eðitmede yetersiz kaldýk. Siyasi mücadelede derin bir kavrayýþa sahip olmamamýz, parti sorununu çalýþmalarýmýzýn odaðýna almayý önledi. …” (Agy., s.62) (Vurgular bana ait)
Çok doðru! Ýdeolojik mücadelenin öneminin ve sürekliliðinin kavranmamasý, kaçýnýlmaz bir þekilde, diðer sýnýf ideolojilerine karþý uzlaþmacýlýðý getirir; yabancý ideolojilerin etkilerinin muhafazasýna yol açar. Ýdeolojik cephede böyle bir tutum, kaçýnýlmaz olarak, politik cephedeki tutumu etkiler, kurulu düzene karþý politik mücadeleyi zayýflatýr; uzlaþmaz ve kararlý bir mücadele yürütülmesini engeller. Bu durum, kendini, politik mücadelenin araç, yöntem ve biçimlerinin ele alýnýþýnda gösterir. Örneðin, proletaryanýn ekonomik ve toplumsal kurtuluþu için tayin edici bir öneme sahip olan partinin gerekliliði ve önemi kavranamaz; sözde ne söylenirse söylensin gerçekte kavranamaz. Hoþ, zaten teoride de “önemlidir”, “gereklidir” vb. ifadeler kullanmaktan ileri gidilemez. Ama Lenin’in dediði gibi:
“Ýktidar mücadelesinde proletaryanýn örgütten baþka silahý yoktur. (…) proletarya, ancak çalýþan milyonlarca insaný bir iþçi sýnýfý ordusu halinde kaynaþtýran maddi örgüt birliðinden kuvvet alan Marksizm ilkeleri üzerindeki ideolojik birliði ile kaçýnýlmaz biçimde yenilmez bir güç haline gelebilir ve gelecektir.” (Bir Adým Ýleri Ýki Adým Geri, s.255) (Vurgular bana ait)
“Ýktidar mücadelesinde proletaryanýn örgütten baþka silahý” olmadýðýný kavramamak (Teorik olarak bilmemek deðil, bilip de pratikte buna uygun davranmamak anlamýnda kavramamak) hareketimizin durumu açýsýndan, proletarya partisinin yeniden kurulmasýnýn en önemli görev olarak benimsenmemesinde kendini gösterir. Ýþte, zaten temel hatamýz da “kitle mücadelelerini örgütleme ve buna önderlik etme alanýndaki zayýflýk” anlamýnda siyasi mücadele ve önderlik sorununu kavramamak deðil, sýnýf mücadelesine kuþ bakýþý bakýp, diðer görevlerin yerine getirilmesinde anahtar rolü oynayacak proletarya partisinin yeniden kurulmasýný kavranacak halka olarak tespit edip diðer görevleri buna tabi kýlmamak anlamýnda siyasi mücadele ve önderlik sorununu kavramamaktýr. “Siyasi mücadelede derin bir kavrayýþa sahip olmamamýz, parti sorununu çalýþmalarýmýzýn odaðýna almayý önledi.” (PDPY, S.5, s.62) (Vurgular bana ait) cümlesinin ifade ettiði de budur. Doðru bir siyasi mücadele anlayýþý, her þeyden önce, bu mücadeleye önderlik edecek temel aracýn oluþturulmasýnýn ilk görev olmasýný gerekli kýlar.
X’in, 1979 Aðustos Toplantýsý’ndan sonra, Mao Zedung’u ve ÇKP’yi Deðerlendirme Kampanyasý’ný görevleri içinde yerli yerine oturtmasý ve pratikte buna uygun davranýlmasý oldukça önemli ve olumlu olmasýna raðmen, proletarya partisinin yeniden kurulmasý görevi ve bu görevin yerine getirilmesi hazýrlýklarý yeterince kavranmadý. Yani, hareketin esas dikkat ve enerjisinin bu görevin yerine getirilmesi üzerinde toplanmasý baþarýlamadý. Yukarýda bazýlarýna deðinilen nedenlerin yaný sýra, bu görevin yerine getirilmesinde teorik sorunlarýn öne çýktýðý kavranmadý. 1980 Mart’ýndaki XS toplantýsýnda ve 1980 Mayýs’ýndaki X toplantýsýnda, Hamdi yoldaþýn, ileri kadrolarýn enerjisi anlamýnda, örgütün esas enerjisinin teorik sorunlarýn (“MZD”nin hareketimiz üzerindeki etkilerinin ve Türkiye’nin somut durumunun daha yakýndan incelenmesi, diðer politik akýmlara karþý teorik mücadele verilmesi ve tabii programýn oluþturulmasý gibi) çözümüne verilmesi gerektiði görüþü X’in çoðunluðu tarafýndan yanlýþ bulundu. Hatta bir yoldaþ daha da ileri giderek, kavramlarý da yerinde kullanmayarak, bu görüþü ilkel, amatör ve tehlikeli buldu. Bu görüþe karþý çýkan yoldaþlarýn temel gerekçeleri politik bir örgütün esas enerjisinin dolaysýz sýnýf mücadelesine verilmesi gerektiðiydi. Aksi takdirde sýnýf mücadelesine duyarsýz, yabancýlaþan bir örgüt haline gelinebilirdi. Bir baþka yoldaþ teorik sorunlarýn aðýr basýp basmayacaðý, eðer öyle olursa, bunun örgütsel sorunlarla nasýl birleþtirileceði konusunda kafasýnýn açýk olmadýðý noktasýnda tereddüde düþtü. Bir diðer yoldaþ ise, Rusya Marksist hareketinin 1903’e kadarki tecrübesini örnek göstererek, “teorik-siyasi sorunlara” aðýrlýk verilmesini doðru buldu. Ürün çýkarabilecek kadrolarýn ve X’in esas enerjisini buna vermesi gerektiðini belirtti. Hamdi yoldaþýn görüþü, ileri kadrolarýn yeteneklerini ve genel seviyelerini yeterince dikkate almamakla eleþtirilebilir, programýn oluþturulmasý ve diðer politik akýmlara karþý ideolojik ve politik mücadele yürütülmesi görevlerini üstlenebilecek ileri kadrolarýn sýnýrlý olduðu belirtilebilirdi. Bazý yoldaþlar bunu belirttiler; ancak sorunun özü olan teorik sorunlara aðýrlýk verilmesi gerektiði X’in çoðunluðu tarafýndan kavranmamýþtý. Burada teorik inþa ve teorik mücadele ayrýmý yapýlamayacaðýný belirtmeliyim. Çünkü teorik sorunlarýn çözümü anti-Marksist görüþlere karþý mücadeleden soyutlanamaz. Örneðin, hareketimiz karþý karþýya bulunduðu teorik sorunlarý özellikle “MZD”ye karþý mücadele içinde çözmeye çalýþýyor. Küçük-burjuva bir akýmýn görüþlerini eleþtirebilmek için ille “MZD”nin hareketimiz üzerindeki etkilerinin araþtýrýlmasý, incelenmesi ve tartýþýlmasýnýn bitmesi gerekmez. Kesin hesaplaþma anlamýnda (Örgütleri çökertmek anlamýnda deðil, ideolojik olarak tepelemek anlamýnda. Tabii bu arada bazý örgütler daðýlabilir.) ülke içindeki politik akýmlara karþý yoðun teorik mücadele, karþý karþýya bulunduðumuz teorik sorunlarýn esas olarak çözümünü gerekli kýlar þüphesiz.
Ýþçi sýnýfýna, onun ileri unsurlarýna, diðer emekçi kitlelere ve devrimcilere, bir an önce, “Ýþte bizi ekonomik ve toplumsal kurtuluþa götürecek program budur; diðer devrimci örgütlerin programlarý bizim azami hedef ve amaçlarýmýzý karþýlamaz; bu programý gerçekleþtirmek için hareketimizin kýzýl bayraðý altýnda toplanýn” diyebilmemiz için teorik sorunlarýn kesinlikle aðýr bastýðý bir dönemden geçtiðimizi iyice kavramalýyýz. Ama 1980 Mayýs’ýndaki görüþleri açýsýndan X’in çoðunluðu, böyle yapmakla sanki sýnýf mücadelesinden kopulacakmýþ, sanki teorik sorunlarýn çözülmesi sýnýf mücadelesinin bir parçasý deðilmiþ, sanki dolaysýz sýnýf mücadelesine hizmet etmeyecekmiþ gibi yanlýþ düþüncelere kapýlmýþ ve esas dikkatin dolaysýz sýnýf mücadelesinde atýlacak adýmlara gösterilmesi gerektiðini savunmuþtur. Bu yoldaþlar teorinin pratiðin hizmetinde olduðunu unutmuþa benziyorlardý. Marksizm proletaryanýn dünyayý anlayýp deðiþtirilmesine hizmet eden bir teoriden baþka nedir ki? 1980 Þubat’ýnda yayýmlanan PDPY’nin 6. Sayýsýnda “… teorik mücadeleye büyük aðýrlýk (Hem de büyük!) verilmesi gereken günümüz þartlarýnda …”, denmesine raðmen, býrakýnýz büyüðünü, aðýrlýk verilmesi bile yanlýþ bulunuyordu.
Lenin benzeri bir yanlýþ görüþü “Ne Yapmalý?” adlý broþürde eleþtirir. Marx’tan “Ýleriye doðru atýlan her adým, her gerçek ilerleme bir düzüne programdan daha önemlidir”, alýntýsýný yapar ve hatýrlayabildiðim kadarýyla, teorik sorunlarýn çözümünün gündemde olduðu þartlarda bu sözü ileri sürmenin yanlýþlýðýný sergiler. Zannedersem hemen biraz sonra da Engels’ten þu alýntýyý yapar:
“Genel olarak bir partinin resmi programýnýn daha az önemli olduðu doðrudur. Ama yeni bir program herkesin gözü önünde yükseklere çekilen bir bayrak gibidir ve herkes parti hakkýndaki hükmünü buna göre verir.”
Lenin, teoriyi küçümseyen, hatta reddeden sosyalist-devrimcileri eleþtirirken þöyle der:
“Bizce, teorinin olmayýþý, devrimci bir akýmýn var olma hakkýný ortadan kaldýrýr ve onu eninde sonunda kaçýnýlmaz olarak siyasi iflasa mahkûm eder. Sosyalist-devrimcilere göre ise, teorinin olmayýþý ‘birlik için’ en bulunmaz ve en elveriþli bir durumdur.” (Devrimci Maceracýlýk Makalesi) (Vurgular bana ait)
Ýþte teori bu denli önemlidir; hele Türkiye proletaryasýnýn politik öncüsünün yeniden kuruluþu sürecinde. Dolaysýz sýnýf mücadelesine bilinçli bir müdahale yerine onun akýntýsýna kapýlýp gitme anlayýþ ve pratiðinin var olduðu ve hareketimizin gündeminde proletarya partisinin yeniden kuruluþu gibi kilit bir sorunun bulunduðu þartlarda Lenin’in aþaðýdaki sözleri son derece öðreticidir:
“Devrimci teori olmadan devrimci hareket olmaz. Oportünizmin propagandasýnýn, pratik eylemin dar biçimlerine gönül kaptýrmayla el ele gittiði bir zamanda bu fikir üzerinde ne kadar dirensek yeridir. Üstelik Rus sosyal-demokratlarý için teori, çok defa unutulan baþka üç nedenden ötürü de önemlidir. Birincisi, partimizin henüz kurulma sürecinde bulunuþu, ayýr edici çizgilerinin henüz belirli bir hal almakta oluþu, hareketi doðru yoldan saptýrmaya çalýþan öteki devrimci fikir akýmlarýyla henüz kozunu paylaþmamýþ oluþu. …” (Ne Yapmalý? s.33) (Vurgular bana ait)
Lenin’in bunlarý yazdýðý tarihi þartlarda (“Ne Yapmalý?” 1902’de yazýldý) Rusya devrimci hareketinde oportünist eðilimler yükseliyordu. Bu durum teoriye verilen, verilmesi gereken önemi çok daha artýrýyordu. Oportünizm Türkiye’de de yýllar boyu süren bir yükselme izlemedi mi? Ýþçilerin, diðer emekçi kitlelerin ileri unsurlarýnýn ve devrimci-demokratlarýn ezici çoðunluðunun küçük-burjuva devrimci örgütlerin peþinden gittiði doðru deðil mi? Bu durum Lenin’in yukarýdaki sözlerinden çok büyük dersler çýkarmamýzý gerektirmez mi? Hem de nasýl! Devrimci teori ile donanmamýþ, Rus devrimci atýlýmýndan yoksun bir parti hiçbir zaman güçlü olamaz; býrakýnýz devrime önderlik etmeyi varlýðýný bile koruyamaz; Lenin’in dediði gibi “eninde sonunda kaçýnýlamaz olarak siyasi iflasa mahkûm” olur.
X üyesi yoldaþlarýn çoðunluðu, programýn oluþturulmasýyla partinin kurulmasý iliþkisini yeterince kavrayamamýþtý. Bu yoldaþlar dolaysýz sýnýf mücadelesinin geliþimine kapýldýklarýndan dolayý, partinin yeniden kurulmasý görevini yine kendiliðinden (Bu sözcük bilinçli-planlý olmama anlamýnda kullanýlmaktadýr) bir þekilde ele alýyorlardý. Býkýp usanmadan eleþtirdiðimiz ancak kendisine karþý pratikte ciddi bir mücadele veremediðimiz kendiliðindenlik, kendiliðinden hareketin peþinden sürüklenip gitme, bizi kendine mahkûm etmeye devam ediyordu. Teorik sorunlarýn aðýr bastýðý bir dönemden geçtiðimiz anlaþýlmaz ve hareketimizin çalýþmalarý bu gerçeði dikkate alarak düzenlenmezse mahkûm olmaya devam edeceðiz demektir. Ýþçi sýnýfý partisinin henüz kurulmadýðý þartlarda komünistlerin en baþta gelen görevinin partiyi kurmak olduðu, bütün görevlerin buna tabi kýlýnmasý gerektiði ve partinin kurulmasý için de ilk iþin programýn oluþturulmasý gerektiði kabul edilir. Peki ama programýn oluþturulmasý kaçýnýlmaz olarak neyi gerektirir? Bu soruya “teorik sorunlarýn aðýr basmasýný” cevabý verilmediði takdirde proletarya partisinin yeniden kuruluþu Allah’a (!) býrakýlmýþ demektir. Ne kadar iyi niyetli olursak olalým bu böyledir.
Ýdeolojik birlik ancak bir program aracýlýðýyla saðlanabilir ve bu birliði yaratmak için de programýn oluþturulmasý iþine, baþka bir deyiþle teorik sorunlarýn çözümüne, dört elle sarýlmak gerekir. Ortak bir program temel görüþlerin polemiðine son verir. Programýn henüz oluþturulmamýþ olmasý, partinin henüz kurulmamýþ olmasý komünist bir örgütün iþçi sýnýfý hareketi ile saðlam baðlar kurmaya yönelmesini engellemez. Ancak, ne var ki, program olmadan, programýn iþçi kitleleri tarafýndan kendi politik tecrübeleri ile benimsenmesi gerçekleþmeden, komünist hareket ile iþçi sýnýfý hareketi arasýnda kuvvetli bir iliþki oluþmaz. Marx’ýn dediði gibi, “Ýþçilerin kurtuluþu, bizzat iþçilerin eseri olmalýdýr.” Bu eseri meydana getirebilmeleri için, iþçilerin politik iktidarý ele geçirmeleri ve ekonomiyi sosyalist tarzda örgütlemeleri gerekir. Eðer proletarya bu eserin yaratýlmasý için iktidarý ele geçirmeye yönelik dolaysýz sýnýf mücadelesi vermiyorsa, proletaryanýn politikasý gerçekte baðýmsýz deðildir. Peki ama politikasýnýn baðýmsýz olabilmesi için, mücadelesinin hedef ve amaçlarý hakkýnda proletaryanýn berrak bir görüþe sahip olmasý gerekmez mi? Gerekir þüphesiz. Bunu da “iþçi sýnýfýnýn savaþýmýnýn hedef ve amaçlarýnýn kýsa ve bilimsel bir biçimde ortaya konmasý” olan program saðlar. Ýþte, proletaryanýn dolaysýz mücadele verebilmesi için, yani baðýmsýz bir sýnýf politikasý izleyebilmesi için, Marksist-Leninist teorinin ýþýðýnda mücadelesinin hedef ve amaçlarýnýn açýk seçik olarak önüne konulmasý demek olan programýn oluþturulmasý partinin kuruluþu için yerine getirilmesi gereken ilk görevdir.”
“(…) bir iþçi partisinin programý iþçi sýnýfýnýn savaþýmýnýn hedef ve amaçlarýnýn kýsa ve bilimsel bir biçimde ortaya konmasýdýr. Program proletaryanýn devrimci hareketinin nihai hedefini belirlediði gibi partinin bu nihai hedefe yürürken gerçekleþtirmesi için savaþým yürüttüðü istekleri de belirler. Bu nedenle program tasarýsýný hazýrlama iþi birinci derecede önem taþýyordu.” (Bolþevik Parti Tarihi, s.52) (Vurgular bana ait)
Rusya’da 1895-1903 yýllarý arasýnda, hatta 1905 yýlý baþlarýna kadar, Rusya Marksist hareketinin özel durumundan dolayý, çeþitli çevre ve örgütlerin ve 1898’de kurulan Rusya Sosyal-Demokrat Ýþçi Partisi (RSDÝP)’in daðýnýk örgütlerinin birleþtirilip birleþik bir parti kurulmasý sorunu temel görev olmuþtur. Plekhanov’un 1884 ve 1887’de ortaya koyduðu programlarý saymazsak, 1895’te Lenin Program Tasarýsý hazýrladýðý ve 1896’da da yorumunu yaptýðý halde 1898’de yapýlan Birinci Kongre’de gerçek bir parti yaratýlamadý, gruplar dönemi devam etti. Gerçek bir parti yaratýlýp gruplar dönemine son verilemedi; çünkü program ve taktiklerin temel sorunlarýnda birlik saðlanamamýþtý. Daha sonralarý “Iskra” grubunun kurulmasý ile birleþik bir parti kurulmasýnýn önündeki esas engel olan ekonomizme karþý Lenin’in önderliðinde verilen mücadele sonucu 1903’deki Ýkinci Kongre’de birleþik bir parti yaratýldý ve gruplar dönemi sona erdi. Lenin’in 1903 Ekim’inde belirttiði gibi, bütün bu dönem (1895-1903) teorik sorunlarýn aðýr bastýðý bir dönem oldu:
“Rus sosyal demokrasisi henüz çok gençtir. Teorik sorunlarýn aðýr bastýðý baþlangýç durumundan henüz yeni çýkmýþtýr.” (RSDÝP’in Görevleri Makalesi, RSDÝP’in Kuruluþu, Günce Yayýnlarý, s.72) (Vurgular bana ait)
Lenin, gruplar döneminin nedenleri ve partinin gerçekten kuruluþu üzerine þunlarý söyler:
“Program ve taktiklerin temel sorunlarýnda birlik saðlamadýðýmýz için, bir daðýnýklýk ve ayrý ayrý gruplar dönemini yaþadýðýmýzý açýkça kabul ettik, birleþmeden önce sýnýr çizgilerinin çekilmesi gerektiðini açýkça ilan ettik; birleþik örgüt biçimlerinden söz bile etmedik, ama program ve taktikler üzerine, oportünizmle savaþýn özellikle yeni (o tarihlerde gerçekten yeni) sorunlarýný tartýþtýk. Þimdi hepimizin görüþ birliðinde olduðu üzere, parti programýnda ve taktiklere iliþkin parti kararlarýnda formüle edildiði gibi, bu savaþ yeteri ölçüde birlik saðladý; ikinci adýmý atmak zorundaydýk ve bütün gruplarý bir araya getirip içinde eritecek birleþik bir örgüt biçimini (Vurgu yazara ait) oluþturarak, oybirliðiyle bu adýmý attýk.” (Bir Adým Ýleri Ýki Adým Geri, s. 223) (Vurgular bana ait)
Niyetim, 1890’larýn sonlarýyla 1900’lerin hemen baþlarýndaki Rusya Marksist hareketiyle 1970-1980’lerin Türkiye Marksist hareketi arasýnda geliþigüzel ve kaba paralellikler kurmak deðildir kuþkusuz. Amacým, proletarya partisinin mevcut olmadýðý þartlarda, komünistlerin karþý karþýya bulunduklarý görevlere nasýl yaklaþmalarý gerektiðinin anlaþýlmasýný saðlamaktýr.
Proletarya partisinin yeniden kurulmasýnýn temel görev olduðundan sýk sýk bahsetmek, partinin kuruluþu için doðru ve somut tespitler yapýp pratikte buna uygun davranýlmadýðý sürece, gök kubbede hoþ bir seda býrakmaktan baþka bir iþe yaramaz. Söz ile eylem arasýnda uygunluk gerekir; bu uygunluk saðlanamadýðý müddetçe dilimizle kuþ tutsak nafile! Proletarya partisinin yeniden kurulmasýnýn bugün komünistlerin temel görevi olduðu tespiti, bu dönemin partinin kurulmasý için ilk iþ olan programýn oluþturulmasý için teorik sorunlarýn aðýr bastýðý bir dönem olduðu tespiti ile birleþmez ve buna uygun davranýlmazsa içi boþ bir sözden, eyleme dönüþmeyecek bir sözden öte bir anlam taþýmayacaktýr.
Bugün proletarya partisinin yeniden kurulmasý bütün diðer görevlerin tabi kýlýnmasý gereken temel görevse, bu görevin yerine getirilmesinde teorik sorunlar aðýr basýyorsa, ki öyledir, hareketimizin esas dikkat ve enerjisi kesenkes bu teorik sorunlar üzerinde toplanmalýdýr. Bu, hareketimizin sýnýf mücadelesi yürüten politik bir örgüt olmasýyla çeliþmediði gibi, proletaryanýn sýnýf mücadelesinin doðru yolda ilerleyebilmesi için kesin bir zorunluluktur da. Teorik tartýþma yapan bir örgüt haline mi geleceðiz? Dolaysýz sýnýf mücadelesine yabancýlaþmaz mýyýz? Hatta görevler arasýndaki iliþkiyi kavramada yanlýþlýklar yapmak korkusundan ziyade, böyle yaparsak baþka örgütler ne der? Bizi akademik tartýþmalar yapan bir kulüp gibi sunmazlar mý? vb. kaygýlar bizden uzak dursun. Biz doðru yolda yürüyelim de politik hasýmlarýmýz bizi yanlýþ yola sokmak için çabalarýný isterlerse hiç eksik etmesinler.
--------------
DÝPNOTLAR
(1) 14 Nisan 2024 tarihli not: Bu yazý 43 yýl önce, 14 Nisan 1981 tarihinde, fiilen örgütten tasfiye edildiðim dönemde yazýldý. Görevlerinden alýnmýþ ve bütün haklarýndan yoksun býrakýlmýþ bir komünist-devrimci olarak kendime verdiðim ideolojik ve teorik görevleri yerine getirmeyi sürdürdüm. Eylül 1980 sonundan Mayýs 1981’e dek beni örgütlü pratik savaþýmdan alýkoyan yöneticilere iletilen yazýnýn gereken ilgiyi görüp görmediði hakkýnda dolaysýz olarak bilgi sahibi deðilim. Sonraki yýllarýn deneyiminin tanýklýðý yazýnýn gereken ilgiyi görmediðini gösteriyor. Yayýmlanmak için yazýlmamýþ olan bu yazýyý, Türkiye ve Kuzey Kürdistan komünist hareketinin tarihine ve komünist hareketin geliþme aþamalarýna, özel olarak da proletarya partisinin kuruluþu sorununa, ilgi duyanlarýn eleþtirel irdelemesine sunuyorum. Özellikle bütün kuþaklardan komünist-devrimcilerin ve komünizm sempatizanlarýnýn yazýya gereken ilgiyi göstermeleri dileðimdir.
(2) 14 Nisan 2024 tarihli not: Türkiye Komünist Partisi (Marksist-Leninist) Hareketi, kýsaltýlmýþ adýyla TKP (M-L) Hareketi. Nisan 1979’da toplanan Birinci Konferans’a kadar örgütün en yüksek organý olan Koordinasyon Komitesi, örgütün parti olmadýðý gerçeðini anlatmak için, “Hareket” kavramýný kullanma kararý aldý. Halbuki “hareket” kavramý “parti”, “örgüt” vb. kavramlardan çok daha geniþ bir anlam taþýr. Örneðin, parti-öncesi dönemde komünist hareket birçok grup, çevre vb. oluþabilir.
(3) 14 Nisan 2024 tarihli not: “Akýmlar” deðil, “örgütler” olmalý. Burada “akým” ve “örgüt” ayrýmý tartýþmasýna girmeyeceðim. Yalnýzca “akým” kavramýnýn sosyal bilimlerde daha geniþ bir anlam taþýdýðýný belirtmekle yetineceðim. Okura bu ayrýmý göz önünde tutarak yazýyý okumasýný öneririm.
(4) 14 Nisan 2024 tarihli not: “Koordinasyon Komitesi” kastediliyor.
(5) 14 Nisan 2024 tarihli not: Yanýlmýyorsam “Proleter Devrimci Partinin Yolu” Dergisi (Bundan sonra PDPY) 8 kez yayýnlandý. Arþivimde þu sayýlarýn fotokopileri var: 2,3,4,5 ve 6. 1978’de yayýn yaþamýna baþlayan “Partinin Yolu” Dergisinin 1. ve 2. Sayýlarýnýn sahibi olarak görevlendirilen Hayrabet Honca 1 Mayýs 1980’de faþist katiller tarafýndan katledildi. Hayrabet Honca 1 Aðustos 1978 hizbi tarafýndan örgütlenen bölünmede hizip içinde yer aldýðý için, “Partinin Yolu” yayýn yaþamýný “PDPY” olarak sürdürdü. Derginin Kasým 1978’de çýkarýlan 3. ve Mart 1979’da çýkarýlan 4. Sayýlarýnýn sahipliði görevini Nuri Akyol, 6. Sayýnýn sahipliði görevini ise Fevzi Karaca üstlendi. 3. ve 4. Sayýlarýn Sorumlu Yazý Ýþleri Müdürlüðü’nü de Cafer Ýmak yaptý. Fevzi Karaca ve Cafer Ýmak da artýk aramýzda deðiller. Hayrabet’in, Fevzi’nin, Cafer’in ve PDPY Dergisi’nin yayýn yaþamýný sürdürmesi için yazý iþleri müdürlüðü görevlerini yerine getiren herkesin devrim ve sosyalizm savaþýmýna deðiþen derecelerde yaptýklarý katkýlarý belirtmeyi bir görev bilirim.
(6) 14 Nisan 2024 tarihli not: Köþeli parantezli ifade metnin orijinalinde mevcuttur.
(7) 14 Nisan 2024 tarihli not: Bu kampanyayý 1977 Haziran’ýnda örgütlenen, TKP (M-L) Hareketi’nin tarihinde yeni bir aþamayý temsil eden, “Ýleri Militanlar Toplantýsý” baþlattý. Burada toplantýya iliþkin birçok aný içinden birine deðinmek isterim. Toplantý bir köy evinin oldukça geniþ bir odasýnda (!) yapýldý. Haber saatleri geldiðinde oturma odasýnda olan radyonun yeri toplantý yapanlarýn dinlemeleri için deðiþtirildiði için, evini bize açtýðýndan habersiz olan aðabeyimiz/amcamýz “Yahu bu radyonun yeri neden deðiþti”, diye þikâyet edermiþ. Bu yazýyý yayýma hazýrlarken, 12 Eylül 1980 askeri-faþist darbesinden sonra gözaltýna alýnarak birkaç ay, oðlunun deyiþiyle, “eziyet edilen”, oðluna “Bunlarýn eline sað geçme” tavsiyesinde bulunan, artýk aramýzda olmayan o köylü taraftarýmýzý bir kez daha anýmsadým. Ona ve onun gibi nice özverili taraftarýmýza teþekkür ediyor, onlarý saygýyla anýyorum. Bu vesileyle “politik hovardalýða”, “vefasýzlýða” ve “nankörlüðe” karþý tepkimi bir kez daha vurgulamak isterim.
(8) 14 Nisan 2024 tarihli not: Kastedilen A. H. Yalaz’dýr.
(9) Mao Zedung’un ve ÇKP’nin Deðerlendirilmesi Kampanyasý’ný baþlatan “Marksizm-Leninizm’in Saflýðýný Koruyalým, Proletaryanýn Kýzýl Bayraðýný Yükseklerde Tutalým” baþlýklý yazýnýn XS’de ele alýndýðý sýrada ve X’in 1979 Haziran’ýnda yapýlan toplantýsýnda bu sorun tartýþýldý. Tartýþmalar sonucu þu tespitler yapýldý: “Ýnceleme çalýþmalarýmýzý yürütürken bu çalýþmanýn diðer görevlerimizle (ideolojik, siyasi, örgütsel) baðýný da kurmak önemlidir. Ele aldýðýmýz sorun çözülünceye kadar, ideolojik alandaki çalýþmalarýmýz içinde dikkatimizi bu sorunu incelemede toplamalýyýz. Proletarya partisini yeniden kurma mücadelesinde mevcut durumda örgütsel hata ve zaaflarýmýzý alt etmeyi çýkýþ noktasý olarak alan hareketimiz …” (s.1) (Vurgular bana ait)
|