|
SELAM OLSUN KOMÜNÝST-DEVRÝMCÝ GARBÝS ALTINOÐLU’NA |
Garbis Altýnoðlu’nun aramýzdan ayrýldýðý haberini aldýðým zaman hem büyük bir üzüntü duydum hem de öfke. Onunla savaþým yoldaþý olmamýzýn verdiði üzüntü bir yana, Türkiye ve Kuzey Kürdistan ve genel olarak dünya komünist-devrimci hareketi on yýllarýn ürünü olan bilgi ve deneyim birikimine sahip olan bir komünist-devrimciyi yitirdi. 12 Eylül 1980 askeri-faþist diktatörlük döneminde pratik devrimci savaþým içinde de birlikte olduk Garbis’le. Ne yazýk ki bu birliktelik, Garbis’in gizli çalýþmanýn en yalýn kurallarýndan birini uygulamamasý nedeniyle de, kýsa sürdü. Birlikte, özellikle teorik çalýþma alanýnda, çok yararlý iþler yapabilirdik. Onu en son, yanýlmýyorsam, 2001 yýlýnýn sonlarýnda ABD emperyalizminin Afganistan’a saldýrýsýný protesto yürüyüþünde gördüm. Yan yana yürüdük ve sohbet ettik.
Vurgulamak isterim ki, komünist-devrimci hareket Garbis’in sahip olduðu bilgi ve deneyim birikiminden gereði gibi yararlanamadý. Böylesi bir durumun sorumluluðu yalnýzca Garbis’e ait deðildir. Genel olarak devrimci hareketin, özel olarak da komünist-devrimci hareketin hastalýklarýndan biri olan “politik hovardalýk”, dolayýsýyla karar alma yetkisine sahip olan organ ve kiþilerin rolü de mercek altýna alýnmak zorundadýr. Benim rolüm de.
Sevgili Garbis seninle savaþým yoldaþlýðý yapma olanaðý bulduðum için ne mutlu bana.
Garbis Altýnoðlu’nun savaþýmcý tutumu özgürlük ve sosyalizm savaþýmý yürüten herkese örnek olsun!
A.H.Yalaz 15 Ekim 2019
|
|
|