Bilimsel Sosyalizm
   Nederlands                               www.bilimselsosyalizm.net  October 12 2024 21:56:09  
   Açýlýþ_sayfanýz_yapýn  Sýk_Kýllanýlanlara_Ekle

   Ana Sayfa
   Yazýlar/Broþürler
   Görüþler
   Komünist Hareketten
   Devrimci Basýndan
   Sol Hareketten
   Felsefe
   Katkýlarýnýz
   Arþiv
   Sitede Ara
   Baðlantýlar
   Ýletiþim

English
   Home
   Opinion
   Revolutionary Press
   Left Movement
   Philosophy
   Site search
   Web links
   Contact



ORTADOÐU’DA EMPERYALÝST YENÝDEN-PAYLAÞIM SAVAÞI VE ...
Yazýlar-Broþürler
ORTADOÐU’DA EMPERYALÝST YENÝDEN-PAYLAÞIM SAVAÞI
VE
KOMÜNÝST-DEVRÝMCÝ TUTUM

Bu yazýnýn görevi, ‘Suriye için savaþ’ baðlamýnda, Ortadoðu’nun (1) emperyalist-gerici yeniden- paylaþýmý için yürütülen savaþa iliþkin olarak genel bir tablo çizmek ve komünist-devrimci hareketin görevleri üzerine bazý saptamalar yapmaktýr.

Ortadoðu’da, özel olarak Suriye’de, emperyalist devletlerin ve bölgesel iþbirlikçilerinin yeniden paylaþým savaþý sürüyor. Suriye’deki savaþ, iç savaþ ile gerici bölge devletlerinin ve emperyalist devletlerin dolaylý ve dolaysýz askeri müdahalelerinin bileþiminden oluþan çok yönlü ve çok oyunculu bir savaþtýr. Ortadoðu olarak adlandýrýlan coðrafya,  özellikle enerji (petrol ve doðal gaz) kaynaklarý bakýmýndan zengin olmasýnýn yaný sýra, enerji ulaþým yollarýnýn kontrol edilebilmesi ve sahip olduðu jeostratejik konumu bakýmýndan da dünya ölçeðinde emperyalist hegemonya kurma savaþýmýnda son derece önemlidir. Enerji kaynaklarý ve enerji ulaþým yollarýný kontrol etme savaþlarýnda Akdeniz’de politik ve askeri güç sahibi olmak son derece önemlidir.   Söz konusu olan asýl olarak iki gerici-emperyalist blok arasýnda süren bir savaþtýr.

Amerika Birleþik Devletleri (ABD) emperyalizminin önderliðinde Avrupa Birliði (AB) üyesi çeþitli emperyalist devletler ve Türkiye Cumhuriyeti (TC), Suudi Arabistan ve Katar gibi bölgesel gerici devletler ve Suriye’deki özellikle kimi politik Ýslamcý gruplar ve diðer ülkelerden gelen gerici savaþçýlar bir blok oluþturuyorlar. (2) Bu bloðun karþýsýnda Rus emperyalizminin baþoyuncu olduðu gerici Ýran Ýslam Cumhuriyeti (ÝÝC), Suriye Baas (Esad) rejimi, Irak merkezi yönetimi ve Lübnan Hizbullah’ýndan oluþan bir blok var.  Bu bloklarý kolaylýk olsun diye ABD-bloðu ve Rusya-bloðu olarak adlandýrabiliriz. (3)  Partiya Yekîtiya Demokratik (PYD, Demokratik Birlik Partisi) (4) her iki blokla da deðiþen derecelerde iliþkisi olan baþlýca güçlerden biridir. Ýkinci bloðun güçleri kara savaþýna kendi silahlý kuvvetleriyle dolaysýz olarak da katýlýrken, birinci bloðun güçleri kara savaþýný asýl olarak Suriye’deki yerel ve uluslararasý iþbirlikçileri aracýlýðýyla ‘vekalet savaþý’ olarak nitelenen savaþ yoluyla yürütüyorlar. ABD emperyalizmi, gerici Irak-Þam Ýslam Devleti (IÞÝD)’ne (5) karþý savaþ görünümü altýnda Geniþ Ortadoðu Ýnisiyatifi (GOÝ)’ni uygulamaya çalýþýyor. (6)  Rusya-bloðu ise bölgeyi bu blokta yer alan her bir devletin kendi çýkarlarýna göre yeniden biçimlendirmeye çalýþýyor.  (7)

Bu savaþýn özelliklerinden biri de, ABD emperyalizminin bu savaþta TC’den daha çok Rus devleti ve baðlaþýklarýyla ve PYD’nin baþat güç olduðu ‎ Suriye Demokratik Güçleri (Hêzên Sûriya Demokratîk)’yle iþbirliði yapýyor olmasýdýr.

24 Kasým 2015’te Rus savaþ uçaðýnýn düþürülmesi (8) ve Rus devletinin ekonomik ve politik misillemeleri, intikam alma tehditleri, Suriye’de TC’nin iþbirlikçilerinin elinde tuttuðu kent ve köyleri bombalamasý vb. karþýlýklý kýþkýrtmalarý da hesaba katarak saptanmalýdýr ki, olasý bir kara savaþýnýn baþ kýþkýrtýcýlarý Rus emperyalist devleti ve gerici Türk devletidir.
Ortadoðu’daki verili durum, kimi savlarýn tersine, üçüncü emperyalist yeniden paylaþým savaþýnýn baþladýðýný ya da baþlatýldýðýný göstermez. Bu savýn verili durumda dayanaktan yoksun olmasýna karþýn, böylesi bir riskin olduðu da kabul edilmelidir. Bir kývýlcým patlayýcý maddelerle dolu olan bölgede böylesi bir savaþýn patlak vermesine neden olabilir. Özellikle nükleer silahlarýn böylesi bir savaþta kullanýlmasý olasýlýðý nedeniyle böyle bir savaþýn patlak vermeyeceði gibi savlar burjuva-liberal pasifist savlardýr.

TC’nin Saldýrgan –Yayýlmacý Politikasý

Türk devleti Suriye’nin paylaþýmý savaþýnýn baþlamasýnda baþoyuncu, baþ savaþ kýþkýrtýcýsý rolünü oynadý. Temel devlet organlarýný kontrol eden politik Ýslamcý Adalet ve Kalkýnma Partisi (AKP) iktidarýnýn Ortadoðu’ya iliþkin politikasý, özel olarak anmak gerekirse TC’nin bir numaralý politik temsilcisi olan R.T. Erdoðan’ýn politikasý, ‘Arap baharý’ denilen Kuzey-Afrika kaynaklý toplumsal hareketliklerden yararlanarak ‘Müslüman Kardeþler’ (9) hareketi aracýlýðýyla Ortadoðu’da ve Kuzey Afrika’da ‘önder’ güç olmak olarak özetlenebilir. Savaþ yoluyla Ortadoðu’da mezhepsel, Sünni politik-Ýslamcý bölgesel hegemonya kurma amacýnýn bir aracý olan bu politika, Esad rejimiyle ‘dostça’ olan iliþkilerin kýsa sürede ‘düþmanca’ iliþkilere dönüþmesinde önemli bir rol oynadý. Bu politika baþarýsýzlýða uðradý. TC’nin bu politikasýný gerçekleþtirme olanaðý,  uluslararasý ve bölgesel olaylarýn görece hýzlý geliþimi, yeniden paylaþým savaþý sürecinin geçirdiði evreler, özellikle Rus devletinin ‘vekalet savaþý’ndan dolaysýz savaþa geçme taktiði nedeniyle, olasý deðildir artýk.

TC,  Kuzey-Kürdistan’da Kürt ulusal hareketini bastýrmak yoluyla ‘iç’ cepheyi saðlamlaþtýrmanýn yaný sýra, Batý-Kürdistan’da PYD’nin önderlik ettiði Kürt ulusal güçleriyle dayanýþmayý olabildiðince engellemek de istiyor. Çünkü, ‘Suriye savaþý’  kýsmen Kuzey-Kürdistan’da da sürüyor. Kuzey-Kürdistan da yeniden-paylaþým savaþýnýn konusudur. Kuzey-Kürdistan’ýn kimi kentlerinde süren savaþ bu savaþýn bir parçasýdýr da ayný zamanda. 2015 yýlýnýn son aylarýnda Kuzey-Kürdistan’ýn kimi kentlerinde ‘özyönetim’ ilanlarý ve baþlayan kent savaþlarý Batý-Kürdistan’daki geliþmelerden kopuk ele alýnamaz. (10) Kuzey-Kürdistan’da kent savaþlarýnýn sürdüðü TC sýnýrlarý içinde kalan coðrafya, Rojava olarak adlandýrýlan Batý-Kürdistan’a komþu. Batý-Kürdistan’da kurulan ve Kürtlerin kendi politik yazgýlarýný belirleme hakkýnýn fiilen kullanýlmasý anlamýna da gelen özerk politik yapý (proto-devlet), Kürt ulusal hareketinin Kuzey Kürdistan’da yürüttüðü kendi politik yazgýsýný belirleme savaþýmýnýn desteklenmesi demektir. TC, Suriye sýnýrýnda kendi sýnýrlarý içinde savaþým yürüten örgütle Partiya Karkerén Kurdistan (PKK) benzer ideolojik-politik çizgiyi savunan bir örgütün (PYD) baþat güç olacaðý bir politik yapýnýn (özerk Batý-Kürdistan) varlýðýný hem iç, hem de dýþ nedenlerle kendi varlýðýna tehdit olarak kabul eder. Böyle bir çevrilmeyi savaþ nedeni sayar. Barzani’nin baþýnda bulunduðu Irak Kürdistan Demokrat Partisi’ nin baþat güç olduðu Güney-Kürdistan’daki Kürdistan Bölgesel Yönetimi ile þimdilik baðlaþýklýk iliþkileri olmasýna karþýn, Güney-Kürdistan’ýn yaný sýra Batý-Kürdistan’da da özerk bir yönetimin kurulmasý ‘düþmanlarý’ tarafýndan çevriliyor olma ruh halini güçlendirir.

TC’nin giderek þiddetlenen ‘iç’ cepheyi saðlamlaþtýrma gerici politikasý yalnýzca Kuzey-Kürdistan’la sýnýrlý deðildir. Coðrafi bölge olarak Türkiye’de de giderek þiddetleniyor bu saldýrgan politika. Bu durum bir kez daha gösteriyor ki, Kürt ulusal sorununun varlýðý Türkiye ve Kuzey-Kürdistan’ýn toplumsal ve politik olarak demokratikleþmesinin (11) en önemli engellerinden biridir.

Yurtsever Kürt Partilerinin Politikalarýna Karþý Tutum

Suriye’de süren savaþýn en önemli sonuçlarýndan biri Batý-Kürdistan Kürtlerinin kendi politik geleceklerini belirleme haklarýný kullanmalarý oldu.  Birinci emperyalist yeniden paylaþým savaþý sonrasý oluþturulan (‘oluþan’ deðil,  oluþturulan!) ‘Ortadoðu düzeni’ deðiþtirilmeye devam ediyor. Kuzey Kürdistan’ da PKK’nin, Batý-Kürdistan’da da PYD’nin bölgedeki geliþmelerden, yeniden biçimlenen güç iliþkilerinden Kürdistan’ýn her iki parçasýnda da Kürt ulusunun kendi politik geleceðini belirlemek için yararlanmalarý, bu ABD emperyalizminin desteðiyle de olsa,  anlaþýlýr bir þeydir. (12) Güney Kürdistan’daki Kürt ulusal güçlerinin ve aþiretlerinin Irak’a emperyalist müdahale sýrasýnda oluþan durumdan yararlandýklarý gibi.  

Özel olarak dikkat edilmesi gereken bir nokta da, komünist-devrimcilerin,  yurtsever Kürt ulusal örgütlerinin politikalarýný kayýtsýz koþulsuz desteklemek gibi oportünist bir politika izlemekten kaçýnmalarýdýr.  Bu örgütlere iliþkin tutum belirlerken, bu örgütlerin ABD emperyalizmi ve Rus emperyalist devletiyle sürdürdükleri iliþkiler de hesaba katýlmalýdýr. (13) Savaþýn gidiþatýný etkileyecek politik ve askeri etkiye sahip olmamalarýna raðmen, komünist-devrimciler, süren savaþa ve savaþan taraflara iliþkin olarak komünist ilkelere dayanan bir politika izlerler. Politik olarak kitlesel etkiye sahip olmasý ve askeri gücü nedeniyle yurtsever Kurt ulusal hareketini kayýtsýz koþulsuz desteklemezler. Böylesi bir politikanýn sömürge ulus milliyetçiliðine gereksiz ödün vermek anlamýna geldiðini bilirler.

PYD’nin Suriye’deki coðrafi etki alanýný geniþletme politikasý, TC’nin Suriye’de kendi silahlý kuvvetlerinin dolaysýz kullanýlmasý (askeri bir harekat) yoluyla da savaþý sürdürmesine neden olacaksa karþý çýkýlmasý gereken bir politikadýr. PYD’nin kontrol altýnda tuttuðu topraklarý geniþletme politikasýnýn TC’nin savaþa dolaysýz olarak girmesinin bir etmeni olmasý kabul edilemez. Böylesi bir savaþ, birçok ulus ve ulusal azýnlýktan, asker ve asker olmayan, binlerce iþçi ve diðer emekçinin yaþamýný yitirmesine neden olacaktýr. Kimi diðer toplumsal ve politik sonuçlarý, örneðin ölecek olan iþçi ve emekçilerin yakýnlarýnýn çekecekleri acýlar, halklar arasýndaki güvensizlik duygusunun artacak olmasý da hesaba katýldýðýnda böylesi bir savaþýn ne denli kötü sonuçlara yol açacaðý anlaþýlýr.

Sosyalist bir toplum kurma savaþýmýnýn çýkarlarýný politikanýn temeli olarak alan komünist politik bakýþ açýsýndan uluslarýn kendi politik kaderlerini tayin hakký mutlak deðildir. Komünist-devrimciler, bu hakkýn ilke olarak savunulmasý ile bu hakkýn kullanýlmasý (fiili durum) arasýnda ayrým yaparlar. Vurgulamak isterim: Bu ayrýmý yapmayanlar ezilen/sömürge ulus milliyetçiliðine gerekli olmayan bir ödün vermiþ olurlar. Komünist-devrimciler, bir ulus kendi politik kaderini belirleyecek diye, üniformalý ya da üniformasýz olan iþçilerin, kentin ve kýrýn yoksul kitlelerinin birbirlerini öldürmelerine neden olacak bir savaþýn çýkmasýný kabul edemezler. Özgürlük ve sosyalizm savaþýmýna zarar verecek bir savaþa neden olabilecek bir politikanýn dolaylý ya da dolaysýz destekçisi olamazlar. Böylesi bir politika ve savaþ nedeniyle, Türkiye ve Kuzey-Kürdistan’daki politik koþullarýn da özgürlük ve sosyalizm savaþýmýnýn çýkarlarýna zarar verecek biçimde kötüleþmesi de kabul edilemez.

Savaþa ve gerici iç savaþ (14) tehlikesine karþý tutum ve görevler

Veriler, belirleyici kara savaþlarý olmaksýzýn Suriye’de süren savaþýn kýsa sürede sona erme olasýlýðý olmadýðýna iþaret ediyor. Bölgesel emperyalist yeniden-paylaþým savaþýna militanca karþý çýkan komünist-devrimciler,  TC’nin de dolaysýz olarak taraf olacaðý olasý bir kara savaþýnýn çýkmasýný önleme politikasý izlerler. Var olan savaþ-karþýtý eylemlere devrimci bir karakter kazandýrmaya çalýþmak da komünist hareketi oluþturan komünist örgütlerin, çevrelerin ve bireylerin görevleri arasýndadýr.  Bu amaçla, dünya ölçeðinde ve bölge devletlerindeki, özellikle savaþý yürüten devletlerdeki, komünist-devrimcilerle, savaþ-karþýtý olan bütün ilerici güçlerle iliþki kurarak, var olan iliþkileri saðlamlaþtýrarak, savaþ-karþýtý savaþýmýn uluslararasý karakterini güçlendirmeye çalýþýrlar.

TC’nin dolaysýz olarak taraf olacaðý bir kara savaþýnýn önlenememesi durumunda, komünist-devrimciler ‘kendi’  devletlerinin de öznesi olduðu gerici savaþý, kapitalist Türk devletinin yenilgisini ve yýkýlmasýný amaçlayan devrimci bir iç savaþa dönüþtürme politikasý uygularlar. Bu savaþ TC devletinin sýnýrlarý içinde sürüyor olsa bile.  Yurt savunmasý adý altýnda, gerici-emperyalist bir savaþta gerici TC’nin desteklenmesi kabul edilemez. Savaþýn hangi devletin sýnýrlarý içinde sürdüðü, ordularýn nerede bulunduklarý ikincil bir sorundur. Sorunun özü, savaþý hangi sýnýflarýn ve devletlerin hangi sýnýfsal çýkarlar,  amaçlar ve politikalar için yaptýklarýdýr. (15) Olasý bir kara savaþýnýn Türkiye ve Kuzey-Kürdistan’a yayýlmasý durumunda, komünist-devrimciler, emperyalist-gerici saldýrganlýða karþý yurt savunmasý görevini üstlenirler ve savaþý anti-emperyalist devrimci savaþa dönüþtürme politikasýný uygulamayý sürdürürler.

Türkiye ve Kuzey-Kürdistan’da gerici bir iç savaþý önleme görevi


AKP, daha fazla gerici önlemler almak ve devlet þiddetini artýrmak yoluyla politik iktidarýný sürdürmek için devletlerarasý bölgesel bir savaþýn kýþkýrtýcýlýðýný yapmakla yetinmiyor, þoven Türk milliyetçiliðini ve Kürt düþmanlýðýný körükleyerek gerici iç savaþ kýþkýrtýcýlýðý da yapýyor. TC’nin dolaysýz taraflarýndan biri olacaðý saldýrgan-yayýlmacý bir savaþ, yalnýzca Suriye’de yaþayan deðiþik etnik ve mezhepsel kimliklere sahip olan sýnýf ve katmanlarýn birçok yönden zarar görmelerine neden olmakla kalmýyor, Türkiye ve Kuzey-Kürdistan coðrafyasýnda devletin baskýsýný daha da artýrmasýna neden oluyor. Olaylar Türkiye ve Kuzey Kürdistan’daki politik ortamýn giderek daha da sertleþeceðine iþaret ediyor. Örneðin, Ortadoðu’daki geliþmelere de baðlý olarak, özellikle Kuzey-Kürdistan’ýn bazý il ve ilçelerinde sýkýyönetim ilan edilebilir. Askeri bir darbe olasýlýðý da söz konusudur. Gerici-emperyalist paylaþým savaþý, etnik ve dinsel-mezhepsel temelde kutuplaþmayý keskinleþtirebilir, sýnýfsal temelde deðil de etnik ve hatta mezhepsel temelde geliþecek bir iç savaþýn kýþkýrtýlmasýna neden olabilir. 

Sosyalist devrimci savaþýmýn öznesi olan, yani sosyalizm için savaþým yürütebilecek özelliklere sahip olan sýnýflar ve toplumsal katmanlar özünde burjuva nitelikli olan ulusal haklar için birbirlerine karþý savaþmayý reddetmelidirler. Türk, Kürt ve diðer etnik kökenlerden iþçilerin ve kentin ve kýrýn yoksullarýnýn gerici bir iç savaþýn taraflarý olmalarýnýn önlenmesi komünist-devrimcilerin en yakýcý görevleri arasýndadýr. Ulusal haklarýnýn savunuluyor olmasý gerekçe gösterilerek, halklar arasýnda iç savaþýn patlak vermesine neden olabilecek politikalarýn propaganda edilmesi ve uygulanmasý eleþtirilmeli ve kesinlikle reddedilmelidir. Halklarýn birbirlerini ‘boðazlamalarý’, diðer þeylerin yaný sýra, bütün etnik kökenlerden iþçilerin ve kentin ve kýrýn yoksullarýnýn devrimci politik savaþýmýný örgütlemek ve yaygýnlaþtýrmak yoluyla da, önlenmeye çalýþýlmalýdýr.

TC’nin Kuzey Kürdistan’da sömürgeci boyunduruðu güçlendirmek ve ‘iç cepheyi’ saðlamlaþtýrmak için yürüttüðü savaþ ve Kürt ulusal hareketinin sömürgeciliðe karþý direniþ savaþý bugünkü koþullarda komünist hareket açýsýndan da en yakýcý güncel sorunlar arasýndadýr. Ama, TC sýnýrlarý içinde süren sömürgeci boyunduruðu güçlendirme savaþýna ve Suriye’de yaygýnlaþma ve þiddetlenme eðilimi gösteren savaþa karþý savaþýmýn yakýcý güncel bir görev olmasý, komünist hareketin dikkatini temel görevlerinden uzaklaþtýrmasýna neden olamaz. Komünist hareket güçlerini hesapsýzca kullanamaz. Komünist-devrimciler komünist bakýþ açýsýndan politika önceliklerini belirlerler. Onlar politikalarýnýn odaðýna komünist hareketle iþçi sýnýfý hareketini birleþtirmeyi koyarak komünist bir politik isçi hareketi örgütlemeye çalýþýrlar. Özellikle büyük kentlerdeki büyük kapitalist iþletmelerde her günkü çalýþmasýný yoðunlaþtýran ve güçlendirmeye çalýþan komünist hareket, kimi güncel görevleri, örneðin Ortadoðu’nun yeniden-paylaþýmý savaþýnýn devletlerarasý savaþa evrilmesini engelleme görevi, iþçi sýnýfý temeline dayanan sosyalist savaþýmýnýn önüne geçirmezler. Ýsçi sýnýfý hareketi içinde gerici-emperyalist bölgesel bir savaþ ve gerici bir iç savaþ tehlikesine karþý propaganda ve ajitasyon yapmayý ve savaþ-karþýtý bir hareket örgütlemeyi sosyalist devrimci savaþýmýn bir parçasý olarak ele alýrlar. Politik gerçekleri açýklama çalýþmasý ve politik iktidarý teþhir kampanyasýný bu savaþýmýn bir bileþeni olarak görürler.

Gizli devrimci örgütleri saðlamlaþtýralým!

Türkiye ve Kuzey-Kürdistan coðrafyasý, 12 Eylül 1980 askeri-faþist diktatörlüðü döneminden bu yana, iþçi sýnýfý ve diðer emekçiler ve ilerici, demokrat-devrimci ve komünist-devrimci politik güçler ve özel olarak Kürt halký için büyük tehlikelerle dolu bir politik iklimi ilk kez yaþýyor.

Komünist-devrimciler, var olan politik krizin yol açabileceði en kötü sonuçlarý hesaplayarak, her günkü devrimci görevlerini olanaklý olan en iyi biçimde yerine getirmeye çalýþýrken, sahip olduklarý olanaklarý en verimli ve amaca en uygun olarak kullanarak örgütlerini saðlamlaþtýrmak zorundadýrlar. Bazý il ve ilçelerde sýkýyönetim ilan edilmesine ve hatta askeri bir diktatörlüðün kurulmasýna neden olabilecek ve giderek sertleþen politik ortam, komünist-devrimcilerin önüne gizli örgütlerini gözden geçirmek ve güçlendirmek için ‘olaðandan öte’  önlemler alma görevini koyuyor.  Komünist örgütlerin güvenliði ve çalýþmalarýnýn sürekliliði ancak böyle saðlanabilir. Bu görevler arasýnda yazýlý ve yazýlý olmayan yeraltý basýnýnýn örgütlenmesi özel bir öneme sahiptir.

Komünist-devrimciler öncelikler sorununda olduðu gibi, olanaklarýn kullanýlmasý sorununda da uzun erimli amaçlarý/görevleri çýkýþ noktasý olarak alýrlar. Onlar, sýnýrlý kadro olanaklarýný, kitle iliþkilerini, bu iliþkilerin yarattýðý olanaklarý, para ve teknik olanaklarý en verimli biçimde kullanýrlar. TC’nin Kuzey-Kürdistan’da sürdürdüðü sömürgeci savaþa ve onun Suriye’de süren savaþý þiddetlendirmeye ve yaymaya yönelik savaþ kýþkýrtýcýlýðýna karþý her günkü politik savaþýmý, politik öncelikleri ve sahip olunan olanaklarý en ayrýntýlý olarak hesaplayarak yürütürler.

Komünist-devrimci hareket, böylesi bir politik kriz döneminde gerekli politik uyanýklýðý göstererek olanaklarýný en verimli ve amaca yönelik olarak kullanarak gizli örgütlerini saðlamlaþtýrmayý baþarabilecek mi?  

A.H.Yalaz
5 Mart 2016

-----

(1) ‘Ortadoðu’ nitelemesi Avrupa-merkezli bakýþ açýsýnýn ürünüdür. Yaygýn olarak kullanýlmasý nedeniyle, kolaylýk olsun diye, bu niteleme bu yazýda da kullanýlmaktadýr.
(2) Bu blok içinde TC’nin baþoyuncu olduðu bir alt-bloðun varlýðýndan da söz edilebilir. Bu alt-bloðun temel amacý Baas rejiminin yýkýlmasý ve yerine politik Ýslamcý bir politik sistemin kurulmasýdýr. Baas rejiminin uzun süre direnebilmesi, Baas rejiminin seçeneðinin ÝÞÝD ya da diðer politik Ýslamcý politik ve askeri güçler olmasý ve özellikle Rus emperyalist devletinin savaþa dolaysýz olarak katýlmasý sonucu deðiþen güç iliþkileri nedeniyle, ABD-bloðu, Suriye’de etki alaný sýnýrlandýrýlmýþ Esad’sýz bir Baas rejiminin, geçici bir süre için bile olsa, sürmesini tercih edebilir. Siyonist Israil devleti de bu blokun içindedir. Suriye ordusunun stratejik tesislerini bombalamaktan tutun da politik Ýslamcý silahlý gruplara destek vermek ve Hizbullah militanlarýna karþý suikastlar örgütlemek gibi eylemlerle savaþan taraflardan biri oldu. Dikkat çekilmesi gereken bir nokta da, Israil devletinin güvenliðini saðlamlaþtýrmanýn ABD politikasýnýn bir unsuru olmasýdýr.
(3) Özellikle mücadele alanýnýn etnik yapýsý nedeniyle,  daha çok Rusya-bloðunun içinde fiilen yer alan ve iþbirlikçi olarak nitelenemeyecek ulusal kurtuluþcu ya da ulusal reformist güçler de var. Suriye savaþýnda, devletlerin yaný sýra, adý duyulmamýþ çok sayýda, kimi rakamlara göre yüzlerce, politik olarak ilerici ve gerici örgüt ve örgüt koalisyonlarý da rol oynuyor.
(4) Yazý boyunca PYD’nin söz edildiði her yerde ayný zamanda Yekîneyên Parastina Gel (YPG, Halk Koruma Birlikleri) ve Yekîneyên Parastina Jin (YPJ, Kadýn Savunma Birlikleri) gibi silahlý kuvvetlere de gönderme yapýlmaktadýr.
(5) IÞÝD’in ortaya çýkýþý ve bölgede ve dünyada oynadýðý rol ayrýntýlý olarak ele alýnmalýdýr. IÞÝD, Ortadoðu’nun, özel olarak Irak’ýn ve Suriye’nin, yeniden-paylaþýmý savaþýnda baþoyunculardan biridir. TC ile ÝÞÝD arasýndaki iliþki ikili bir karaktere sahiptir. Hem çatýþýyorlar, hem de baðlaþýklýk iliþkisi sürdürüyorlar. ÝÞÝD, verili durumda, TC’nin bazan dolaysýz bazan da dolaylý baðlaþýðýdýr.
(6) GOÝ konusunda iki bölümden oluþan ‘Bir Emperyalist Yeniden Yapýlandýrma Projesi: Geniþ Ortadoðu Ýnisiyatifi ’ baþlýklý yazýma baþvurulabilir.
(7) Rusya, Suriye’deki politik ve askeri etkisini güçlendirmek için savaþmanýn yaný sýra, kendi devlet güvenliði için de savaþýyor. Rus emperyalist devletinin, Suriye’de savaþan, kolaylýk olsun diye ‘ politik Ýslamcý’  olarak tanýmlanabilecek olan savaþçýlarýn savaþ sonrasý Rusya’ya ya da Rusya’ya komþu olan ülkelere geri dönmeleri durumunda Rusya’da ve onun politik-ekonomik etkisi altýnda olan ülkelerde ‘cihatçý’  denilen savaþýmý sürdürecekleri ya da alevlendirecekleri kaygýsý da var. Bir baþka deyiþle Rusya Suriye’de kendi devlet güvenliði için, gelecekte ortaya çýkabilecek olasý devlet-içi sorunlarý önlemek için de savaþýyor.
(8) Rus savaþ uçaðýnýn düþürülmesinin nedenleri ve böylesi bir olaydan hangi devletlerin vb. çýkar saðlayacaklarý ya da saðladýklarý ayrýca ele alýnmalýdýr. Bu soruna iliþkin olarak birçok soru sorulabilir. Ýþte bu sorulardan bazýlarý: Hangi istihbarata dayanarak Rus savaþ uçaðý düþürüldü? Rus devleti kýþkýrtma yoluyla kendi pilotlarýný ve uçaðýný feda ederek TC’yi askeri tepki göstermeye zorlayarak onun Suriye’de oynayabileceði politik ve askeri rolü sýnýrlamaya mý amaçladý? Böylece Suriye’ye daha fazla askeri yýðýnak yapma olanaðý bulmaya mý çalýþtý? TC, ABD ve NATO’yu kendi Suriye politikasýnýn uygulanmasýnýn araçlarý olarak kullanmak mý istedi? ABD, Rus uçaðýnýn düþürülmesi durumunda TC’yi kendine ve NATO’ya daha baðýmlý duruma mý getirmeyi mi planladý?
(9) ‘Müslüman Kardeþler’ hareketine iliþkin bilgi edinmek isteyenlere, görece sýnýrlý bir kaynak çalýþmasýnýn ürünü de olsa, Ýngilizce yazýlmýþ ‘Political Ýslam’ baþlýklý iki bölümden oluþan yazýmý salýk vermek isterim.
(10) Kuzey-Kürdistan’ýn kimi kentlerinde süren kent savaþlarýnýn çýkmasýnda PKK’nýn rolünün ne olduðu ve kent savaþlarýnýn baþlatýlmasýnýn zamanlamasý da ayrýca ele alýnmasý gereken konulardýr. PKK’nin bölgede oynadýðý ve oynayabileceði rol, onun emperyalist devletlerle ve bölge devletleriyle iliþkileri gibi sorunlar da.
(11) ‘Demokratikleþme’ kavramýnýn içeriði ayrý bir tartýþma konusudur.
(12) PKK ve PYD (Güney Kürdistan’da Kürdistan Demokratik Çözüm Partisi, Partiya  Çareseriya Demokratik a Kurdistan [PÇDK] ve Doðu-Kürdistan’da Kürdistan Özgür Yaþam Partisi, Partiya Jiyana Azad a Kurdistanê [PJAK]) ayný ideolojik-politik çizgiye (bu çizgi, özünde, yýllar içinde birçok kez deðiþtirilen PKK çizgisidir) sahip olan yurtsever Kürt ulusal hareketinin Kürdistan ölçeðinde örgütlenmesinin parçalarýdýr. Bu partiler ‘kardeþ’ partiler olarak da nitelenebilirler. Koma Civakên Kurdistan (KCK, Kürdistan Topluluklar Birliði) bu ideolojik-politik çizginin ‘þemsiye’ örgütüdür.
(13) Anýmsatmak isterim ki, PKK ve PYD gibi yurtsever Kürt örgütler ve onlara ideolojik-politik olarak yakýnlýk duyanlar ve onlarý adeta eleþtirisiz destekleyenler tarafýndan söz edilmemesi tercih edilse bile, Kobani’nin savunulmasýnda ve gerici IÞÝD saldýrýsýndan kurtulmasýnda ABD emperyalizminin hava kuvvetlerinin müdahil olmasý büyük, belki de belirleyici bir rol oynadý. Verili durumda, PYD’nin hem ABD emperyalist devletiyle, hem de Rus emperyalist devletiyle fiili ‘ baðlaþýklýk’ iliþkisi vardýr. Bu iliþkinin politik çözümlemesi ve nasýl bir yol izleme potansiyeli taþýdýðý ayrýca ele alýnmalýdýr.
(14) ‘Kuzey-Kürdistan’da TC Sömürgeciliðine Karþý Direniþ Savaþ’ý ’  baþlýklý yazýda yazdýðým gibi “ Kuzey-Kürdistan’da süren ve temel olarak bir kent savaþý özelliði taþýyan savaþ, klasik anlamda bir iç savaþ deðildir. Bu savaþ, TC açýsýndan bir sömürge savaþý niteliði taþýrken, Kürt ulusu ve Kürt ulusal hareketi açýsýndan sömürgeci boyunduruða karþý ulusal direniþ savaþýdýr.”
Genel olarak ulusal soruna, özel olarak Kürt ulusal sorununa iliþkin görüþlerim hakkýnda ayrýntýlý bilgi edinmek için, yukarýda gönderme yapýlan yazýnýn yaný sýra, bu sitedeki  (www.bilimselsosyalizm.net) “Ulusal Sorun ve Komünist Örgütlenme ” baþlýklý kitapçýða ek olarak,  ‘Sömürgeci Türk Devleti Kürdistan’dan Defol !’  ve “Kürt ulusunun kendi politik kaderini tayin hakký ve  ‘barýþ süreci ’” baþlýklý yazýlarýn okunmasýný öneririm.
(15) Savaþ ne zaman yurt savunmasý için yürütülen bir savaþtýr, ne zaman gerici bir savaþtýr? TC’nin bir kara savaþýna dolaysýz olarak katýlma riskinin var olduðu verili durumda sorulmasý ve yanýtlanmasý gereken temel soru savaþý hangi sýnýflar, devletler vb. hangi amaçlar için yapýyorlar sorusudur. Örneðin, büyük bir askeri baþarý olarak kabul edilen Çanakkale Savaþý, kendini ‘sol’ olarak tanýmlayan çevrelerde bile sanýldýðýnýn tersine, Osmanlý Ýmparatorluðu için bir yurt savunmasý deðil, emperyalist-gerici bir savaþtý.  Neden mi? Çünkü, Osmanlý Ýmparatorluðu Birinci Emperyalist Yeniden Paylaþým savaþýný yürüten iki emperyalist ittifaktan biri içinde yer alýyordu. Çanakkale Savaþý bu emperyalist yeniden paylaþým savaþýnýn bir evresiydi. Vurgulamayalým ki, yurt savunmasý üzerine komünist tutum ayrýntýlý olarak ele alýnmasý gereken teorik bir sorundur da.