|
KUZEY-KÜRDÝSTAN’DA TC SÖMÜRGECÝLÝÐÝNE KARÞI DÝRENÝÞ SAVAÞI |
Türkiye Cumhuriyeti (TC), Kuzey-Kürdistan’da sömürge yönetimini (1) güçlendirme savaþýný þiddetlendiriyor. Bu sömürgeci boyunduruða karþý silahlý ve silahsýz direniþ savaþýmý da ivme kazanýyor.
Kuzey-Kürdistan’da süren ve temel olarak bir kent savaþý özelliði taþýyan savaþ, klasik anlamda bir iç savaþ deðildir. Bu savaþ, TC açýsýndan bir sömürge savaþý niteliði taþýrken, Kürt ulusu ve Kürt ulusal hareketi açýsýndan sömürgeci boyunduruða karþý ulusal direniþ savaþýdýr. TC, generalleri de dahil olmak üzere, yüksek rütbeli subaylarý, tanklarý, toplarý, savaþ helikopterleri, üniformalý askerleri, sömürge valileri ve kaymakamlarý, polisi, özel harekatçý denilen silahlý güçlerinin yaný sýra, baþta Türk milliyetçisi ve politik Ýslamcý medyasý olmak üzere, ideolojik, kültürel ve politik etki araçlarýyla çok cepheli sömürgeci bir savaþ politikasý uyguluyor. Bölgesel gerici-emperyalist yeniden paylaþým savaþýnýn taraflarýndan biri olan TC, bu savaþýn boyutlarýnýn daha da büyüyeceði hesabýyla da ‘iç’ cepheyi ya da cephe gerisini saðlamlaþtýrmak istiyor. Bu sömürgeci savaþa karþý yalnýzca ulusal-reformist Partiya Karkerén Kurdistan (PKK)’ýn ideolojik-politik çizgisini þu ya da bu ölçüde destekleyenler deðil, bu çizgiyi desteklemeyen bölge halkýnýn önemli bir bölümü de direniyor.
Savaþýn bu ikili karakteri Kuzey-Kürdistan’ýn fili sömürge statüsünü kanýksamayanlar için tartýþma konusu bile olamaz. Ne var ki, Kuzey-Kürdistan’ýn, TC’nin devlet sýnýrlarý içinde olmasý anlamýnda bir iç sömürge olmasý, TC’nin gerici kapitalist-sömürgeci savaþýna þu ya da bu nedenle karþý çýkan birçok kiþi, dernek, çevre ve politik örgüt tarafýndan, haklý ve haksýz savaþ ayrýmý yapýlmaksýzýn, savaþan taraflara ateþkes çaðrýsý yapýlmasýna neden oluyor. Beyinleri parlamenter-reformist ahmaklýkla körelmiþ olanlar Kuzey-Kürdistan’ýn sömürge konumunu görmezden gelmeyi sürdürüyorlar. Gerekçeleri ne olursa olsun, tek devlet ve/veya devlet sýnýrlarýnýn deðiþmezliði anlayýþýnýn ideolojik, politik ve kültürel etki alanýný terk edemiyorlar. Yaþamaya devam ettikleri politik sosyalizasyon süreçleri buna izin vermiyor. Evet, Kuzey-Kürdistan’ýn kimi kentlerinde süren savaþ derhal sona ermelidir. Savaþýn sürmesi özellikle Kürt halkýna büyük zarar veriyor. Ne var ki, savaþýn sona ermesi istemi, ateþkes yapýlarak TC-PKK arasýnda 2015 yýlýnýn baharýna dek süren ‘barýþ süreci’ denilen görüþmelerin yeniden baþlamasý istemi olarak anlaþýlamaz. (2) Komünist-devrimciler ve bütün sömürgecilik karþýtlarý tarafýndan talep edilmesi gereken, sömürgeci-iþgalci devletin bütün kurumlarýyla Kuzey-Kürdistan’daki varlýðýna son verilmesidir.
TC’nin bütün kurumlarýyla Kuzey-Kürdistan’dan çekilmeye zorlanmasý, özellikle Kuzey-Kürdistan’ýn sömürge statüsünü kabul etmeyenlere ve/veya kanýksayanlara gerçekleþmesi olanaksýz gelebilir. Böyle düþünenlere yanýtým son derece yalýndýr: Politik savaþýmda her zaman verili tarihsel koþullarda gerçekleþebilir istemler ya da sloganlar öne sürülmez. TC’nin bütün kurumlarýyla Kuzey-Kürdistan’dan çekilmesi istemi ya da sloganý, bugünkü tarihsel koþullarda kimilerine (örneðin, Türk etnik kökenli demokratlara) yönelik bir propaganda istemi ve sloganý olurken, özellikle Kuzey-Kürdistan’da yaþayan Kürt halkýnýn önemli bir kesimine yönelik bir ajitasyon sloganý niteliði taþýr. TC’nin Kürt halkýna karþý yürüttüðü gerici savaþýn derhal durdurulmasý ise bir eylem sloganýdýr.
Önemle vurgulamak isterim ki, verili iþbirlikçi kapitalist sistem ve kapitalist Türk devleti yýkýlmadýkça veya Kuzey-Kürdistan’ýn TC’nin sömürgesi olmasý durumu bölge devletlerinin sýnýrlarýnýn deðiþmesi gibi nedenlerle sona ermedikçe, ne Kürt ulusal sorunu çözülebilir (3) ne de Türkiye ve Kuzey-Kürdistan burjuva anlamda da olsa demokratikleþebilir. Özellikle Türk etnik kökenli toplum kesimlerinin demokratik kültür düzeyinin düþüklüðünün yaný sýra, Türk devletinin Osmanlý devlet kültürünün devamý da olan militarist-bürokratik politik kültürü böylesi bir çözümün TC sýnýrlarý içinde gerçekleþebilmesinin baþlýca engellerinden biridir. Eklemek gerekir ki, küresel emperyalist sermaye kesimlerinin ve onlarýn temsilcileri olan büyük emperyalist devletlerin Türkiye ve Kuzey-Kürdistan üzerindeki ekonomik, politik ve askeri etkilerinin sona ermesi ya da zayýflamasý Kürt ulusal sorununun burjuva bir çözümü olasýlýðýnýn gerekli koþullarýndan biridir.
A.H.Yalaz 22 Aralýk 2015
--------
(1) Kuzey-Kürdistan’ýn sömürge olduðu gerçeði Kürt ulusal hareketinin büyük bir çoðunluðu tarafýndan yýllardýr dile getirilmiyordu. ‘Barýþ süreci’ sona erdikten sonra, ara sýra da olsa, ‘sömürge’ kavramý kullanýlmaya baþlandý.
(2) Bu sürece iliþkin görüþlerimi, 7 Nisan 2013 tarihli “Kürt ulusunun kendi politik kaderini tayin hakký ve ‘barýþ süreci’” baþlýklý yazýyla okurla paylaþtým.
(3) Kürt ulusal sorununun çözümünden ne anlaþýldýðý ayrý bir tartýþma konusudur. Genel olarak ulusal soruna, özel olarak Kürt ulusal sorununa iliþkin görüþlerim hakkýnda ayrýntýlý bilgi edinmek için www.bilimselsosyalizm.net sitesindeki “Ulusal Sorun ve Komünist Örgütlenme” baþlýklý kitapçýðýn yaný sýra, ‘Sömürgeci Türk Devleti Kürdistan’dan Defol!’ ve “Kürt ulusunun kendi politik kaderini tayin hakký ve ‘barýþ süreci’” baþlýklý yazýlarýn okunmasýný öneririm.
|
|
|