|
PARLAMENTER AVANAKLIK DEÐÝL, KOMÜNÝST DEVRÝMCÝLÝK! |
Türkiye ve Kuzey-Kürdistan yine tansiyonu yüksek bir erken seçim sürecini yaþýyor. Halk kitlelerinin politikaya ilgisinin olaðan zamanlardan çok daha fazla arttýðý ve/veya artýrýldýðý bu dönemde “sol” politik hareket de iyice hareketlendi. Bu yazýnýn görevi, seçime katýlan politik partiler, örgütler, bloklar, baðýmsýz adaylar vb. de dahil olmak üzere, seçim sürecinin genel bir çözümlemesini yapmak deðildir. Bunun için seçimlere iliþkin olarak yayýnlanan kimi diðer yazýlara, özellikle “ Seçimler, sol hareket ve devrimci sýnýf çizgisi” baþlýklý EKÝM imzalý yazýya baþvurulabilir. Burada seçim sürecinin ve parlamentonun devrim ve sosyalizm savaþýmý için kullanýlmasý görevi üzerinde durulacaktýr.
Sosyalist sýnýf savaþýmýnýn, kapitalist devletin önemli kurumlarýndan biri olan parlamentoyu daðýtabilecek güçten uzak olduðu ortada. Bunu yapabilecek durumda olmadýðýmýz sürece de bu gibi kurumlardan ve bu kurumlar için yapýlan seçimlerden sosyalizmin propaganda edilmesi ve komünist hareketin programýnýn en geniþ ölçüde tanýtýlmasý için yararlanma görevimiz vardýr. Ýþçi sýnýfýnýn ve diðer emekçi kitlelerin küçük bir bölümünün ve demokrat ve Bilimsel Sosyalizmcilerin, kendilerinin sömürülmesi ve ezilmesi üzerine dayanan kapitalist sistemin sürdürülmesinde burjuva-kapitalist parlamentonun iþlevini anlamýþ olmasý yetmez. Geniþ emekçi kitlelerin de kendi politik deneyleriyle parlamentonun bu iþlevini anlamalarý gerekiyor. Geniþ halk kitleleri parlamenter rejime, dolayýsýyla parlamento için yapýlan seçimlere ilgi duyuyor. Komünist-devrimciler bu duruma kayýtsýz kalamazlar. Sözün özü, daðýtmaya gücünün yetmediði kapitalist kurumlarý devrimci amaçlar için devrimci biçimde kullanmasýný öðrenecek ve kullanacaksýn. Ýþte sorununun can alýcý noktasý da bu iþte. Seçim sürecinden ve parlamentodan devrimci amaçlar için devrimci biçimde nasýl yararlanýlabilir?
Seçimler döneminden komünist-devrimci propaganda ve ajitasyon yapmak ve kitleleri politik eyleme çekmek için yararlanalým Seçimler dönemi, sýnýf savaþýmýnýn ideolojik-politik düzeyde hararetlendiði, sertleþtiði ve görece geniþ halk kitlelerinin politik sorunlara ilgilerinin arttýðý, dikkatlerinin kimi ekonomik, toplumsal, kültürel, ideolojik ve politik sorunlara genel olarak daha çok çekildiði bir dönemdir. Komünist-devrimciler böylesi bir politik ortamý devrimci kitle çalýþmasý yapmak için kullanmayý öðrenmek ve kullanmak zorundadýrlar. Kitlelerin devrimci bilincinin geliþtirilmesi, örgütlenmelerinin güçlendirilmesi ve daha da artan bir politik bilinç ve örgütlülük derecesiyle devrimci politik eyleme çekilmeleri için çok sayýda fýrsat sunan böylesi dönemlerden yararlanmasýný bilmek her þeyden önce komünist önderlerin görevleri arasýndadýr.
Sosyalizmden yana ve kapitalizme karþý devrimci propaganda ve ajitasyonun yapýlmasý için son derece elveriþli olan böylesi ortamlardan bilimsel komünist teoriyle iþçi sýnýfý hareketinin birleþtirilmesi, bilimsel komünizmle iþçi sýnýfý hareketi arasýndaki politik ve örgütsel baðlarýn güçlendirilmesi için yararlanýlmalýdýr. Böylesi ortamlar, ayný zamanda, bilimsel komünizmle iþçi sýnýfý hareketinin birleþmenin bir ürünü olan komünist-devrimci bir partinin devrim ve sosyalizm savaþýmýnda zorunlu olduðunun propagandasýnýn yapýlmasý için de elveriþlidir. Ýþçi sýnýfýnýn politik olarak en geliþmiþ üyelerinin, iþçi sýnýfýnýn öncüsünün, politik propaganda, ajitasyon ve örgütlenme yetilerinin daha da geliþtirildiði böylesi politik tansiyonu yüksek dönemler, kapitalist sýnýfýn deðiþik fraksiyonlarýnýn politik temsilcileri olan kapitalist düzen partileri yerine iþçi sýnýfýnýn ve yarý-proletaryanýn çýkarlarýný temsil eden ve onlara gerçekten önderlik etme yeteneðinde olan komünist bir partinin kurulmasý zorunluluðunun da propaganda edildiði dönemlerdir.
Burada bir noktayý vurgulayarak parlamentodan yararlanma sorununa geçeyim. Parlamenter avanaklýðýn ve Kürt ulusal-reformist harekete baðýmlýlýðýn sosyal-reformist sol içinde egemen olduðu bilinmeyen bir þey deðil. Asýl kötü olan bu parlamenter avanaklýðýn ve baðýmlýlýðýn devrimci-demokrat hareketinin bir bölümünü, hatta komünist-devrimci hareketin kimi öðelerini de etkisi altýna almýþ olmasýdýr. Bir kez daha tanýk olunuyor ki, politik savaþýmda yasalcýlýkla parlamenter avanaklýk karþýlýklý olarak birbirlerini güçlendiriyorlar.
Parlamentodan yararlanma sorunu Yapýlan seçimlerde parlamenter olarak seçilme anlamýnda parlamenter kazaným elde etme bir “yan üründür”. Bilimsel Sosyalizmciler parlamento için yapýlan seçimlere “sandalye” kazanmak için deðil, kendi programlarýný açýklamak ve kapitalist ve reformist düzen partilerinin þahsýnda kapitalist ekonomik-politik sistemi eleþtirmek, teþhir etmek ve kitleleri devrimci politik eyleme çekerek onlarý komünist harekete kazanmak ve devrim için harekete geçirmek için katýlýrlar. Böyle yapmakla, parlamentoya komünist temsilci sokamasalar bile, ulusal düzeyde politik karar alma sürecini dolaylý olarak etkilerler. Kitleler ne denli sosyalist politik bilinç kazanýrlarsa parlamenter politikayý etkileme güç ve olanaklarý da o denli artar. Parlamenter savaþým da bir politik savaþým biçimidir ve karar alma süreçlerini etkilemek için kullanýlabilir. Ama, diðer þeyleri bir yana býrakacak olursak, toplumsal sorunlarýn parlamenter yolla çözülemeyeceðinin sürekli olarak propaganda edilmesi koþuluyla. Vurgulanmalýdýr ki, kapitalist sistemin ve onun en önemli, temel politik örgütü olan kapitalist devletin devrimci bir yolla yýkýlabileceði düþününden vazgeçenler, devrim ve sosyalizmden umudunu kesenler, politik olgunluk olarak propaganda ettikleri parlamenter avanaklýklarýný devrim ve sosyalizm ateþini söndürmeyenlere de kabul ettirmeye çalýþýrlar.
Parlamento-içi savaþým parlamento-dýþý savaþýmýn hizmetindedir. Bu nedenledir ki, politik sýnýf savaþýmýnýn alanlarýndan biri olan parlamentodan iþçi sýnýfýnýn ve diðer emekçi sýnýf ve katmanlarýn parlamento-dýþý savaþýmlarýný desteklemek için yararlanýlmalýdýr. Ama, daha baþtan bu iþin ne denli zor, hatta bugünkü politik koþullarda olanaksýz olduðu, aþaðýda yemin etme konusu ele alýnýrken görülecektir. Varsayalým ki parlamentoya komünist-devrimci temsilciler seçildi ve parlamenter olarak kabul edilmek için zorunlu kýlýnan yemin etme gibi bir engel aþýldý. Böylesi bir durumda parlamentodan yalnýzca kapitalist düzeni teþhir etmek için yararlanmakla yetinmek olmaz . Parlamentodan iþçi sýnýfýnýn ve kapitalist sistemde sömürülen ve ezilen diðer emekçi kitlelerin ekonomik, politik, kültürel ve ulusal hak ve çýkarlarýnýn savunulmasý için de yararlanýlmalýdýr. Kapitalist sistemde geniþ emekçi kitlelerin çektikleri acýlarýn hafifletilmesinin bir görev olduðu unutulmamalýdýr. Burjuva parlamentosu bunun ikincil önem taþýyan araçlarýndan biri olarak kullanýlabilir. Parlamento içinde halkýn yaþam koþullarýnýn iyileþtirilmesi için yapýlacak çalýþmalar, örneðin, yasa tasarýlarý hazýrlama, toplumsal sorunlarý konu alan soruþturma komisyonlarýnýn kurulmasý için giriþimde bulunma gibi, küçümsenmemelidir.
Yukarýda yemin etme gibi bir engelin aþýldýðý varsayýmýndan söz edildi. Evet, Türkiye Cumhuriyeti’nde, parlamenter seçilebilmek için deðil, ama parlamenter olarak çalýþabilmek için yemin etmek zorunludur. Parlamenter olarak göreve baþlayabilmek için aþaðýda yazýldýðý gibi ant içmek gerekiyor.
"Devletin varlýðýný ve baðýmsýzlýðýný, yurdun ve halkýn bölünmez bütünlüðünü, halkýn kayýtsýz þartsýz egemenliðini koruyacaðýma; hukukun üstünlüðüne, demokratik, laik ve sosyal hukuk devleti ve Atatürk ilkelerine baðlý kalacaðýma; halkýmýn refah ve mutluluðu için çalýþacaðýma; her yurttaþýn insan haklarýndan ve temel hak ve özgürlüklerden yararlanmasý ülküsünden ve Anayasaya baðlýlýktan ayrýlmayacaðýma; namusum ve þerefim üzerine and içerim."
Bir komünist- devrimcinin iþçi sýnýfýný ve komünist ve demokrat devrimcileri baský altýnda tutmanýn bir aracý olan ve Kürt ulusunun ulusal haklarýný çiðneyen sömürgeci bir devleti koruyacaðýna ve Atatürk ilkeleri denilen Türk milliyetçi ideolojisine baðlý kalacaðýna ant içmesi düþünülemez. Bu nedenledir ki, verili politik koþullarda, Türkiye’de parlamento-içi Bilimsel Sosyalizmci ideolojik-politik savaþým yürütmek üzerine yazýlanlarýn propaganda deðeri taþýmaktan öte bir anlamý yoktur. Bu nedenledir ki, seçim sürecinde, komünist-devrimci adaylar, parlamenter seçilmeleri durumunda böylesi bir yemini etmeyeceklerini açýkça ilan etmelidirler. Onlar için parlamento kürsüsünden ilk ve son kez olarak yararlanmanýn biçimi böylesi bir yemini etmeyi reddetmek politik eylemi olacaktýr. Peki “sol” denilen politik hareket adýna parlamentoya girmeyi temel taktik olarak kabul etmiþ olanlar ve baðýmsýz aday olarak seçilme þansýna sahip olanlar böyle bir yemini etmeye hazýrlar mý?
Yalnýzca komünist-devrimci adaylar desteklenmelidir Komünist bakýþ açýsýndan, parlamento seçimlerinde yalnýzca devrim ve sosyalizmi savunanlar, eðer böyle bir ayrým yapýlýyorsa, komünist hareketin azami programýný, sosyalist devrim programýný kabul edenler ve bu programýn uygulanmasý için çalýþanlar desteklenebilir. Sosyal reformist olmak bir yana, devrimcilikleri demokrat devrimcilikle sýnýrlý olanlar bile desteklenmemelidirler. 12 Eylül yenilgisinin “feleklerini” þaþýrttýðý kimi politik þaþkýn ve ahmaklarýn kapýldýklarý parlamentarizm cereyanýna kapýlmayanlar, böylesi bir çarpýlmayý kabul etmeyenlerin baþka türlü davranmalarý da beklenemez. Komünistler, sýnýf sorunuyla ulusal sorun arasýndaki iliþkiyi komünist-devrimci biçimde kuranlarý desteklerler. Kürt ulusunun sömürgeci baský altýna tutuluyor olmasý, ezilen ulus milliyetçiliðinin temsilcilerini, özellikle de ulusal reformist ideolojik-politik kimlik taþýyanlarý, desteklemenin bir gerekçesi yapýlamaz.
Bu satýrlarýn yazarý, on yýllardýr, parlamento seçimlerinde aday olanlara karþý takýnýlmasý gereken politik tutumla yerel yönetim için seçimlere katýlan adaylara karþý takýnýlmasý gereken politik tutum arasýnda ayrým yapmaktadýr. Birinci durumda komünist hareketin sosyalist programýný savunmak temel ölçüt olurken, ikinci durumda demokratik devrimci bir programý savunmak temel ölçüttür. Ýkinci durumda, devrimci olmayan dürüst ve güvenilir demokrat adaylar da desteklenebilir. Burasý yeri olmadýðý için bu konuya deðinerek geçiyorum.
Görüldüðü gibi, A.H.Yalaz politik dinozorluða devam ediyor!
|
|
|