Bilimsel Sosyalizm
   Nederlands                               www.bilimselsosyalizm.net  October 12 2024 21:10:39  
   Açýlýþ_sayfanýz_yapýn  Sýk_Kýllanýlanlara_Ekle

   Ana Sayfa
   Yazýlar/Broþürler
   Görüþler
   Komünist Hareketten
   Devrimci Basýndan
   Sol Hareketten
   Felsefe
   Katkýlarýnýz
   Arþiv
   Sitede Ara
   Baðlantýlar
   Ýletiþim

English
   Home
   Opinion
   Revolutionary Press
   Left Movement
   Philosophy
   Site search
   Web links
   Contact



KOMÜNÝST HAREKETTE ZÝHÝNSEL DEVRÝM ZORUNLULUÐU ve ...
Yazýlar-BroþürlerKOMÜNÝST HAREKETTE ZÝHÝNSEL DEVRÝM ZORUNLULUÐU ve “KOMÜNÝST KÝMDÝR?” SORUSU (A.H.Yalaz)

1980 yenilgisinden sonra, çeþitli nedenlerle, üzerine birkaç kez yazdýðým; 1980'li ve 1990'lý yýllarda, komünistlerle ve demokrat-devrimcilerle birçok kez sözlü olarak tartýþtýðým bir sorunu yeniden ele almak istiyorum. Komünistlerin, komünist sempati-zanlarýn ve komünizme yakýnlýk duyan herkesin tartýþmaya gereksinimleri olduðunu düþündüðüm bir sorun bu.

“Komünist kimdir?” sorusunun içerdiði sorun, tartýþmak istediðim birçok sorundan yalnýzca biri. Bunu, olasý tartýþmanýn geliþimine baðlý olarak, “Komünist partisi nedir?”, "Komünist hareketin sorunlarý ve görevleri", “Komünist toplumun alt aþamasý olarak sosyalizm nasýl anlaþýlmalýdýr? Sosyalizm tek-partili bir geçiþ toplumu mudur, yoksa politik çoðulculuk olanaklý mýdýr?”, vb. sorularda ifadesini bulan sorunlar izleyecektir.

Bilimsel komünizm ile iþçi sýnýfý hareketinin hala ayrý ayrý yollardan yürüdüðü, yani komünist bir iþçi hareketinin henüz oluþmadýðý; komünist hareketin kendi-sinin de önderlikten yoksun olduðu ve Bilimsel Sosyalizmci çekim merkezi/ merkezlerinin var olmadýðý; iþçi sýnýfý hareketi içinde dikkate alýnacak bir ideolojik, politik ve örgütsel etkiye sahip olmak bir yana, sýnýfýn en bilinçli ve en devrimci üyeleri arasýnda bile ciddiye alýnacak etkisi olmayan komünist örgütlerin kendilerini komünist parti olarak ilan ettikleri tarihsel koþullarda yaþýyoruz. Bu nedenle, yalnýzca kendilerinin komünist olduðunu düþünenler, özellikle de kendilerini isçi sýnýfýnýn komünist partisi olarak ilan edenler tarafýndan bugünü ilgilendirmeyen, geçmiþe iliþkin bir soru olarak deðerlendirilebilir “Komünist kimdir?” sorusu. Beyinler görece özgürce düþünebilir ve dar örgütsel ve bireysel çýkarlarý aþan bir yaklaþým benimsenebilirse, Türkiye ve Kuzey Kürdistan komünist hareketi için son derece yararlý olacaðýný düþündüðüm bir sorunu tartýþmaya engel oluþturmaz bu durum. Yeter ki, komünist bir bilinçle cüret edilsin.

Gruplar Dönemini Yaþayan Türkiye ve Kuzey Kürdistan Komünist Hareketi'nde Zihinsel Devrim Zorunluluðu
Türkiye ve Kuzey Kürdistan komünist hareketinin birer parçasý olmalarýna karþýn, çeþitli örgüt ve çevreler birbirlerini küçük-burjuva devrimcisi, oportünist, vb. ideolojik-politik karaktere sahip olmakla suçlamayý sürdürüyorlar. Sayýlarý bir elin parmaklarýný geçmeyen bu örgüt ve çevrelerin hemen tamamý yalnýzca kendini komünist görme çocukluk hastalýðýndan kurtulabilmiþ deðil. (1) Politik mirasyedilik sürüyor. Hem de dünya komünist hareketinin ve onun bir parçasý olan Türkiye ve Kuzey Kürdistan komünist hareketinin, tarihinin en aðýr genel bunalýmýný geçirdiði tarihsel koþullarda. Bir komünist olarak bana acý veriyor bu durum. Öfkelendiriyor da. On milyonlara varan sayýda proleter ve yarý-proleterin bulunduðu, neredeyse yetmiþ milyon nüfuslu bir coðrafyada, birkaç bin kiþiyi bile politik olarak örgütleyememiþ; politik savaþýmda önemsenecek sayýda proleteri ve yarý-proleteri politik eyleme çekebilme baþarýsýný gösterememiþ komünist örgütler, kendilerini iþçi sýnýfýnýn komünist partisi olarak ilan etme ve diðer komünist örgütleri küçük-burjuva devrimcisi, vb. olarak deðerlendirme lüksüne sahip olma hakkýný nereden alýyorlar?

Ekim 1993'te yazdýðým "Üçüncü Enternasyonal'i Oportünizm Tüketti" baþlýklý broþürün "Önsöz Yerine" bölümünde, zihinsel yarý-özgürlük ortamýna saldýrarak, sosyalist teori ve pratiðin geliþmesi ve zenginleþmesinin önündeki engelleri aþmak için, zihinsel gücün olanak tanýdýðý en çoðu yapmak gerektiðini vurgulamýþ ve komünistlerin ilgisini uyandýrmaya çalýþmýþtým. Sorunu özetle þöyle ele alýyordum:

Sosyalizmin kapitalizme karþý sözde deðil, gerçekte bir seçenek olabilme-sinin ve komünist hareketin ideolojik-teorik, politik ve örgütsel olarak geliþebilmesinin önündeki en büyük engel, iç zihinsel devrimin önündeki þu barikat yýkýlmalý, þu iç düþman yenilmelidir. Komünist hareketinin bunalýmdan çýkýþýný engelleyen en önemli karþý güç olan þu iç düþmanýn unsurlarý nelerdir? Tam olduðunu iddia etmek-sizin iþte size bir liste: dar örgütsel çýkarlarý komünist hareketin ve iþçi sýnýfý hareke-tinin çýkarlarýndan üstün tutma; dünya komünist hareketinin geçmiþine ve özel olarak kendi geçmiþine Bilimsel Sosyalizmci eleþtirel yaklaþýmdan yoksunluk; teorik statükoculuk ya da tutuculuk; kendinden hoþnut olma, bütün olumsuzluklara ve güçsüzlüklere karþýn kendini beðenmiþlik, hatta kendine hayran olma hastalýðý; azla yetinme; onca böbürlenmeye karþýn, büyük düþünememe hastalýðýnýn neden olduðu küçük-burjuva grupçuluk ve inatçýlýk ve bu anlamda iddiasýzlýk; yetenekleri ve potansiyeli bastýran kendini savunma psikolojisi, vb.

Kimse ne kendini, ne de baþkalarýný aldatsýn ya da avutsun. Ýnsanýn bütün zihinsel yeteneklerini özgürce geliþtirme olanaklarýna kavuþtuðu özgürlük dünyasýnýn içten savunucularýnýn, insanýn insan tarafýndan sömürüldüðü bir sistemin gerçek düþmanlarýnýn, dünya komünist hareketinin ve kendilerinin konu olacaklarý bilimsel bir sorgulamanýn sonuçlarýndan korkmalarý için hiçbir neden yoktur. Ýdeolojik-teorik, politik ve örgütsel yenilenme zorunlu. Sorun zihinsel devrim sorunudur, zihinsel reform deðil. Bu devrimi yapma yürekliliðini gösterenler geleceði kazanacaklardýr. Parçasý olduðu hareketi ve kendini Marksizm-Leninizm’in yol göstericiliðinde sorgulayýp yargýlamaya cesaret edemeyenlerin ise komünist bir geleceði olamaz.

Ýyimser olmak gerek. Ýyimserliði öz güven ve güvene dönüþtürmek gerek. Komünist hareketin en önemli eksikliklerinden biri, kimilerinin pek sýnýr tanýmayan böbürlenmelerine karþýn, öz güven eksikliðidir. Bilimsel düþünme yeteneðinin az geliþmiþliði ile öz güven eksikliði el ele gitmekte, karþýlýklý olarak birbirlerini koþullandýrmaktadýrlar. Ýddialý olunmalý, ama, ayný zamanda, alçakgönüllü. Yeni ya da yeni olduðu sanýlan kimi düþünlerin savunulmasý; baþkalarýndan biraz daha fazla kadro ve sempatizana sahip olunmasý, vb. böbürlenme nedeni olmamalý. Böbürlenme lüksüne sahip hiçbir komünist örgüt, çevre ve birey tanýmýyorum. Tanýmak da istemiyorum. Son derece aðýr bir dönemden geçen komünist hareketin sorunlarýnýn ve görevlerinin bütün komünist güçlerin harekete geçirilmesini zorunlu kýldýðý kabul edilmeli ve gereði yapýlmalýdýr. Dönem alçakgönüllülükle cüreti birleþtirme dönemidir. (Son derece önemli olmakla birlikte, Türkiye ve Kuzey Kürdistan'lý komünistlerin alçak gönüllü olamamalarýnýn nedenlerinin tartýþýlmasý bu yazýnýn görevleri arasýnda deðildir.)

Dar örgüt çýkarlarýný, hatta kimi bireysel çýkarlarý ya da küskünlükleri komünizm ülküsünün önüne çýkarmak komünistlerden uzak dursun. Verileni olduðu gibi kabul etmemek; gerçeði araþtýrmak, bulmak, açýklamak ve komünizmin çýkarlarýný her þeyin üstünde tutmak komünist ahlak gereðidir. Yanlýþlara, eksikliklere ve güçsüzlüklere göz yummak, onlarý geçiþtirmek; kendini haklý çýkarmak için ideolojik-teorik, politik ve örgütsel bahaneler aramak, yeni toplumun aynasý olma iddiasýndaki yeni insanýn karakter özellikleri arasýnda olamaz. Bütün bunlar eski dünyaya, burjuva dünyaya aittir.

Yeni toplum yeni insan gerektirir. Yeni insanýn "yaratýlmasý" için çalýþma, sosyalist politik devrim sonrasýnda deðil, daha bugünden baþlar. Yeni bir toplum kurmak için yola çýkanlar, marksist-leninist teoriden, sosyalist toplum kurma deneylerinden ve kendi deneylerinden öðrendikleriyle, geleceðin toplumuna iliþkin deðerleri, gelenekleri, davranýþ biçimleri ve kurallarýný (ahlaký), vb. daha kapitalist toplumun baðrýnda oluþturmaya baþlarlar. Koþullar içinde ellerinden gelenin en iyisini yapmaya çalýþýrlar. Gelecek toplumun embriyonu olarak parti-öncesi komünist örgütler ve komünist partiler, bu anlamda laboratuar iþlevi görürler. Olgular ve deneyim bunun gereði gibi anlaþýlmadýðýný ve yapýlmadýðýný gösteriyor.

Genel bir yenilenmeden geçmesi gereken komünist hareket içinde, öncelikle önder kadrolarýn ideolojik-teorik olarak sert biçimde sarsýlmalarý zorunlu. Statükoculuðu yenilgiye uðratmak için; küçük-burjuvaziye özgü var olaný koruma ve büyük amaçlar için risk almama psikolojisini yýkmak için; proletaryanýn ve komünist hare-ketin çýkarlarýný örgütsel çýkarlara feda etme küçük-burjuva alýþkanlýðýnýn üstesinden gelmek için önderlerin yüksek ölçekli bir ideolojik-teorik depreme ya da deprem dizisine uðramalarý gerekiyor.

***

Komünist hareketin, ideolojik düzeyde sert bir müdahalenin yaný sýra, devrimci bir iþçi sýnýfý hareketinin geliþmesinin zorlayýcý etkisine de büyük bir gereksinimi var. Teori-pratik iliþkisinin saðlýklý biçimde kurulabilmesi; teorinin sýnýf mücadelesi pratiðine ýþýk tutabilmesi, pratiðin de teorinin geliþtirilmesine ve zenginleþtirilmesine katkýda bulunabilmesi; kadrolarýn bilimsel olarak kendilerini yenileyebilmeleri ve yeni komünist kadrolarýn yetiþebilmeleri bakýmýndan son derece önemlidir sýnýfýn zorlayýcý ve terbiye edici hareketi. Teorisyen, propagandacý, ajitatör ve örgütçü nitelikleriyle komünist iþçi önderler de ancak böylesi bir durumda yetiþerek öne çýkacaklar ve komünist hareketin önderliðini üstleneceklerdir. Kendilerini sýnýf adýna iþçi sýnýfý partisi olarak ilan edenler bu nokta üzerinde ciddiyetle düþünmelidirler. Kuþkusuz, iþçi sýnýfýný ve kendilerini gerçekten ciddiye alýyorlarsa.

Proletarya Diktatörlüðü Aracýlýðýyla Komünist Toplumun Örgütlenmesini Savunan ve Pratiðinde Buna Uygun Davranan Komünisttir

“Komünist kimdir?” sorusuna yanýt söz konusu olduðunda, geçmiþin yanlýþlýklarýndan kurtulabilmiþ deðil komünist hareket. Daha böylesine yalýn, ama o ölçüde de can alýcý soruya bile teorik olarak doðru yanýt verebilmiþ deðil. Kimileri, komünist tanýmýný Marksizm-Leninizm açýsýndan onaylanamayacak geniþlikte yaparken; kimileri de, komünist harekette geçmiþte egemen olan yanlýþ ve sýð taným ya da tanýmlara kýskançlýkla sarýlýyorlar.

Lenin’in “Devlet ve Devrim”de özlü olarak açýkladýðý gibi, “... Yalnýzca sýnýf mücadelesinin kabulünü proletarya diktatörlüðünün kabulüne kadar geniþleten biri marksisttir. Marksist ile sýradan küçük (ayný zamanda büyük) burjuva arasýndaki en derin ayrýmý oluþturan budur. Marksizmin gerçek kabulü ve kavranýþýnýn üzerinde denenmesi gereken denektaþý budur ...” (Lenin, Seçme Yapýtlar, Ýngilizce, cilt 2, s. 310-311).

Lenin’in tanýmý içerse de, özel olarak vurgulamak isterim ki, proletarya diktatörlüðünün teorik kabulüne pratik çalýþmasýnda (propaganda, ajitasyon ve örgütlenme) uygun davranan kiþi, çevre, örgüt, vb. komünist sýfatýna layýktýr. (1982 Aralýk ayýndan beri bu görüþü savunuyorum.) Proletarya diktatörlüðünün kabulü sözde kalmamalý. Ýnsanlarý kendileri hakkýnda ne söylediklerine göre deðil, Lenin’in “Ne Yapmalý?”da belirttiði gibi, “eylemleriyle ve gerçekte savunduklarý þeylerle deðerlendir”mek gerek. Proletarya diktatörlüðü ilkesi söz konusu olduðunda uzlaþmaya yer yoktur. Marks’ýn aþaðýdaki satýrlarý bu kavram ve ilkenin taþýdýðý önemi gereðince vurguluyor:
“... Ve bana gelince, modern toplumdaki sýnýflarýn ya da bunlar arasýndaki savaþýmýn varlýðýný keþfetmiþ olma onuru bana ait deðildir. Burjuva tarihçileri bu sýnýf savaþýmýnýn tarihsel geliþimini, burjuva iktisatçýlar da sýnýflarýn ekonomik anatomisini benden çok önce açýklamýþlardýr. Benim yeni olarak yaptýðým 1) Sýnýflarýn varlýðýnýn ancak üretimin geliþimindeki belirli tarihsel evrelere baðlý olduðunu; 2) Sýnýf savaþýmýnýn zorunlu olarak proletarya diktatörlüðüne vardýðýný; 3) Bu diktatörlüðün kendisinin bütün sýnýflarýn ortadan kaldýrýlmasýna ve sýnýfsýz bir topluma geçiþten baþka bir þey olmadýðýný tanýtlamak olmuþtur. ...” (Marks’dan New York’taki J. Weydemeyer’e mektup, 5 Mart 1852, Marks-Engels Seçme Yapýtlar, Sol Yay., c.1, s.637).
Proletarya diktatörlüðü kavramý Marksist teoride iþte böylesine can alýcý bir önem taþýyor. Peki, kimdir komünist? Komünist olmayandan nasýl ayýrt edilir?

" Bir kiþinin ya da bir örgütün komünist bir ideolojik ve politik karaktere sahip olabilmesi için tek bir ölçüt vardýr: teoride ve pratikte proletarya diktatörlüðünün savunulmasý. Eðer sosyalizmin kurulmasý ve sýnýfsýz topluma ulaþýlmasý için proletaryanýn egemen sýnýf olarak örgütlenmesi, toplumu ve politikayý yönetmesi kabul edilmiyorsa komünist olunamaz. Lenin, marksist, sýnýf mücadelesini proletarya diktatörlüðünün kabulüne kadar geniþleten kiþidir, derken bunu anlatýyordu. Proletarya diktatörlüðünün gerçekten kabul ediliyor olduðunun anlaþýlmasý için, yalnýzca teorik kabul ediþle yetinmek olmaz. Politikada kiþiler kendileri için ne dediklerine bakarak deðerlendirilemezler. Asýl ve önemli olan eylemin içeriðidir. Kiþileri ve kuruluþlarý (örgütleri) eylemlerine bakarak deðerlendirmek gerekir. ...
" Kimin komünist olup, kimin olmadýðýný anlamak için yukarýdakinden baþka ölçüt aramaya çalýþmak, kliþeler, formüller uydurmaya çalýþmaktýr. ... Komünist hareketin yaþamýnda gruplar dönemi ve parti dönemi gibi iki dönemin olduðu doðrudur. Doðru olmayan, komünistliði belirlemede bu iki dönemde farklý ölçütler bulmaya çalýþmaktýr. Ýster gruplar döneminde olsun, ister parti döneminde, komünistliði belirlemede yukarýda açýkladýðým ölçüt geçerlidir. Geliþim sürecinde, komünist hareketin, ülkelerin özgül koþullarýna göre deðiþiklik gösteren farklý özelliklere sahip olmasý, komünistliðin ölçütünün de farklý farklý olduðu anlamýna gelmez. ....

“ Bir komünist kiþi ya da kuruluþ (örgüt), politikasýnýn odaðýna proletaryayý koyar. Onun asýl tarihsel görevi, proletaryanýn ekonomik, toplumsal, politik ve kültürel kurtuluþu için çalýþmaktýr. Her þeye, her olguya, olaya, geliþmeye proletaryanýn sýnýf çýkarlarý açýsýndan bakar. Onun bakýþý bir sýnýf bakýþýdýr; ve bu da proletaryanýn sýnýf bakýþ açýsýndan baþka bir þey olamaz. Ama, politik ufku proletaryanýn asgari çýkarlarýyla sýnýrlanmýþ biri komünist deðildir. Asýl olan proletaryanýn azami hedef ve amaçlarýný savunmaktýr ki, bu da proletaryanýn azami programýnýn savunulmasý demektir. Bu programýn savunulmasý demek, her þeyden önce, proletarya diktatörlüðü uðruna çalýþmak demektir. Proletaryanýn programýnýn asgari ve azami kýsýmlardan oluþtuðu ülkelerde, yalnýzca asgari programý savunmakla, onu propaganda etmekle, onun gerçekleþmesi için çalýþmakla komünist olu-namaz. Proletaryanýn asgari programý, devrimci demokrasinin azami programýdýr, dolayýsýyla onunla yetinmek olmaz.

“Komünist kimdir? sorusuna verilecek yukarýdaki doðru yanýt, gerek ulusal, gerekse uluslararasý alanda hangi partilerin, örgütlerin, kiþilerin komünist olup, kimlerin olmadýðýnýn, eylemleri biliniyorsa, kolaylýkla belirlenmesini saðlar, karýþýklýklarý önler. ....” ( A. H. Yalaz, “Komünist Kimdir? Ve TKP/ML Hareketi’nin Politik Karakteri” baþlýklý yazý, 21 Eylül 1984).
TKP/ML (B)’nin parti teorisini eleþtirdiðim bir yazýda konumuzla ilgili bölüm özetle þöyle:

Komünist olmanýn ölçütü, komünist hareketin geliþme aþamalarýna, geliþme aþamalarýnýn özelliklerine ve görevlerine göre deðiþmez; somut koþullara göre deðiþmez. Deðiþeceðini kabul etmek, Marksizm-Leninizm’in devrimci özünün de deðiþeceðini kabul etmek demektir. Bu özü proletarya devrimi ve proletarya diktatörlüðü öðretisi olarak açýklayabiliriz. Marksizm-Leninizm’in devrimci özü dönemlere göre deðiþmez. Sorun, devrimci öze uygun davranýlýp davranýlmadýðýnýn denetlenmesidir. Þunun ya da bunun teorisi ve pratiði bu devrimci öze göre sorgulanýr. Yoksa, sorun, bu devrimci özü savunmanýn içeriðinin koþullara göre somut olarak açýklanmasý, doldurulmasý deðildir. Bilimsel komünizmin devrimci özünün savunulmasý, dönemlere göre yeniden açýklanmayý, vb. gerektirmez. Yapýlmasý gereken teoriyi ve pratiði denektaþýna vurmaktýr. Sorgularken ve denetlerken teoriye bakýlýr. Ancak yetmez bu. Pratiðe de bakýlýr. Teori ile pratiðin uyumlu olmasý gerekir. Teori-pratik diyalektiði bakýmýndan yapýlýr sorgulama ve denetleme. Yapýlan propagandanýn ve ajitasyonun içeriði denetlenir. Örgütlenme anlayýþý ve pratiði denetlenir. Pratik çalýþmasýnýn içeriði bakýmýndan böylesi bir sorgulama devrimci öz bakýmýndan olumsuz çýkarsa ilgili kiþi, örgüt, vb. “komünist deðildir” sonucuna varýlmýþ olur.

Marksizm-Leninizm’in güncel ölçütleri olmaz. O bir bilimdir ve saðlam bir özü vardýr. Bu öz, onun ortaya çýkmasýnýn maddi koþullarý deðiþmeden, deðiþmez. Bir kiþinin ya da örgütün komünist olup olmadýðýný denetlemek için kullanýlabilecek noktalarý genel çizgileriyle belirtmek gerekirse (buna proletarya diktatörlüðünü teoride kabul etme ve pratikte bu kabule uygun davranma ölçütünün içeriðinin açýklanmasý da diyebilirsiniz):

  • Ýnsanýn insan tarafýndan sömürülmesine karþý olmak, bu sömürüye son verme isteði ve amacýnda olmak;
  • Bu sömürünün nedeni olan üretim araçlarý üzerindeki özel mülkiyete ve kolektif kapitalist mülkiyete (kapitalist devlet mülkiyeti) son verme düþüncesinde olmak ve bunun için çalýþmak;
  • Ýþbölümüne kölece baðlýlýða son vermeyi kabul etmek; sýnýflarýn ortadan kaldýrýlmasýný amaçlamak ve bunun maddi ve manevi koþullarýný hazýrlama amacýnda olmak ve bunu baþarmak için çalýþmak;
  • Sömürüye ve iþbölümüne son vermek için, iþçi sýnýfýnýn egemen sýnýf olarak örgütlenmesinin (proletarya diktatörlüðü) zorunluluðunu kabul etmek:
  • Üçüncü ve dördüncü ile iliþki içinde, sýnýflarýn var olmasýna dayanan devletin ortadan kalkmasý için çalýþmak;
  • Yeni, komünist bir insan yaratma amacýnda olmak ve bunun gerçekleþmesi için uðraþ vermek;
  • Bütün bu amaçlarý gerçekleþtirmek için yol gösterici bilim olarak Marksizm-Leninizm’i kabul etmek ve bunu propagandada, ajitasyonda ve örgütlenmede kanýtlamak. (TKP/ML (B)’nin Parti Teorisi Üzerine Bazý Eleþtiriler, 4 Nisan 1987).
Sözün özü, devrimci olan ve sosyalizm anlayýþýný iþçi sýnýfýna dayandýran, dolayýsýyla proletarya diktatörlüðü aracýlýðýyla komünist toplumun örgütlenmesini kabul eden her parti, parti-öncesi örgüt, çevre ve birey komünisttir. Ýnsanýn insan tarafýndan sömürülmesini; sýnýflarýn ortaya çýkýþýn temelini oluþturan toplumsal iþbölümünü; buna baðlý olarak, sýnýflarý ve devleti ortadan kaldýrmak için en devrimci son sýnýf olan proletaryanýn devlet iktidarýný ele geçirmesini ve bu iktidarý yukarýda sayýlanlarý gerçekleþtirmek için kullanmasýný kabul etmeyen ve pratik çalýþmasýnda buna uygun davranmayan ise komünist deðildir.

Bu satýrlarýn yazarý, sýnýflarýn ortaya çýkmasýna neden olan toplumsal iþbölümünün ve dolayýsýyla sýnýflarýn ve devletin ortadan kalktýðý; insanýn her türlü yeteneðini özgürce geliþtirme koþullarýna ve olanaklarýna kavuþtuðu; herkesten yeteneðine, herkese gereksinimine göre ilkesinin yaþam bulduðu özgür üretici bireyler dünyasý komünist topluma doðru büyük yürüyüþe, yetenekleri, bilgi birikimi, deneyimi, zihinsel ve fiziksel enerjisi ölçüsünde, bunlarý daha da geliþtirme, artýrma ve baþkalarýndan öðrenme ve baþkalarýna öðretme kararlýlýðý içinde, katkýda bulunmayý, hiçbir engel tanýmaksýzýn, sürdürecektir.

Örgütlü olan ve olmayan bütün komünistleri, komünist sempatizanlarý ve bilimsel komünizme yakýnlýk duyan herkesi, henüz parti-öncesi dönemi yaþayan komünist hareketin bugünü ve geleceði açýsýndan can alýcý bir önem taþýyan "Komünist kimdir?" sorusunu tartýþmaya çaðýrýyorum.

Kendilerinden baþka komünistlerin de olduðunu düþünenleri, neden böyle düþündüklerini açýklamaya çaðýrýyorum.

Yalnýzca kendilerini komünist olarak deðerlendiren örgüt ve çevreleri, kendilerini komünist, ötekileri ise küçük-burjuva devrimcisi, vb. olarak deðerlendirmelerinin gerekçelerini açýklamaya çaðýrýyorum.


Mayýs 2002


(1) Sahip olduðum bilgi çerçevesinde þu örgüt ve çevreleri komünist olarak deðerlendiriyorum: Marksist-Leninist Komünist Parti (MLKP); Proleter Devrimciler Koordinasyonu (PDK); Türkiye Ýhtilalci Komünistler Birliði (TÝKB); Türkiye Komünist Ýþçi Partisi (TKÝP) ve MAYA dergisinin çizgisini savunanlar. Varlýklarý konusunda bilgi sahibi olmadýðým küçük grup ve çevreler de olabilir. Örgütlü olmayan komünist bireyler de komünist harekete dahildirler.