Bilimsel Sosyalizm
   Nederlands                               www.bilimselsosyalizm.net  March 23 2023 02:18:27  
   Açılış_sayfanız_yapın  Sık_Kıllanılanlara_Ekle

   Ana Sayfa
   Yazılar/Broşürler
   Görüşler
   Komünist Hareketten
   Devrimci Basından
   Sol Hareketten
   Felsefe
   Katkılarınız
   Arşiv
   Sitede Ara
   Bağlantılar
   İletişim

English
   Home
   Opinion
   Revolutionary Press
   Left Movement
   Philosophy
   Site search
   Web links
   Contact



KOMÜNİST HAREKETİN SORUNLARI, GÖREVLERİ ... -2-
Yazılar-BroşürlerGenel Çizgileriyle Komünist Hareketin Partileşme Süreci

Komünist Hareketin Doğuşu ve Evrimi
Kapitalizm nasıl eşitsiz ve sıçramalı gelişirse, işçi sınıfı hareketinin yanı sıra, komünist hareketin gelişmesi de eşitsiz ve sıçramalı olur. Bu nedenledir ki, komünist hareketin doğuşu ve evrimi, her bir ülkenin somut tarihsel koşulları içinde somut olarak incelenmesi gereken bir sorundur. Burada, asıl olarak, bilimsel komünizmin henüz yeni girdiği ülkelerde evrensel geçerliliği olan ortaya çıkış yolu üzerinde duracağım.

Kapitalist sistem koşullarında bilimsel komünizme ön gelen devrimci teoriler küçük-burjuva devrimci-demokratik teorilerdir, ya da kısaca devrimci demokrasidir. Devrimci demokrasi içinde, öncelikle devrimci aydınlar yeni bir teoriyle, bilimsel komünizm teorisiyle tanışırlar. Bu teori giderek etkisini yayar; ve nihayet bazı devrimciler devrimci demokrasinin kapitalist sistem dışına çıkmayan sınırlı devrimci karakterini kavrayıp komünizmi kabul ederler. (8) Sonuç, devrimci demokrasinin içinden, onun aşılması yoluyla (kesin kopuş) komünist hareketin doğmasıdır. O halde devrimci demokrasi komünist hareketin öncelidir, devrimci-demokratlar da komünistlerin.

Komünist hareketin gelişme süreci genel olarak, bazıları iç içe geçmiş olan şu aşamalardan geçer: a) devrimci burjuva demokrasisinden kopuş; b) kopuş nedenlerini açıklama, örgütlenme; c) bilimsel komünist teoriyi geliştirme ve devrimci aydın katman arasında propaganda yoluyla yayma; d) ileri işçiler arasında komünizmin propagandası yoluyla onları bilimsel komünizm karşıtı teorilerin etkisinden kurtarma çalışmasına başlama; e) işçi sınıfı hareketi içinde kitle çalışmasına, kitle ajitasyonu çalışmasına geçiş; işçi sınıfının kapitalist burjuvaziye ve kolektif kapitalist olarak devlete karşı her günkü mücadelesine bilimsel komünizm düşünceleriyle müdahale etmek (asıl araç politik ajitasyon); f) işçi sınıfı hareketiyle birleşme; g) işçi sınıfı hareketinin ortaya çıkardığı proletaryanın öncüsünü, işçi sınıfının sınıf bilinçli kesimini ideolojik olarak kazanma (asıl araç propaganda çalışmasıdır), onu politik olarak örgütleme; h) partinin ideolojik birliğini sağlayacak programın, tüzüğün ve kadroların hazırlanmasının sonucu olarak partinin kurucu bir kongreyle resmen kurulması; ve böylece örgütlü komünist hareketin doğuşundan başlayan partileşme sürecinin sona erdirilmesi; ı) sınıfı politik olarak eğitme ve örgütleme; i) sınıfa ve tüm emekçilere devrimde önderlik etme; j) proletarya diktatörlüğü aracılığıyla politikayı yönetme; k) böylece tarihsel (geçici) bir hareket olarak kendi varlık koşullarının ortadan kaldırılmasının koşullarını hazırlama.

İşte, komünist hareketin doğuş, büyüme, gelişme ve kendini aşma/yadsıma aşamalarının genel çizgileriyle bir özeti.

Proletarya Partisi Nedir?
Uzlaşmaz sınıf karşıtlıklarıyla bölünmüş bir toplumda, öz ileri temsilcilerinin örgütlenmesi olmaksızın hiçbir sınıf ekonomik, toplumsal, politik, kültürel, vb. çıkarlarını savunamaz, çıkarlarının gerçekleştirilmesinin koşullarını yaratamaz. Proletarya, ileri temsilcilerinin politik örgütlenmesi olmaksızın kendi öz çıkarlarını savunamaz, bağımsız politik bir güç olarak tarih sahnesine çıkamaz. Buradan şu sonuca varırız: Proletaryanın komünist politik örgütlenmesi, proletaryanın ileri temsilcilerinin politik örgütlenmesidir.Yani, proletaryanın komünist partisi, proletaryanın bir parçası olan proletaryanın öncüsünün, sınıf bilinçli kesiminin politik örgütlenmesidir. Demek ki, komünist partisi nedir, diye sorulduğunda verilecek yanıt şudur: Proletaryanın komünist partisi, proletarya diktatörlüğü aracılığıyla komünist toplumun örgütlenmesi uğruna mücadele eden işçi sınıfının ileri temsilcilerinin eylem birliğidir. Proletaryanın en devrimci, en fedakar, işçi sınıfı davasına en bağlı, en aktif, en yüksek politik bilince sahip üyelerinin, en iyi temsilcilerinin Marksist-Leninist teori ile silahlanmış olarak politik örgütlenmeleridir. (Parti kavramının bu açıklaması işçi sınıfı kökenli olmayanların da parti üyesi olabileceklerini reddetmez. Burada bir sınıf partisinden söz edildiğine göre, onu sınıfsal gerçeğe göre tanımlamak gerekir.)

Burada, proletaryanın komünist partisinin uluslararası işçi ve komünist hareketinin ortaya çıkardığı belli başlı özellikleri üzerinde duracak değilim. Amacım komünist partisinin kısa ve özlü bir tanımını vermek, komünist partisi kavramının anlaşılmasını sağlamaktır. Bu, revizyonist parti kavramlarının ve parti düşüncesinin hafife alınmasının, yozlaştırılmasının geniş bir yaygınlık kazandığı tarihsel koşullarda daha bir gereklidir. Türkiye ve Kuzey Kürdistan komünist hareketinin yeniden partileşme sürecini yaşadığı tarihsel koşullar parti kavramının içeriğini Marksist-Leninist teoriye göre açıklamanın önemini artırıyor.

Proletaryanın komünist partisi çeşitli biçimlerde tanımlanabilir; ama öz hepsinde de aynıdır.

Sınıf bilinçli öncü işçilerin en iyilerinin örgütlenmesi olan parti, proletaryanın sınıf olarak iradesini dile getiren politik örgütlenmesidir.

Parti, sınıfın en ileri tabakasının örgütlenmesidir.

Parti, aydınların en devrimci unsurlarını, en iyilerini de saflarına katan proletaryanın bağımsız politik örgütlenmesidir.

Lenin, parti üyelerini sınıf bilinçli militan proletaryanın temsilcileri olarak tanımlar. Bu tanımdan hareket edecek olursak parti, sınıf bilinçli devrimci proletaryanın politik örgütlenmesidir, deriz. “ Komünist parti işçi sınıfının öncülerinden, yani işçi sınıfının bilinçli, öncü, peşinden büyük emekçi kitleleri kapitalizmi devirmek ve sosyalizmi kurmak için savaşa götürmeye yetenekli kesiminden oluşur ... (Lenin)

Lenin, Komünist Enternasyonalin Ü.Kongresi'nde Komünist Partisinin Rolü Üzerine Konuşması'nda şöyle der:
"...[K]apitalizm döneminde, işçi sınıfı politik partilerinin en belirgin özelliği, sınıflarının ancak çok küçük bir azınlığını içinde barındırabilmeleridir. Herhangi bir kapitalist toplumda, gerçekten sınıf bilincinde olan işçiler tüm işçilerin ancak azınlığını nasıl oluşturuyorsa, bir politik parti de bir sınıfın ancak en bilinçli azınlığından oluşabilir. Bu nedenle ancak sınıf bilincine sahip olan bu en ileri azınlığın geniş işçi kitlelerinin öncülüğünü yapabileceğini ve on1arı yönlendirebileceğini kabul etmek zorundayız.” (Üçüncü Enternasyonal Konuşmaları, s.67) (vurgular bana ait)
Proletaryanın Öncüsü Kimdir?
Proletaryanın öncüsü, proletaryanın sınıf bilinçli kesimidir. Sınıf bilinci nedir? Özlü bir tanımla sınıfsal çıkarların bilincine varılmasıdır. Biraz açalım bu tanımı. Bir sınıfın (örneğimizde proletaryanın) üyesi olunduğunun ve bu sınıfın kapitalist sınıfa karşıt bir sınıf olduğunun ve öz sınıf çıkarlarının gerçekleştirilmesinin kapitalist sınıfa ve onun temsilcisi kapitalist devlete karşı devrimci sınıf mücadelesinden geçtiğinin kavranılmasıdır sınıf bi1inci. İşte, bu bilince ulaşan işçi sınıf bilinçli işçidir.

Proletaryanın öncüsü, proletaryanın politik bakımdan duyarlı, politik bakımdan aktif, bilinci ekonomik bilinç sınırlarını aşmış üyelerinden oluşur. Sınıfın iradesini temsil eden bu kesim, proletaryanın entelektüel bakımdan gelişmiş kesimidir. Proletaryanın öncüsü, proletaryanın aydın kesimi olarak da tanımlanabilir.

Sınıf bilinçli işçi, ileri işçi, öncü işçi, vb. kavramlar aynı özü dile getirirler.

Partileşme Sürecinde Görevler
Proletarya partisi proletaryanın ileri sınıf temsilcilerinin politik örgütlenmesi olduğuna göre, partileşme süreci de bu ileri temsilcilerin parti olarak örgütlenmeleri sürecidir. Partileşme sürecinin içeriğini proletaryanın sınıf bilinçli kesiminin parti olarak örgütlenmesi olarak tanımlayabiliriz. Bu süreç, sınıf bilinçli proletaryanın komünizme ideolojik olarak kazanılmasıyla tarihsel olarak sona erer. Tarihsel bir süreci ancak tarihsel olaylar ve olgular sona erdirir. Açıklayacak olursam:

Partileşme süreci, program, strateji ve taktik sorunların çözüme kavuşturulduğu bir süreçtir. Partileşme süreci, ileri işçiler arasında egemen olan ideolojilerle hesaplaşmanın yapıldığı ve böylece parti kadrolarının oluşturulduğu bir süreçtir.

Partileşme süreci, proletaryanın ileri temsilcilerinin fabrika ve işyeri hücreleri, komiteleri, vb. dar anlamda örgütlerde örgütlenmeleri yoluyla partinin adım adım kurulduğu bir süreçtir.

Partileşme süreci, Marksizm-Leninizm biliminin (bilimsel komünizmin) işçi sınıfı hareketiyle birleştiği; ve böylece komünist işçi hareketinin oluştuğu bir süreçtir.

Partileşme süreci, komünist işçi ve aydın devrimcilerden profesyonel çekirdeğin, istikrarlı bir önderler örgütünün yaratıldığı bir süreçtir.

Partileşme sürecinde temel görev, proletaryanın Bilimsel Sosyalizmci partisinin kurulmasıdır. Bu süreçte görevlerden biri, içinde bulunulan somut koşullara göre, diğer görevlerin başarıyla yerine getirilmesini kolaylaştıran, yolu açan kavranacak halka olur.

Partileşme sürecinde başlıca görevler şunlardır:
  1. Program, strateji ve taktik sorunlarda komünistler arasında düşünce açıklığı sağlamak;
  2. Marksist-Leninist teorinin politik kitle ajitasyonu pratik çalışmasıyla işçi sınıfı hareketiyle birleşmesini, maddi bir güce dönüşmesini, bir başka deyişle komünist işçi hareketinin doğmasını sağlamak;
  3. İleri işçiler arasında egemen olan teorilerle propaganda pratik çalışmasıyla hesaplaşmak yoluyla ileri işçileri komünizme kazanmak;
  4. Parti çalışmasının sürekliliğini sağlayacak profesyonel devrimci bir çekirdek yaratmak. Bu çekirdek asgari teorik bilgiye, politik deneyime ve siyasi polise karşı mücadele etme yeteneğine ve deneyimine sahip olan komünistlerden oluşacaktır. Bu istikrarlı önderler örgütü olmaksızın parti çalışmasının sürekliliğinin sağlanamamasının yanı sıra verimli bir parti çalışması da sağlanamaz;
  5. Bu profesyonel devrimci çekirdeği kuşatan üyelerin dar anlamda örgütlerde örgütlenmeleri yoluyla partiyi adım adım kurmak;
  6. Parti programı hazırlamak;
  7. Parti tüzüğü hazırlamak;
  8. Kurucu kongre toplayarak partiyi resmen kurmak.
Anlatım kolaylığı sağlamak amacıyla, başlıca görevler, sanki bunlar birbirlerini basitçe izlermişler gibi, sıralanmıştır. Gerçekte iç içe geçmiş olan bu görevler arasında diyalektik bir ilişki ağı vardır.

Partileşme Süreci Komünist Hareketin Gruplar Dönemidir
Komünist hareketin yaşamında iki dönem vardır: a) gruplar dönemi; b) parti dönemi. Partileşme süreci komünist hareketin gruplar dönemidir. Bu ilk dönem, proletarya diktatörlüğü ilkesini kabul eden ve bu ilkenin gerçekleşmesi için çalışan gruplardan oluşan örgütlü komünist hareketin ortaya çıktığı dönemdir.

Partileşme sürecini gruplar dönemi kılan etkenler nelerdir?

Bir ülkeye Marksizm yeni girmeye başladığı sıralarda devrimci aydınlar ve ileri işçiler, özellikle birinciler, küçük-burjuva sosyalizminden, vb. çeşitli yollardan kopup komünist olurlar.

Devrimci-demokrasinin değişik örgütler tarafından temsil edilmesi nedeniyle, komünistler, devrimci demokrasiden ideolojik ve politik kopuşu ayrı ayrı örgütler içinde gerçekleştirirler. Sonuçta ortaya değişik komünist gruplar çıkar. (Yozlaşan bir komünist partiden de çeşitli komünist gruplar doğabilir. Bu grupları ayıran temel sorunlara ilişkin görüş ayrı1ıkları olabileceği gibi, gruplar birbirlerinden habersiz ve kopuk olabilirler. Ya da grup önderleri dar grup çıkarlarını ön planda tutarak birleşik bir komünist hareketin oluşmasının önüne engeller dikebilirler. Burada komünist hareketin daha önce ortaya çıkmadığı durumu ele alıyorum.)

Marksist-Leninist teorinin kavranış düzeyi ve/veya bir örgütün ya da örgütlerin genel olgunluk düzeyi komünistlerin örgüt birliğini sağlayabilecek duruma ulaşmamıştır. Teorik ve politik olgunluk düzeyinin düşüklüğü ve grupların ideolojik-teorik, politik ve örgütsel olgunluk düzeyleri arasındaki farklılıklar Marksizm- Leninizm’i anlama ve uygulamada büyük farklılıklar doğurabilir. Politikanın temel sorunlarında görüş ayrılıkları varsa birlik olanaksızdır.

Komünist grupların birliği önünde engel olmasalar bile, ikincil derecedeki görüş ayrılıkları nedeniyle grup yapıları korunabilir. Burada, grupların, özellikle de grup önderlerinin, bu tür görüş ayrılıklarının önemini abartarak yanlış değerlendirmeler yapmaları belirleyicidir.

Yanlış değerlendirmeler (örneğin komünistlerin hatalı olarak komünist olarak değerlendirilmemeleri), yanlış anlamalar, önderlerin hataları, burjuva aydın bireyciliğinin grup yapılarını korumaya yönelik etkileri gibi nedenlerden dolayı grup yapıları korunur.

Komünistlerin Birliği Sorununa Nasıl Yaklaşılmalı?
Proletaryanın Marksist-Leninist partisinin kurulması mücadelesinde, komünist grupların ilkeli birliğinin sağlanması ileriye doğru atılmış dev bir adım olur. Öyle olur ki, komünist grupların örgütsel birliği demek partinin kurulması, parti birliği demektir. Vurguladığım gibi, komünist grupların birleşmeleri ilkeli olmak zorundadır. Programın, stratejinin ve taktiklerin temel sorunlarında, pro1etaryanın sınıf mücadelesinin temel sorunlarında görüş ayrılıkları olduğu sürece komünist grupların birleşmeleri ilkeli o1mayacağı gibi, uzun ömürlü de olamaz. Örgüt demek düşünce birliği temelinde eylem birliği demek olduğuna göre, politikanın temel sorunlarında görüş ayrılılıkları olduğu sürece örgüt birliği sağlamak olanaklı değildir. Lenin, programın ve taktiklerin temel sorunlarında görüş birliği sağlayamadığımız sürece gruplar dönemini yaşadığımızı kabul ettik, derken bunu anlatıyordu.

Komünistlerin birliği sorunu, komünist hareketin içinde bulunduğu somut koşulların materyalist incelenmesi temelinde ele alınmalıdır. Örgütsel birliğin akşamdan sabaha sağlanamayacağının bilincinde olan komünistler, komünist gruplar arası yakınlaşmayı, yoldaşça etkileşmeyi ve devrimci işbirliğini geliştirmek görevleriyle karşı karşıyadırlar.

Bir diğer nokta da şudur ki, komünist grupların her birleşmesi partinin kurulması sonucunu vermez. Komünist grupların birleşmesinin partinin kurulması sonucunu vermesi için, gruplardan oluşan komünist hareketin işçi sınıfı hareketine bağlanmış olmasının yanı sıra, proletaryanın sınıf bilinçli kesiminin komünizme kazanılmış olması gerekir. Olmazsa olmaz koşullardır bunlar. Zaten komünist hareket işçi sınıfı hareketiyle birleşmemişse proletaryanın sınıf bilinçli kesimini kazanmak söz konusu olamaz. Çünkü birincisi ikincisine ön gelir.

İşçi Sınıfının Kendiliğinden Hareketi Nedir?
Kendiliğindenlik kavramı, dışarıdan herhangi bir karışma olmaksızın bir şeyin, bir sürecin, bir olgunun ortaya çıkması, büyümesi ve ilerlemesini dile getirir. İşçi sınıfı hareketine komünist bilinçle, propaganda, ajitasyon ve örgütlenme pratik çalışmasıyla müdahale edilmiyorsa, hareket burjuva bilinç çerçevesinde kendiliğinden büyüyorsa, burada kendiliğinden bilincin (işçi sınıfının asıl olarak sendikalizm çerçevesinde kalan ekonomik bilinci) yo1açtığı kendiliğinden bir hareket var demektir. Özetle, işçi sınıfının, burjuva bilinciyle eylemde bulunması demek işçi sınıfının kendiliğinden hareketi demektir. Burada, kendiliğinden işçi sınıfı hareketinin yalnızca ekonomik hareketten (ekonomik mücadeleden), bir başka deyişle sendikal hareketten oluşmadığını, kendiliğinden politik hareketi de içerdiğini belirtmek isterim. Ancak, kendiliğinden işçi sınıfı hareketine damgasını vuran ekonomik haklar için mücadeledir.

İşçi Sınıfı Hareketi Bilinçli Bir Hareket Karakterini Nasıl Kazanır?
İşçi sınıfının kendiliğinden hareketi, işçi sınıfının burjuva bilinci çerçevesinde gelişen hareketi olduğuna göre, işçi sınıfının kendi öz ekonomik, toplumsal ve politik çıkarlarının bilincine varması temelinde gelişen hareketi, işçi sınıfının politik bilinçli hareketidir.

Ne zaman ki, işçi sınıfı hareketine Marksist-Leninist teoriyle müdahale edilir, hareketin önü bu teoriyle aydınlanır ve komünizm kitlesel maddi bir güç kazanırsa işte o zaman komünist işçi hareketi yaratılmış demektir. Başka türlü söylenecek olursa, ne zaman ki, bilimsel komünizm ile işçi sınıfı hareketi ayrı ayrı yollardan yürümekten kurtulurlar ve birleşirler, işte o zaman kendiliğinden hareketin yanı sıra, işçi sınıfının kendi öz çıkarlarının bilincine varmış hareketi başlar. Bu, komünist işçi hareketinin başlaması, Marksist-Leninist teorinin maddi bir güce dönüşmesi demektir.

Komünist işçi hareketinin ortaya çıkmasında belirleyici olan, politik ajitasyon çalışmasıyla bilimsel komünizm düşüncelerinin işçi sınıfı hareketi içine, komünist aydın devrimcilerin yardımıyla, işçi sınıfının ileri temsilcileri aracılığıyla sokulmasıdır. Böylece, yaşamını işçi sınıfı hareketinden kopuk olarak sürdüren komünist hareket , işçi sınıfı hareketi içinde kitlesel bir politik eğilim olacak, yani işçi sınıfı hareketiyle kopukluğu ortadan kaldıracaktır. (Komünist hareket yaşamını işçi sınıfı hareketi içinde sürdürmesine karşın kitlesel etkisi olan politik bir eğilim olmayabilir. Burada komünist işçi hareketinin ortaya çıkışını ele aldığımdan bu konu üzerinde durmuyorum.) Böylece, komünist hareketle işçi sınıfı hareketinin birbirlerinden kopuk olarak yan yana yürüdükleri dönem sona erecek; ve işçi sınıfı hareketi bilinçli bir karakter kazanırken, Marksizm-Leninizm de maddi bir güce dönüşecektir. Ve yine böylece, komünist hareketin partileşme sürecinde devasa bir aşama geride bırakılmış, devasa bir görev yerine getirilmiş olacaktır. Komünist hareket işçi sınıfı hareketi ile birleşmediği, yani komünist bir işçi hareketi oluşmadığı sürece, proletaryanın komünist partisinin kurulması olanaksızdır.

Proletaryanın Bağımsız Politik Güç Haline Gelmesi Ne Demektir?

İşçi sınıfı hareketinin burjuva bilinçle kendiliğindenliği, işçi sınıfının henüz kendinde-sınıf olduğunu, kendisi için bir sınıf haline gelmediğini gösterir. İşçi sınıfının politikası onun burjuva politikasıdır. İşçi sınıfı ve işçi sınıfı hareketi ideolojik ve politik olarak burjuvaziye bağımlıdır. Öyleyse, ne zaman ki işçi sınıfı hareketi bilinçli bir hareket, kendi öz çıkarlarının bilincinde bir hareket durumuna gelir, işte o zaman işçi sınıfının ideolojik ve politik olarak bağımsız bir güç haline geldiğini söylemek olanaklı olur. Başka sözcüklerle anlatılacak olursa, bilimsel komünizm işçi sınıfı hareketine bağlandığı, kitlesel politik bir eğilim, yani maddi bir güç durumuna geldiği, komünist işçi hareketi oluştuğu zaman proletaryanın ideolojik ve politik olarak bağımsız bir güç haline geldiği söylenir. Bir bütün olarak kendisi için bir sınıf haline geldiği anlamında alınmamak koşuluyla, proletarya bağımsız politik bir güç olarak sınıf mücadelesi arenasına, politika sahnesine çıkmıştır.

Politik bağımsızlık gösterme sorunu, partinin kurulmuş olması ve işçi sınıfının ekonomik ve politik hareketini yönetiyor olması biçiminde anlaşı1amaz. Proletarya, kendi öz sınıfsal özlemlerini karşılayacak istemlerle politika sahnesinde yer alıyorsa, bağımsız politik bir güç haline gelmiş demektir. Bu arada belirtmeliyim ki, işçi sınıfının politik bağımsızlık göstermesi için komünistlerin önderliği mutlak değildir. Böylesi bir önderlik olmadan da işçi sınıfı kendi istemleri doğrultusunda politik bir hareket yaratabilir. Ancak, komünist bilinçle önü aydınlanmamış politik hareket uzun ömürlü olamayacağı gibi, genel bir kural olarak kapitalist sistem çerçevesini de aşamaz.

Gerçekler, Özellikle Kruşçevci Modern Revizyonist İhanetten Sonra, Parti Düşüncesinin Hafife Alındığını Gösteriyor
Marksist-Leninist teorinin proletarya partisi hakkındaki temel düşüncesi, onun proletaryanın bilinçli öncü müfrezesi olması gerektiğidir. Partinin bilinçli öncü müfreze rolünü oynayabilmesi için, o, proletaryanın en devrimci, en özverili, davaya en bağlı, en aktif, en yüksek politik bilince sahip üyelerinin, en iyi temsilcilerinin örgütlenmesi olmak zorundadır. Bir örgütün gerçekten parti olup olmadığını anlamak için bu koşulun yerine getirilip getirilmediğine bakmak gerekir.

Kruşçevci modern revizyonist ihanetin uluslararası komünist ve işçi hareketinde yol açtığı tahribat devasa boyutlarda oldu. Bu durum, diğer şeylerin yanı sıra, parti düşüncesinin de gerekli titizliği görmemesinde, hatta parti düşüncesinin hafife alınıp yozlaştırılmasında büyük bir rol oynadı. Bu yalnızca teorik düzeyin düşmesinden dolayı böyle değildir. Yozlaşan partilerin yerine yenilerinin kurulması sorunu, gerçeklerin gösterdiği gibi, doğru anlaşılmadı. Komünist hareketin yaralarını sarma ve büyüme sorunları yanlış ele alındı. Yağmur sonrası topraktan fışkıran mantarlar örneği birçok "parti” kuruldu, kuruluyor. Birçok komünist grup parti oldukları görüşüyle ortaya çıktılar, çıkıyorlar. Uluslararası komünist hareketin yakın tarihinin gösterdiği gibi, parti düşüncesi yozlaştırıldı.

Parti kuracak olgunluğa ulaşmamış komünist örgütlerin parti olarak ortaya çıkmalarında, Kruşçevci ihanetin yol açtığı dev boyutlardaki boşluğun doldurulması için, parti kurmaları için hatalı olarak teşvik edilmelerinin rolü büyük oldu. Bu durum parti düşüncesinin kavranmasını olumsuz yönde etkiledi, partileşme sürecini yaşayan komünist grupların partiye giden yolda gerçekleştirmeleri gereken görevlerin bilincine varmalarını engelleyici bir rol oynadı. Partinin kuruluşu sorunu, bazı dar anlamda örgütleri oluşturacak “asgari” miktarda kadronun oluşturulması, program ve tüzüğün hazırlanması ve nihayet kurucu bir kongrenin toplanması olarak ele alındı. İşçi sınıfı hareketi ile birleşmek, bu hareket içinde kitlesel bir etki yaratmış olmak bir yana, işçi sınıfı hareketi içinde ciddiye alınabilecek bağlara sahip olmayan komünist gruplar parti kurduklarını ilan ettiler ve öyle de kabul edildiler.

Bir kez daha vurgulamak isterim ki, komünist hareketin proletarya hareketiyle birleşmesi olmadan, proletaryanın sınıf bilinçli kesimi komünizme kazanılmadan, proletaryanın en sınıf bilinçli üyelerinden kadrolar oluşturulmadan proletarya partisi kurulamaz. Parti, sınıfsal bileşimiyle de proleter olacaksa, hiçbir itiraz kabul etmez bu. Ne kadar çok kadroya sahip olunursa olunsun, eğer bu kadroların esası ya da çoğunluğu proletaryanın ileri temsilcileri arasından gelmiyorsa, ulaşılan ideolojik-teorik, politik ve örgütsel olgunluk düzeyinden bağımsız olarak, henüz parti kurma aşamasına ulaşılamamış demektir.

Kendilerini parti olarak ilan eden birçok komünist örgütün, kendi gerçeklerinin bilincine varması gerektiği ortada. Marksist-Leninist parti teorisi kavranmadan bu görevin yerine getirilemeyeceği de söz götürmez.

Tüm komünistlere ve komünizm sempatizanlarına çağrı

Komünist yoldaşlar,

Sorunlar ve görevler ağır. Hareketimizin krizinin üstesinden gelmek için, ister örgütlü olsunlar, ister örgütsüz, bütün ülkelerin komünistlerinin ve komünizm sempatizanlarının ortaklaşa çabası gerekiyor. Geliniz zihinsel ve fiziksel yeteneklerimizi, bilgi ve deneyim birikimimizi, ne tür güç ve olanağımız varsa hepsini komünist hareketin on yıllardır süren çok yönlü ve ağır krizden çıkması için harekete geçirelim. Komünist hareketin ve sosyalizmin genel çıkarlarını özel ve hatta bencil dar örgüt çıkarlarının üstünde tutarak, küçük hesaplar yapmaksızın komünist hareket-içi işbölümü yapalım. Geliniz içinde bulunduğumuz acınası duruma isyan edelim. Dünyayı değiştirme uğraşımızda gelin önce hareketimizin içinde bulunduğu kötü durumun nedenlerini araştırıp çözümleyelim ve nice acıların nedeni olan kronik krizden çıkış yollarını arayalım. Geliniz kapitalizme ve emperyalizme ve her türlü gericiliğe karşı her günkü devrimci savaşımı komünist hareket-içi devrimle birlikte sürdürelim. Yeni bir dünya kurma işine, kendimizi de değiştirmeye başlayarak, bütün bilgi ve deneyim birikimi ve olanca enerjimizle sarılalım. Ağır sorunlar ve tarihsel öneme sahip görevler bizleri bekliyor. Haydi görev başına!

Türkiye ve Kuzey Kürdistan komünist hareketini oluşturan örgütlerin önderleri olan yoldaşlar,
Önderlik anlayışınızı ve iddianızı, on milyonlarca proleterin ve yarı-proleterin yaşadığı bir coğrafyada kitle etkisi bakımından henüz çok küçük olan örgütlerinize önderlik etmenin ötesine taşıma tarihsel görevi duruyor önünüzde. Dünya ve Türkiye ve Kuzey Kürdistan komünist hareketinin içinde bulunduğu çok yönlü ve ağır krizden çıkması için davaları büyük olan komünist önderlere yaraşır teorik ve pratik çalışma içine girmenizi görmek komünizm davasına inanmış herkesin hakkıdır. Komünist önderlere yakışır alçak gönüllülükle iddia sahibi olmayı, büyük düşünmeyi ve davranmayı birleştiriniz. Bilinmelidir ki, önderlik, değiştirilmek istenen dünyaya ilişkin olarak giderek artan ve derinleşen bilgi edinmenin; işçi sınıfı hareketinin ve komünist hareketin içinde bulundukları gelişme aşamalarının sorunlarını, komünist hareketin bu aşamalardaki görevleri ve önceliklerini doğru saptayıp gereğini yapmanın; çalışmayla örnek olmanın, vb. yanı sıra en küçük olanaktan komünizm davası için en çok yaralanmasını da bilmeyi gerektirir. Marksizm-Leninizm bilimiyle donanmış böylesine bir önderlik anlayışı ve pratiği, devrimci dönüştürücü etkisini, en azından komünist hareket içinde ve komünizme yakınlık duyan işçiler, diğer emekçiler, aydınlar ve örgütsüz binlerce devrim ve komünizm sempatizanı arasında göstermekte gecikmeyecektir. Böyle bir uğraşı içine girecek olursanız, bu satırların yazarı en yakın destekçilerinizden biri olacak ve her türlü yetenek ve olanağını komünist hareketin hizmetine çok daha yararlı olacak biçimde sunabilecektir. Teorik bilgi ve politik ve örgütsel deneyim birikimi bakımından dünya komünist ve genel devrimci hareketi içinde seçkin bir yeri olduğunu düşündüğüm Türkiye ve Kuzey Kürdistan coğrafyasını, yalnızca bu coğrafyada yaşayan on milyonlarca emekçi ve devrim ve komünizm sempatizanı için değil, bütün ülkelerin emekçileri ve devrim ve komünizm sempatizanları için devrim üssü yapmak için önderlik iddianıza uygun davranınız. İnsanın insan tarafından sömürülmediği yeni bir dünya özlemiyle dolu insanların da geleceğe ilişkin olarak umuda gereksinmeleri var. Varolan birikimi en hızlı ve en yararlı biçimde kullanmak için artık daha fazla gecikmeyiniz. Umut ışığı olunuz. Gerçekten önder olmak için varınızı yoğunuzu ortaya koyunuz. Geliniz komünist hareketi sömürülenler ve ezilenler için güçlü bir çekim merkezi yapmak için güçlerimizi birleştirelim. Geliniz, bu yazı boyunca dikkat çekilen görevleri yerine getirmek söz konusu olduğu sürece komünist hareketin bugün asıl eksikliğini duyduğu şeyi, yani Bilimsel Sosyalizmci bir çekim merkezini yaratmak için kollarımızı sıvayalım.

A.H.Yalaz
Kasım 2002

(8) Devrimci olan ve sosyalizm anlayışını işçi sınıfına dayandıran, dolayısıyla proletarya diktatörlüğü aracılığıyla komünist toplumun örgütlenmesini kabul eden ve pratik çalışmasında buna uygun davranan her parti, parti-öncesi örgüt, çevre ve birey komünisttir. Daha geniş bilgi için, diğer kaynakların yanı sıra, “Komünist Harekette Zihinsel Devrim Zorunluluğu ve ‘Komünist Kimdir?’ Sorusu” başlıklı yazıya bakılabilir.