Bilimsel Sosyalizm
   Nederlands                               www.bilimselsosyalizm.net  October 12 2024 21:01:55  
   Açýlýþ_sayfanýz_yapýn  Sýk_Kýllanýlanlara_Ekle

   Ana Sayfa
   Yazýlar/Broþürler
   Görüþler
   Komünist Hareketten
   Devrimci Basýndan
   Sol Hareketten
   Felsefe
   Katkýlarýnýz
   Arþiv
   Sitede Ara
   Baðlantýlar
   Ýletiþim

English
   Home
   Opinion
   Revolutionary Press
   Left Movement
   Philosophy
   Site search
   Web links
   Contact



ULUSAL SORUN VE KOMÜNÝST ÖRGÜTLENME -2-
Yazýlar-BroþürlerKuzey Kürdistan proletaryasýnýn ayrý örgütlenme hakký ve komünist tutum
Buraya kadar yalnýzca ortak ya da birleþik örgütlenme sorunu üzerinde duruldu. Ama, birleþik örgütlenme üzerine yapýlan vurgu sömürge bir ülke parçasýnda yaþayan proletaryanýn ya da herhangi bir ezilen ulusun proletaryasýnýn ayrý örgütlenme hakký olmadýðý anlamýnda anlaþýlmamalý. Nasýl ki sömürge boyunduruðu altýnda tutulan Kürt ulusunun ulusal örgütler ve ulusal devlet olarak örgütlenme hakký varsa, Kürt ulusunu oluþturan toplumsal sýnýflardan biri olarak Kürt proletaryasýnýn da Kuzey Kürdistan’da ayrý örgütlenme hakký vardýr. Bu hak Kürt ulusunun kendi politik yazgýsýný belirleme hakký ilkesinin bir öðesidir. Bu nedenledir ki, ezilen ulusun ayrý örgütlenme hakkýný kabul edip, ezilen ulusun proletaryasýnýn, parti olarak örgütlenme dahil, ayrý sýnýf örgütlerinde örgütlenme hakkýný kabul etmemek olmaz. Ayrý örgütlenme hakký ile ayrý örgütlenmenin kendisi karýþtýrýlmamalýdýr. Týpký ulusun ayrýlma hakký ile bizzat ayrýlmasýnýn karýþtýrýlmamasý gerektiði gibi.

Ezilen/sömürge ulusun proletaryasýnýn, ulusun nüfus bakýmýndan çoðunluðu oluþturduðu coðrafyada ayrý örgütlenme hakkýný savunurken bu hakkýn ne yönde kullanýldýðý sorununa kayýtsýz kalýnamaz. Proletaryanýn enternasyonalist çýkarlarý gerektirmediði sürece ezilen ulusun proletaryasýnýn ezen ulusun proletaryasýndan tamamen baðýmsýz olarak örgütlenmesine karþý ideolojik savaþým vermek, sözü edilen hakkýn böylesi bir biçimde kullanýlmasýna karþý propaganda yapmak komünistlerin görevleri arasýndadýr.

Proletarya, ulusal farklýlýklar gözetmeksizin, kapitalist sýnýfa karþý savaþýmýnda sýnýrlarý belli bir devleti kendisine temel alýr, onu sýnýf savaþýmý arenasý olarak seçer. Bu devlet sýnýrlarý içinde ayný sýnýf örgütlerinde, bu arada ayný komünist partisinde örgütlenmeyi savunur. Genel olarak doðru olun budur; ama mutlaklaþtýrýlamaz.

Örneðin, bir dizi etken Kuzey Kürdistan proletaryasýnýn baðýmsýz, ayrý sýnýf örgütlerinde ve bu arada baðýmsýz bir komünist partisinde örgütlenmesini gerektirebilir. Bu etkenler þunlar olabilir: Devrim ulusal sorunu devlet ölçeðinde çözebilecek duruma ulaþmadan, Kuzey Kürdistan’daki Kürt ulusal hareketinin ulusal sorunun pratik çözümünü gündeme getirmesi; Ortadoðu ölçeðinde olaylarýn geliþme aþamasýnýn, Kürt ulusal hareketine iliþkin olarak birleþik ulusal hareket ve birleþik Kürdistan sorununu gündeme getirmesi; Kürdistan’daki Kürt iþçiler (ezilen ulusun iþçileri) arasýnda Türk olan iþçilere (ezen ulusun iþçileri) ve Türkiye komünistlerine karþý aþýrý güven eksikliði; komünist hareketin devlet ölçeðinde zayýflýðý; Ortadoðu ve genel olarak dünya proletaryasýnýn sosyalizm uðruna savaþýmýnýn genel çýkarlarý... Önceden görülemeyecek ulusal ve uluslararasý geliþmeler Kuzey Kürdistan proletaryasýnýn tamamen ayrý olarak örgütlenmesini gerektirebilir. Böylesi bir olasýlýk karþýsýnda hazýrlýksýz yakalanmak istenilmiyorsa eðer, deðiþmez þemalardan, titiz ve ayrýntýlý bir muayene yapýlmadan ve doðru taný konulmadan, her koþul altýnda yazýlmasý gerekli olduðu düþünülen reçetelerden uzak durmak gerekli.

Yukarýda sayýlan etkenlerden birini ele alalým. Komünist hareketin zayýflýðý, yani devlet ölçeðinde örgütlenme ve çalýþma olanaklarýndan ve gücünden yoksunluðu ortak olmayan örgütlenmeyi zorunlu kýlabilir. Komünist hareket, kaçýnýlmaz olarak, öncelikle ve her þeyden önce kapitalist ekonomi bakýmýndan can alýcý ve büyük kapitalist iþletmelerin ve sanayi proletaryasýnýn toplandýðý bölgelerde ve kentlerde yoðunlaþmak zorundadýr. Özellikle çocukluk ve gençlik aþamalarýnda. Bu durumda savaþým ve örgütlenmede sýnýrlarý belli bir devleti sýnýf savaþýmý alaný olarak seçen bir komünist örgüt ya da parti, iþçi sýnýfýnýn kapitalist sýnýfa ve kapitalist devlete karþý sosyalizm savaþýmý bakýmýndan görece az önem taþýyan bölgelerde, bu bölgelerde ezilen bir ulus yaþasa ve ulusal bir hareket varolsa bile, örgütlenemez. O örgütlenemiyor diye komünist örgütlenme boþluðu kalacak deðildir. (Burada bir olasýlýðý ya da varsayýmý tartýþma konusu yaptýðým daima göz önünde tutulmalýdýr.) Eðer ayrý örgütlenmeyi savunan (bu ulusal sorunun çözümünde ayrý devlet olarak örgütlenmeyi savunmak demektir), savaþým ve örgütlenmede devlet sýnýrlarýný deðil de, ülke ya da ülke parçasýný alan olarak seçen komünist bir örgüt varsa, görev, yoldaþça eleþtiri ve inandýrma çalýþmasýyla birlikte, böylesi bir örgüte yardýmcý olmaktýr. Her iki örgütün ya da partinin eylemleri olabildiðince eþgüdümlü olduktan ve aralarýnda verimli enternasyonal iliþkiler kurulduktan sonra büyük bir sorun oluþturmaz bu durum. Ýstenen, devlet ölçeðinde bütün komünistlerin örgüt birliðinin saðlanmasýdýr. Ancak, nesnel ve öznel koþullar ya da bunlardan birisi buna olanak tanýmýyor diye, söz konusu bölgedeki proleterler ve komünistler örgütsüz kalacak deðildir.

Soruna baþka bir noktadan yaklaþalým. Kuzey Kürdistan komünistleri, bütün eleþtiri ve inandýrma çalýþmalarýna karþýn, proletaryanýn sosyalizm uðruna savaþýmýnýn bölgesel ya da evrensel çýkarlarý ayrý örgütlenmeyi gerektirmemesine raðmen ayrý örgütlenmede ýsrar ediyorlarsa, Kuzey Kürdistan dýþýndaki, yani Türkiye’deki, Kürt proleterleri ayrý örgütlemeye çalýþmamalarý koþuluyla yapýlmasý gereken, eleþtirel bir tutumla birlikte onlara yardýmcý olmaktýr. Kuzey Kürdistan’da proletaryanýn baðýmsýz politik bir güç olmasý ve kendi yazgýsýný kendi ellerine almasý için savaþýmda enternasyonalist dayanýþmada bulunmaktýr. Doðal ki yalnýzca sözle deðil. Kürt milliyetçi ideolojinin Kürt proleterlerini ve ayný biçimde Türk milliyetçiliðinin Türk proleterlerini zehirlemeye ve ideolojik etkisi altýnda tutmaya devam etmelerini önlemenin en etkili panzehiri enternasyonalist örgütlenmedir: tek devlet – tek parti. Ancak, yukarýda açýklandýðý üzere, bu da koþullara baðlýdýr. (3)

Kuzey Kürdistan’da komünist çalýþma yapan Kürt komünistleri (Kuzey Kürdistan’da proletarya büyük çoðunlukla etnik kökeni Kürt olan proleterlerden, komünistler de, yine büyük bir çoðunlukla, Kürt olan komünistlerden oluþur) ayrý örgütlenmede direndikleri sürece onlara yardýmcý olunmasý biricik doðru politika olur. Yukarýda üzerinde durulduðu üzere, ezilen/sömürge ulusun proletaryasýnýn ve komünistlerinin politik bakýmdan ayrý örgütlenme haklarý vardýr ve bu hakka saygý duyulmalýdýr. Nasýl ki, Kürt ulusunun özgürce ayrý örgütlenme hakký varsa, Kürt proletaryasýnýn da (Kuzey Kürdistan’da yalnýzca Kürt proleterleri olmadýðýný daima göz önünde tutuyorum) ayrý örgütlenme hakký vardýr. Bu hakkýn propagandasý, Kürt proleterleri ile Türk proleterleri arasýndaki güven eksikliðini giderme bakýmýndan önemli bir rol oynar.

Proletaryanýn komünist örgütlenmesinde ölçüt, ayný devlet sýnýrlarý içinde yaþayan proletaryanýn sýnýfsal hak ve çýkarlarýnýn komünistçe savunulmasý olmak zorundadýr. Yoksa ulusun (bu gerçekte kapitalist burjuvazinin demektir) hak ve çýkarlarýnýn savunulmasý deðil. Sýnýfsal çýkarlar ile ulusal çýkarlar arasýndaki iliþkide birincisi geri plana itilemez.

Kuzey Kürdistan’da proletaryanýn ya da yalnýzca Kürt proletaryasýnýn ayrý örgütlenmesi, devlet sýnýrlarý içindeki bütün uluslardan ve etnik azýnlýklardan proletaryayý mutlaka zayýflatýr, diye de iddia edilemez. Somut durum deðerlendirilmelidir. Öyle durumlar olabilir ki, ayrý örgütlenmemek sosyalizm uðruna savaþýmý zayýflatabilir. Ayrýca, yine öyle durumlar olabilir ki, belirli bir devletin sýnýrlarý içindeki proletaryanýn bir kýsmýnýn bir baþka devletin sýnýrlarý içindeki proletarya ile birlikte örgütlenmesi genel toplumsal ilerlemenin ve sosyalizmin çýkarlarýna uygun düþebilir. Önemli olan iþçi sýnýfýnýn sýnýfsal çýkarlarý perspektifinin yitirilmemesidir. Yoksa, “benim” devletimin sýnýrlarý içinde yaþayan bütün proleterlerin, ne pahasýna olursa olsun devlet sýnýrlarý içinde örgütlenmiþ olmasý deðildir.

Eðer yalnýzca öznel koþullar, örneðin Kuzey Kürdistan komünistlerinin ayrý örgütlenme istekleri ve bu isteðin proletaryanýn ileri kesimleri tarafýndan desteklenmesi gibi, öyle gerektiriyorsa, ileride birleþmek üzere þimdilik ayrýlmak neden olmasýn? Evet, belirli bir devlet içinde yaþayan bütün etnik kökenlerden proletaryanýn ortak sýnýf örgütlerinde birleþmesi istenen bir þeydir. Öncelikle bunun için büyük Bilimsel Sosyalizmci bir ýsrar ve inatla çalýþmak gerekir. Ama, bütün çabalara karþýn, Kuzey Kürdistan proletaryasý, ya da onun bir parçasý ayrý örgütlenmede ýsrar ediyorsa eðer, proletaryanýn sosyalizm uðruna savaþýmýnýn çýkarlarýna zarar verilmediði sürece, ona engel çýkarmak, ortak savaþým ve örgütlenmeden yana olan komünistlerin iþi olamaz. Burada zarar verip vermeme sorunu yalnýzca ya da asýl olarak Türkiye ve Kuzey Kürdistan proletaryasýnýn, özellikle de birincisinin çýkarlarýna zarar verip vermemek açýsýndan deðil, dünya sosyalist devrimi uðruna savaþýmýn çýkarlarý bakýmýndan ele alýnýr.

Ayrý örgütlenmenin etnik kökene göre örgütlenme olarak anlaþýlmasý (komünistlerin soruna böylesi bir yaklaþýmlarý söz konusu olamaz) ve bu tür örgütlenmenin Türkiye’de de gerçekleþtirilmeye çalýþýlmasý kesinlikle kabul edilemez. Böylesi bir örgütlenme politikasý tam anlamýyla milliyetçi bir politikadýr ve niteliði gereði proletaryanýn saflarýný ve sosyalizm uðruna savaþýmýný bölücüdür. Kuzey Kürdistan’da ayrý örgütlenme politikasý ile, “Türkiye Cumhuriyeti” devleti sýnýrlarý içinde Kürt olan iþçileri ayrý örgütleme politikasý tamamen ayrý politikalardýr. Birincisi bazý koþullarda kabul edilebilir olduðu halde, ikincisi hiçbir zaman kabul edilemez. Bizim Bundcu örgütlenme politikasýna deðil, gerçekten komünist ve enternasyonalist örgütlenme politikasýna gereksinmemiz vardýr. Kuzey Kürdistan’da ayrý örgütlenmeden anlaþýlmasý gereken de, vurgulana geldiði gibi, yalnýzca Kürt proleterlerinin ayrý örgütlenmesi deðil, Kuzey Kürdistan’daki bütün etnik kökenlerden proleterlerin ortak örgütlenmesidir. Bu anlamda olmak üzere enternasyonalist örgütlenmedir. Böylesi bir örgütlenme politikasýna sahip olmayan ve pratik politik çalýþmasýnda buna uygun davranmayan komünist bir ideolojik-politik kimliðe sahip deðildir.

Son bölümde Kuzey Kürdistan komünist hareketi ile Türkiye komünist hareketi arasýndaki iliþkiler üzerinde daha somut ve ayrýntýlý olarak duracaðým.


BÖLÜM 3

Bu son bölümde, Kuzey Kürdistan komünist hareketi ile Türkiye komünist hareketi arasýndaki iliþkileri, özellikle de Kuzey Kürdistan’da ayrý örgütlenme ile Türkiye ve Kuzey Kürdistan ölçeðinde ortaklaþa örgütlenme sorunsalýný daha somut ve ayrýntýlý olarak ele alacaðým.


Haziran 1989’da yazdýðým “Ulusal Sorun ve Komünist Örgütlenme” baþlýðýný taþýyan broþüründe þunlarý okuyoruz:
“Gerek 12 Eylül 1980 öncesinde, gerekse bugün –tabii son derece sýnýrlanmýþ olarak- ortak örgütlenmeyi savunan komünist örgütlerin yaný sýra, Kuzey Kürdistan proletaryasýnýn ayrý örgütlenmesini savunan bir komünist örgüt de Kuzey Kürdistan’da politik çalýþma yaptý, örgütlendi. Bu KAWA idi. Bugünkü örgütsel adýyla Yekîtîya Proletaryayê Kurdistan (Kürdistan Proletarya Birliði). (...)”
Sözü geçen broþürde, gerek ulusal sorun ile Kuzey Kürdistan’da ayrý komünist örgütlenme iliþkisini, gerekse Türkiye ve Kuzey Kürdistan komünist hareketi arasýndaki iliþkileri Yekîtîya Proletaryayê Kurdistan (YPK) örneði çerçevesinde ele almýþtým. Özellikle ulusal soruna getirdiði çözüm önerisi ile proletaryanýn komünist örgütlenmesi iliþkisi baðlamýnda ona yönelik eleþtirilerime karþýn, Kuzey Kürdistan’da komünist çalýþma ve örgütlenmenin, koþullu olarak, YPK’ ya býrakýlabileceðini de savundum. Bu örgüt artýk politik bir özne olmaktan çýktý . Önderleri eliyle tasfiye edilen KAWA/ YPK, Türkiye ve Kuzey Kürdistan’ýn yakýn politik tarihinin bir araþtýrma konusudur artýk .

Verili durum ve yapýlmasý ve yapýlmamasý gerekenler
Bugün, Kuzey Kürdistan’da ayrý savaþým ve örgütlenmeyi savunan ve komünist çalýþma yürüten bir komünist örgüt yok. Böylesi bir örgütün ortaya çýkmasýnýn nesnel ve öznel koþullarý var. Bu nedenledir ki, böylesi bir örgütü varsayarak sorunu ele alacaðým. Yine varsayalým ki, bu örgüt Kuzey Kürdistan Komünist Savaþým Birliði (KKKSB) adýný taþýyor olsun. KKKSB’nin kimi temel görüþlerinin de aþaðýdaki gibi olduðunu varsayýyorum:
  1. Kürdistan dört parçaya bölünmüþ bir sömürgedir.
  2. Devrimci savaþým “Baðýmsýz Birleþik Kürdistan” temel sloganý altýnda yürütülmelidir.
  3. Bu nedenledir ki, Kuzey Kürdistan proletaryasý yalnýzca Türkiye proletaryasýndan ayrý örgütlenmekle kalmamalý, ayný zamanda Kürdistan’ýn diðer devletler içinde kalan parçalarýndaki proleterlerle birlikte ve bütün Kürdistan ölçeðinde örgütlenmelidir. Baþka sözcüklerle, Kürdistan proletaryasý, komünist parti olarak bütün Kürdistan ölçeðinde örgütlenmelidir.
KKKSB’nin Kürt ulusal sorununa getirdiði çözüm önerisi, Kürdistan’ýn bütün parçalarýnýn demokratik bir devlet sistemi içinde birleþtirilmesidir. Baþka sözcüklerle, KKKSB, proletaryanýn sýnýf savaþýmýnda ve doðallýkla bu savaþýmýn örgütlendirilmesinde belirli bir devleti ya da devletlerin sýnýrlarýný temel almayý reddediyor. Bunun yerine bir ülkeyi, çeþitli devletler ararýnda parçalanmýþa da olsa Kürdistan’ý, temel savaþým alaný olarak alýyor. Böyle yapmakla, bugünkü tarihsel-politik koþullarda, proletaryanýn sýnýf savaþýmýna zarar veriyor. Bugünkü tarihsel aþamada iþçi sýnýfý hareketine ve komünist harekete zarar verecek bir ütopya peþinde koþuyor: bütün Kürdistan ölçeðinde komünist örgütlenme.

Kürdistan’ýn birbirine komþu devletler arasýnda bölünmüþ/bölüþülmüþ olmasý gerçeði nedeniyle, sosyalist proletarya, kapitalizme karþý savaþýmýnda belirli bir devletin sýnýrlarýný temel aldýðýndan ya da bugünkü dünya-tarihsel koþullarda almak zorunda olduðundan, ulusal sorunun çözümü de öncelikle bu belirli devletin sýnýrlarý içinde gerçekleþecek devrime baðlý olarak ele alýnýr. Kürt ulusal sorununun Ortadoðu ölçeðinde çözümü, Türkiye, Ýran, Irak ve Suriye devletlerinin politik sýnýrlarý içinde iþçi sýnýfýnýn sosyalizm uðruna savaþýmýnýn çýkarlarýna baðlý olarak ele alýnmalýdýr. Ulusal sorun, dolayýsýyla çözümü de, kendi baþýna bir sorun olarak ele alýnamaz. Böylesi bir yaklaþým komünistlere yabancýdýr. Kürt ulusal sorunu sýnýf sorununa baðýmlý kýlýnmaz ve sorunun çözümünde, Kürtlerin iradeleri dýþýnda çizilmiþ de olsa, Kürt halkýnýn yaþadýðý devletlerin sýnýrlarý temel alýnmazsa, hem ulusal sorunun çözümü, hem de her bir parçadaki Kürdistan iþçi sýnýfýnýn egemen sýnýf olarak örgütlenmesi geciktirilir.

Dört parçaya bölünmüþ olmak (ilk bölünme, Kürdistan genelinde uluslaþma süreci baþlamadan gerçekleþmiþtir), yalnýzca dört ayrý devletin sýnýrlarý içinde bulunuyor olmak bile ortak komünist örgütlenmenin önünde, en azýndan bugünkü bölgesel koþullarda ve dünya durumunda, aþýlmaz bir engeldir. Komünist örgütlenme, ulusal savaþýmýn ya da hareketin örgütlenmesi olarak deðil de, iþçi sýnýfýnýn sosyalist savaþýmýnýn örgütlenmesi olarak anlaþýlýyorsa eðer, sýnýrlarýn varlýðý büyük güçlükler yaratýr. Ayný güçlük ulusal hareketin örgütlenmesi bakýmýndan da söz konusudur. Devlet sýnýrlarý yokmuþ gibi davranýlamaz. Dört parçada birlikte örgütlenme politikasýnýn uygulanmaya çalýþýlmasý büyük bir enerji ve zaman yitimine yol açar. Her bir parçada, bütün etnik kökenlerden proleterlerin oluþturduklarý iþçi sýnýfýnýn, yerli ve yabancý kapitalist sýnýflara ve gerici devletlere karþý genel olarak sýnýf savaþýmýnýn, özel olarak sosyalist sýnýf savaþýmýnýn geliþmesini olumsuz yönde etkiler ve geciktirir. Bazýlarý için pek enternasyonalist ve devrimci gibi görünen bir yaklaþýmýn ne kadar zarar verici olduðunun komünistler tarafýndan anlaþýlmasý için denemek gerekmiyor. Marksizm-Leninizm ve uluslararasý iþçi ve komünist hareketinin tarihsel deneyimleri ne yapýlmasý gerektiðini anlamak için yeterli ilke ve dersleri saðlýyor. Yararlanacaklarý bilim ve zengin deneyimler varken, komünistlerin deneme-yanýlma yöntemini kullanmaya gereksinimleri olmamalý.

Devlet sýnýrlarýnýn varlýðý, Kürdistan’ýn bütün parçalarýnda ortak komünist örgütlenme -ortak sendikal örgütlenme, vb. örgütlenme biçimleri tartýþma konusu bile deðildir burada- bakýmýndan büyük bir engel. Ama bu kadar deðil. Ekonomik ve toplumsal koþullar ve devlet sýnýrlarýnýn yaný sýra, diðer politik koþullar da birbirinden oldukça farklýdýr. Her þeyden önce, söz konusu olan tek bir ulus ya da parçalanmýþ bir ulus deðildir. Kürtler de, Araplar gibi, henüz ulusal devletler olarak örgütlenmemiþ olsalar da, devletler arasýnda parçalanmýþlardýr. Aralarýnda toprak birliði ve bu birlik üzerine kurulu bir ekonomik yaþantý birliði yoktur. Zaten birincisi olmadýðýndan ekonomik yaþantý birliði kurulamadý. (4) Bu ne anlama gelir? Þu anlama gelir ki, Kürtler, ortak ya da birleþik bir uluslaþma süreci yaþamamýþlardýr.Bu satýrlarýn yazarý, 1989 yýlýna dek, kimi ciddi soru iþaretlerine karþýn ve giderek geliþen belirli bir ihtiyatlýlýkla birlikte, Kürtlerin parçalanmýþ bir ulus oluþturduklarý görüþünü savundu. Ancak, tarihsel gerçekler Marksizm-Leninizm’in ulusal soruna iliþkin teorik görüþleri açýsýndan daha yakýndan incelendiðinde, durumun böyle olmadýðý görülür. Kürdistan’ýn toprak birliði, gerçekte, Kürdistan, daha 17.yüzyýlda Ýran ve Osmanlý devletleri arasýnda bölüþüldüðü için ortadan kalktý. (5) Birinci emperyalist yeniden paylaþým savaþý sonrasý, hem Irak, hem de Suriye Kürdistan’ý Osmanlý Ýmparatorluðu’nun politik sýnýrlarý dýþýna çýktý, yani Ýngiliz ve Fransýz emperyalist devletleri tarafýndan ondan kopartýldý. Böylece, Kürdistan’ýn ikinci kez bölünmesi gerçekleþti ve bu bölünme Lozan Konferansý’nda (1923) onaylandý.

Kürt ulusal sorununa ve Kürdistan proletaryasýnýn savaþým ve örgütlenme sorunlarýna bilimsel bir yaklaþým bu gerçekleri yok sayamaz. Farklý ekonomik, toplumsal, politik ve hatta kültürel koþullar söz konusudur. Nesnel süreçlerin yaný sýra, devlet sýnýrlarýnýn sýnýrlamalarý vardýr. Devlet sýnýrlarýnýn varlýðý demek, kendilerine karþý savaþýlacak yakýn düþmanlarýn farklý olmasý demektir. Dört devlette Kürtlerin yakýn düþmanlarý farklýdýr; ama her bir devletin sýnýrlarý içinde Fars, Türk, Arap, vb. uluslardan ezilen halklarýn düþmanlarýyla Kürt halkýnýn düþmanlarý aynýdýr. Bunun anlamý açýk olmalý. Kürdistan’ýn bütününde Kürt proleterleri, yarý-proleterleri ve diðer emekçi kategoriler arasýnda savaþým ve örgüt birliði yokken, diðer uluslardan emekçi sýnýf ve katmanlarla savaþým ve örgüt birliði olanaklarý vardýr. Örneðin, devlet olarak Türkiye’de, yalnýzca olanaklardan deðil, savaþým ve örgüt birliðinden söz etmek gerekir. Bu savaþým birliði, hem Türkiye’de, hem de Kuzey Kürdistan’da vardýr. Komünist ve devrimci-demokratik hareketi oluþturan örgütlerin büyük bir çoðunluðu söz konusu olduðu sürece, savaþýmda birlik örgütte birliðe varmýþtýr. Ama, birçok politik örgüte daðýlmýþ olarak. Böylesi bir durumda, ulusal sorunun çözümünü her bir devletin sýnýrlarýný temel alan bir devrimci savaþým konusu olarak düþünmek, hem bütün parçalardaki Kürt ve diðer etnik kökenlerden proleterlerin, hem de ulusal boyunduruða karþý savaþým yürüten Kürt halklarýnýn çýkarlarýna uygun düþmez mi? Somut koþullarýn farklýlýðý durumu, birleþik Kürdistan devrimi, tek örgüt ve birleþik Kürdistan sloganlarýnýn geçersizliðini anlamak için yeterli deðil midir?

Ortada tek bir ulus ve tek bir “ulusal” proletarya yoktur. Bu nesnel gerçeklik, proletaryanýn Kürdistan ölçeðinde ortak örgütlenmesini, bugünkü tarihsel koþullar sürdükçe, olanaksýz kýlar. Bütün Kürdistan ölçeðinde Kürt proleterleri kendi kaderlerini ortak olarak tayin edemeyecekleri gibi, Kürdistan ölçeðinde ezilen Kürt “ulusu” da kendi politik kaderini ortaklaþa olarak tayin edemez. Kapitalizmin eþit olmayan ekonomik ve politik geliþme yasasýnýn Kürdistan’ýn her bir parçasýnda farklý nesnel ve öznel koþullara yol açtýðýna ve Kürdistan’ýn parçalarýný içeren devletlerin her birindeki somut koþullarýn Kürt ulusal hareketinin evrimi üzerinde belirleyici rol oynadýðý gerçeðine gözler kapanacak olursa, böylesi bir tutumdan, ancak ve ancak, sosyalizm ve ulusal boyunduruktan kurtuluþ savaþýmý zarar görür. Kabul edilmelidir ki, Kürt ulusal hareketi dört parçada birleþik bir süreç olarak geliþmiyor. Tekil devletlerin sýnýrlarý içinde gerçekleþecek devrimlere baðlý ve baðýmlý durumdadýr. Bu durumda, Kürt ulusal sorununun baðýmsýz ve kendi kendine yeten bir sorun olarak konuluþu, komünist-devrimci bakýþ açýsýndan, olanaklý deðildir. Tersine, bu sorun, tekil devletlerin sýnýrlarý içindeki devrim genel sorununun, her bir devletin somut koþullarýnýn gerektirdiði devrimlerin, örneðin, anti-emperyalist demokratik halk devrimleri sorununun bir parçasýdýr. Anlaþýlacaðý gibi, yalnýzca yakýn “ulusal” düþmana karþý deðil, uluslararasý düþmana, emperyalist sermayeye ve emperyalist devletlere karþý savaþým sorununun da.

Birleþik Komünist Hareket Ortak Ýþçi Sýnýfý Hareketine Dayanýr
“Baðýmsýz Birleþik Kürdistan” sloganýyla Kürdistan ölçeðinde örgütlenme politikasý arasýnda dolaysýz bir iliþki, bir neden-sonuç iliþkisi olduðu kuþku götürmez. Belirli bir ülkedeki iþçi sýnýfý hareketinin özgül çýkarlarýnýn dünya iþçi sýnýfý hareketi ve dünya proletarya devriminin çýkarlarýna baðlý kýlýnmasýnýn bir ilke sorunu olduðu da. Kürdistan’ýn her bir parçasýnýn farklý tarihsel geliþimi, ciddi farklýlýklar taþýyan toplumsal-ekonomik biçimlenmesi ve farklý politik yapýlar nedeniyle ortak bir iþçi sýnýfý hareketi yoktur. Bu durumda, nesnel engeller, hatta, dil öðesinin de dahil olduðu kimi kültürel farklýlýklar gibi öznel engeller yok sayýlarak tüm Kürdistan ölçeðinde ortak komünist örgütlenme ciddi olarak savunulamaz. Örgütlenecek olan nedir? Ýþçi sýnýfýnýn kapitalizme karþý sýnýf savaþýmý. Ama, kapitalizme karþý ortak bir savaþým yok ki (belli bir devletin sýnýrlarý içinde savaþým ortaklýðýnýn yokluðu olarak anlaþýlmalý bu) ortak bir örgütlenme olanaklý olsun. Ortak ya da birleþik bir iþçi sýnýfý hareketine dayanmayan “ortak” bir örgütlenme! Böylesi bir örgütlenme, olsa olsa, kýsmen proletarya hareketine, asýl olarak da ulusal harekete dayanabilir. Ulusal harekete dayanan bir ortak örgütlenmenin de komünist bir örgütlenme deðil, en iyi olasýlýkla ulusal-demokratik devrimci bir örgütlenme olacaðý da ayrýntýlý bir açýklamayý gerektirmez. (6) Kürdistan ölçeðinde birleþik sendikalarýn, diðer tür iþçi örgütlerinin ve birleþik komünist bir partisinin kurulmasýnýn nesnel ve öznel koþullarý yoktur. Gerçekçi olunmalý ve ezilen ulus milliyetçiliðinin tuzaðýna düþülmemelidir. Böylesi bir tuzak, Kuzey Kürdistan iþçi ve emekçi hareketinin Kürt milliyetçi hareketin kuyruðuna takýlmasýna neden olabilir. Kuzey Kürdistan proletaryasýnýn baðýmsýz politik bir güç durumuna yükselmesini engelleyebilir. Sözün özü, Türkiye ve Kuzey Kürdistan iþçi sýnýfýnýn iþbirlikçi tekelci kapitalizme ve emperyalist kapitalizme karþý savaþýmýna, onarýlmasý son derece güç olan zararlar verir.

Kürdistan ölçeðinde ortak bir iþçi sýnýfý hareketi yoktur, ama, örneðin, Kuzey Kürdistan’da ve Türkiye’de, yani T.C. sýnýrlarý içinde, Kürt, Türk ve diðer etnik kökenlerden iþçilerin, ortak sendikalar, ortak grevler, ortak gösteriler, diðer tür örgüt ve eylem biçimleri olarak ortak hareketi vardýr. Bu durumda yapýlmasý gereken, bu ortak iþçi sýnýfý hareketine dayanarak komünist hareketi örgütlemek ve kendiliðinden iþçi sýnýfý hareketini komünist iþçi hareketi düzeyine çýkarmak için çalýþmaktýr. Etnik ya da ulusal kökeni ne olursa olsun, her komünist, bulunduðu yerde ortak sýnýf hareketine dayanan bir sosyalist hareketin oluþturulmasý için çalýþmalýdýr. Ne olursa olsun Kürdistan ölçeðinde örgütlenme iddiasý ve inadý ile ortaya çýkýp, olmayan ve nesnel ve öznel koþullar açýsýndan, en azýndan bugünkü koþullarda, oluþmasý olanaksýz olan bir hareketi yaratmaya çalýþmak bilimdýþý ve milliyetçi bir tutumdur. “Ülkem” ya da “ulusum” ölçeðinde örgütlenme anlayýþý komünistlere yabancýdýr.

Proletaryanýn bölgesel ve dünya ölçeðinde çýkarlarý, baðýmsýz ve birleþik bir Kürdistan devletinin kurulmasýný gerektirdiðinde ya da Kürt ulusal sorununu bütün Kürdistan ölçeðinde çözme görevini önlerine koyduðunda, bunun için çalýþmak yalnýzca Kürdistan komünistlerinin deðil, bütün ülkelerin komünistlerinin, örneðin, Türkiye komünistlerinin de görevi olacaktýr. Ne var ki, genel olarak toplumsal geliþmenin ve iþçi sýnýfýnýn sosyalizm savaþýmýnýn çýkarlarýndan soyutlanmýþ bir “Birleþik Kürdistan” sloganý desteklenemez. Kendi politik geleceðini ne yönde belirleyeceði hem Kürt ulusunun bileceði bir þeydir, hem de tarihsel-politik koþullara baðlýdýr. Daha bugünden deðiþmez, mutlak olarak belirlenmiþ çözüm önerileri ileri sürülemez. Proletaryanýn sosyalizm için savaþýmýnýn çýkarlarý bakýmýndan þu ya da bu politik tercihte bulunabiliriz; ama tercihleri mutlaklaþtýramayýz. Kürt ulusu, kendi politik yazgýsýný belirleme hakkýný birleþik bir Kürdistan devletinin kurulmasýndan yana kullanabileceði gibi, dört parçadaki diðer ulus ve ulusal azýnlýklarla ortak bir devlet içinde yaþamaktan, ya da yalnýzca Kuzey Kürdistan’da bir ulusal devlet kurmaktan yana da kullanabilir.

Burada özellikle dikkat çekilmesi gereken bir nokta vardýr: Sosyalizmin ve genel toplumsal ilerlemenin çýkarlarý gerektirmediði sürece parçalanmýþ bir Kürdistan’ý ve parçalanmýþ bir “Kürt” ulusunu birleþtirmenin komünistlerin iþi olmadýðýdýr. Toplumsal geliþmenin ve sosyalist savaþýmýn engeli olmadýðý sürece tarihsel haksýzlýklarý düzeltmek, ister ezen ulustan, isterse ezilen/sömürge ulustan olsunlar, komünistlerin görevi olamaz.
Þimdiye dek ortaya konulan görüþlerin ýþýðýnda, Kürt ulusal sorununun çözümünü Kürdistan ölçeðinde aramak ve buna baðlý olarak proletaryanýn Kürdistan ölçeðinde komünist örgütlenmesini savunmak gerçekçi ve doðru deðildir. KKKSB, bu sorunda, kötü sonuçlara neden olacak ciddi bir yanýlgý içindedir. Ezilen ulus milliyetçisi bir sapma, hatta eðilim göstermektedir.

Kuzey Kürdistan’da Ayrý Komünist Örgütlenme Sorunu ve Komünist Hareket-içi Ýliþkiler
Kuzey Kürdistan’da baðýmsýz örgütlenme sorununa geri dönelim. Varsayalým ki, KKKSB, Kürt ulusal sorununa iliþkin olarak Kuzey Kürdistan’da baðýmsýz, demokratik bir Kürt ulusal devletinin kurulmasýný çözüm olarak görsün ve Kuzey Kürdistan proletaryasýnýn bütün örgüt biçimlerini bu çözüm önerisine uygun olarak ele alsýn. Bu durumda Türkiye ve Kuzey Kürdistan’daki diðer komünistlerin tutumlarý ne olmalýdýr?

Öncelikle, yoldaþça bir ideolojik savaþýmla, KKKSB’nin milliyetçi sapmasýný –eðilimini demek daha uygun düþebilir- düzeltmesine yardýmcý olmaya çalýþmak gerek. Israrla anlatýlmalý ki, proletaryanýn politik örgütlenmesini Kürt ulusunun kendi politik geleceðini ayrý bir ulusal devletin kurulmasýndan yana belirleyeceði olasýlýðýnýn mutlaklaþtýrýlmasýna dayandýrmak ve dolayýsýyla daha bugünden ayrý örgütlenmeyi savunmak, hatta mutlaklaþtýrmak, komünist bir tutum olamaz. Daha bugünden “Birleþik Kürdistan” temel sloganý altýnda devrimci savaþým sürdürmek de. Daima göz önünde tutulmasý gereken bir nokta odur ki, ezilen ya da sömürge ulusun komünistleri de, daha büyük coðrafyaya (fizik alana), daha büyük nüfusa ve daha geniþ yer altý ve yerüstü zenginlik kaynaklarýna, sermaye ve teknoloji birikimine sahip olan sosyalist devletler kurmaktan yana olmalýdýrlar.

Ulus eðilimini açýkça ortaya koymadan ulusal boyunduruktan kurtuluþun gerçekleþeceði biçim olarak baðýmsýz devleti kabul etmek ve proletaryanýn her türlü örgütlenmesini buna göre gerçekleþtirmeye çalýþmak proleter enternasyonalist deðil, yurtsever milliyetçi bir tutumdur. KKKSB’nin tutumu, ne yazýk ki, böylesi bir tutumdur. KKKSB’nin unuttuðu ya da Kürt milliyetçiliðinin ciddi ideolojik etkileri nedeniyle göremediði odur ki, Kuzey Kürdistan komünistleri (7) ya da Kuzey Kürdistan komünist hareketi, baðýmsýz ulusal devletin kurulmasýný yakýn politik amaç olarak saptayamazlar. Ulusal boyunduruktan kurtuluþ anlamýnda özgürlük ve baðýmsýzlýk ile baðýmsýz devlet olarak örgütlenme arasýnda bire bir iliþki yoktur. Daha önce açýklanan nedenlerle, demokratik ya da sosyalist bir devlet sisteminde eþit ulusal haklara sahip olarak birlikte yaþamak, sosyalizmin, yani bütün etnik kökenlerden iþçilerin ve diðer emekçi kategorilerin her türlü çýkarýna uygun düþer. KKKSB ise, ulusal çýkarlarý (bunlar son çözümlemede burjuvazinin çýkarlarýdýr) sosyalizmin çýkarlarýnýn üstüne yerleþtirmektedir. Tam tersini yapmasý gerekirken, sýnýf sorununu ulusal soruna baðlý olarak ele almaktadýr.

Kuzey Kürdistan’da özerk ya da bölgesel bir partinin kurulmasýnýn devrimin ve sosyalizmin çýkarlarýna uygun olduðu yukarýda geniþçe açýklandý. KKKSB’nin yapmasý gereken, bölgesel bir komünist partisi kurmak için çalýþmak olmalýdýr. Böylesi bir çalýþma, önkoþul olarak, Kürt ulusal sorununa iliþkin öne sürülen çözüm önerisinin deðiþtirilmesini gerekli kýlar. KKKSB’nin enternasyonalizm temeli üzerinde uluslararasý birleþik komünist partisi olarak örgütlenme düþüncesini kabul etmesi ve bunun gerçekleþmesi için çalýþacaðýný açýklamasý ve bu yönde propaganda yapmasý durumunda Kuzey Kürdistan’da komünist çalýþma, dolayýsýyla komünist örgütlenme, ona býrakýlabilir.

Kuzey Kürdistan’da ortak örgütlenme konusunda bir diðer seçenek ise, KKKSB’nin örgütleriyle, hem Türkiye’de, hem de Kuzey Kürdistan’da örgütlenen komünist gruplarýn Kuzey Kürdistan’daki örgütlerinin bölgesel partinin kurulmasý için birlikte çalýþmalarýdýr. Bu yönde, parti-öncesi komünist gruplarýn birliðinin saðlanmasý için, tek bir komünist örgüt olarak birleþme politikasý izlenebilir. Burada söz konusu olan federatif bir örgütlenme deðil, komünist gruplarýn yerel örgütlerinin birbirine karýþmasýdýr. Bu birbirine karýþma, ulusal özellikler daima göz önünde tutularak, yerel örgütlerin tam birleþmesi temeline dayanmalýdýr.

KKKSB’nin birleþik komünist partisini kurulmasý düþününü kabul etmemesi durumunda, birlikte örgütlenmeyi savunan komünist gruplarýn, birleþik partiyi bölgesel partilerin merkezileþmesi olarak anlamak koþuluyla, Kuzey Kürdistan’da da örgütlenmeye devam etmeleri doðru olur. Bu gruplar, bir yandan birlik sorununun çözümü için çalýþýrken, diðer yandan hem Türkiye’de, hem Kuzey Kürdistan’da birleþik partinin bölgesel/özerk seksiyonlarýný /bölümlerini kurmaya çalýþmalýdýrlar.

Komünist hareketin bugünkü parçalanmýþlýk ve güçsüzlük döneminde ve Kuzey Kürdistan komünistlerinin bir bölümünün ayrý örgütlenmede ýsrarý durumunda, Kürdistan’ýn bütün parçalarýnda birlikte örgütlenme düþüncesinden vazgeçmese bile, eðer gerçekte yalnýzca Kuzey Kürdistan’da bütün etnik kökenlerden proleterleri ortak sýnýf örgütlerinde örgütleme politikasý izlerse, KKKSB Kuzey Kürdistan proletaryasýnýn komünist temsilcisi olarak kabul edilebilir. Burada dikkat edilmesi gereken nokta, KKKSB’nin Kürdistan ölçeðinde örgütlenmeyi savunan bir örgüt olmasýdýr. Bu güçlük yaratýr. Ancak, önemli olan fiili durumdur, yani ne yapýldýðýdýr, ne yapýlmak istendiði deðil. KKKSB’nin “Birleþik Kürdistan” sloganýnýn Kürdistan ölçeðinde örgütlenme ve savaþýmý gerektirdiði açýk. Ancak, bunun gerçekte olanaksýz olduðu, diðer etkenlerin belki de bir özeti olarak, ortak bir iþçi sýnýfý hareketinin yokluðu nedeniyle anlaþýlacaktýr. Ýyimser olmak için gerekli neden KKKSB’nin komünist bir örgüt olmasý ve bu niteliðinden ötürü de yanýlgýlarýna karþý acýmasýz olacaðý umududur. Yalnýzca bu deðil kuþkusuz. Ýþçi sýnýfýnýn savaþým ve örgüt birliði gibi bir sýnýf eðilimi, özellikle sýnýf savaþýmýnýn sertleþtiði, derinlemesine ve geniþlemesine güçlü bir biçimde geliþtiði tarihsel koþullarda, oynamasý gereken düzeltici ve birleþtirici rolü oynayacaktýr. Komünistlere ve proletaryaya, proletaryanýn özellikle sýnýf bilinçli kesimine, güvenmek gerek. Yanýlgýlarýný düzeltmeleri için, komünistlerin, yoldaþça ideolojik savaþýmýn yaný sýra, zamana da gereksinimleri vardýr. Yanýlgýlarýn düzeltilmesini bekleyenlerin de sabra. (8)

Ýþçi sýnýfýnýn toplanma merkezlerinde –bu merkezler Türkiye’dedir- örgütlenen komünist gruplar, devlet sýnýrlarý içinde bulunan bütün proleterlerin tek bir komünist partisinde temsil edilmeleri propagandasý durdurulmaksýzýn, komünist hareketin Kuzey Kürdistan’daki temsilcisi olarak kabul edilmesi durumunda, KKKSB’yi destekleyebilirler ve oradaki güçlerini onunla örgütsel olarak birleþtirebilirler. (Birleþmenin hangi ilkeler temelinde ve nasýl gerçekleþtirileceði konu dýþýdýr.) Burada eklemekte yarar var ki, Türkiye’de Kürt proleterlerinin yaþadýklarý kentlerde ve bölgelerde çalýþma yapan Kürt olan komünistlerin, ulusal kurtuluþ savaþýmýnýn alevlenmesi gibi özel nedenler dýþýnda, Kuzey Kürdistan’a kaydýrýlmalarý kabul edilemez. Kuzey Kürdistan komünist hareketine, özel olarak belirtmek gerekirse KKKSB’ye, yardým çok yönlü olabilir. Teorik yardýmdan kadro aktarýmýný içeren örgütsel yardýma, basýn-yayýn olanaklarý saðlamaktan askeri malzeme yardýmýna kadar. Enternasyonalist yardýmda her zaman göz önünde tutulmasý gerekenin proletaryanýn ve sosyalizmin genel çýkarlarýnýn olmasý gerektiði unutulmaksýzýn.

Ýleride birleþmek üzere bugün örgütsel bakýmdan geçici olarak ayrýlmak –zaten ayrýlýðýn olduðu varsayýlýyor- yerinde olabilir. Böylesi bir düþünce geliþtirilirken, KKKSB’nin, Kuzey-Kürdistan’da yalnýzca Kürt proleterlerini deðil, Türk ve diðer etnik kökenlerden proleterleri de ayný komünist partisi içinde örgütlenme düþüncesine sahip olmasý, enternasyonal bir bileþime sahip olma politikasý –bunun ne ölçüde gerçekleþebileceði, bugüne kadar edinilen deneyim de incelenerek tartýþma konusu yapýlabilir- daima göz önünde bulunduruldu. Yalnýzca Kürt proleterlerini örgütleme politikasý komünist bir politika olamaz ve bu nedenle de desteklenemez.

Bir baþka önemli nokta, her ne durumda olursa olsun, Türkiye ve Kuzey Kürdistan proletaryasýnýn bugünkü ekonomik ve politik savaþýmýnýn birliðinin bozulmamasýdýr. Kim ki bu birliði bozmaya çalýþýyorsa o komünist olarak deðerlendirilemez. KKKSB’nin örgütlenme teorisi/anlayýþý bu tehlikeyi içeriyor; ama, proletarya için henüz gerçek bir tehdit oluþturmuyor. Türkiye ve Kuzey Kürdistan proletaryasýnýn ekonomik ve politik savaþým birliðini, özellikle ikincisini baltalayýcý çalýþmalar yapmasý durumunda, KKKSB’ye, yukarýda açýklanan nitelikte bir yardýmýn –komünist örgütten komünist örgüte yardým anlamýnda- söz konusu olamayacaðý açýk olmalý.

Unutulmamasý gereken bir nokta da odur ki, Kuzey Kürdistan komünistlerinin ezici çoðunluðu ortak örgütlenmeden yanadýr. Birçok kiþi, ulusal sorunun çözümünde Kürt ulusunun ayrý ulusal devlet olarak örgütlenmesini savunmayan örgütleri “Türk solu” olarak tanýmlamaktadýr. Ezilen ulus milliyetçiliðinin neden olduðu bir yanýlgýdýr bu. Komünist ve devrimci-demokrat örgütler, yani geniþ anlamda devrimci hareket söz konusu olduðu ölçüde bu tanýmlama yanlýþ ve yanýltýcýdýr. Gereksinme duyuluyorsa “Türkiye ve Kuzey Kürdistan solu” tanýmlamasý yapýlabilir. Kuzey Kürdistan’da politik çalýþma yapmayan örgütler varsa eðer, bunlarýn oluþturduklarý bir “Türkiye solu”ndan söz edilebilir. Bu durumda bile “Türk solu” deðil; çünkü, Türkiye’de bütün komünist ve demokrat devrimci örgütler içinde Türk olan devrimcilerin yaný sýra, Kürt, Ermeni, Çerkez, Arap, vb etnik kökenlerden devrimciler de vardýr. Yani, üyelerinin etnik bileþimi bakýmýndan “Türk” olan devrimci bir örgüt yoktur. Ama “Kürt” olan örgütler ya da gruplar vardýr; çünkü, Kürt ulusunun kendi politik geleceðini belirleme hakkýný ulusal bir devletten yana kullanacaðý varsayýmý ya da öyle kullanmasý gerektiði düþününe sahip olan politik gruplarda Kürt olmayan devrimci yoktur, ya da, sözcüðün tam anlamýyla, istisnadýr. Ancak, “Kuzey Kürdistan solu” dendiðinde üyelerinin etnik bileþimi bakýmýndan yalnýzca “Kürt” olan örgütler anlaþýlamaz. Hem Kuzey Kürdistan komünist hareketi, hem de devrimci-demokrat hareketi, üyelerinin etnik bileþimi bakýmýndan, genel olarak, çok-uluslu ya da enternasyonaldir.

Kuzey Kürdistan’da örgütlenenler ya da örgütlenecek olanlar yalnýzca ayrý örgütlenme yanlýlarý deðildir ve olmayacaktýr. Üyeleri arasýnda Kürtlerin yaný sýra, diðer etnik kökenlerden komünistlerin olduðu örgütler de örgütleniyorlar ve örgütleneceklerdir. Bu nedenle, ayrý örgütlenmeden yana olan örgütlerle, ortak örgütlenmeden yana olan örgütler arasýndaki iliþkilerin nasýl düzenleneceði son derece önemli bir sorundur. Ulusal sorunun çözüm yolu ve komünist örgütlenme sorunlarýnda ayrý düþünen komünistler arasýnda yoldaþça iliþkilerin kurulmasý gerektiði her türlü kuþkunun ötesindedir. Ortak teorik ve pratik çalýþma olanaklarýnýn bulunmasý istenen bir þeydir. Yoldaþça iliþkilerin kurulabilmesi için, ortak örgütlenme politikasý izleyen komünist örgütlerin propaganda, ajitasyon ve örgütlenme özgürlüklerine saygý gösterilmelidir. Belirli bir devletin sýnýrlarý içinde ortak olan iþçi sýnýfý hareketinin merkezi olarak örgütlenmesi için çalýþanlara zorluk çýkartýlmamalýdýr.

Komünist örgütlenme bakýmýndan üzerinde durulmasý gereken bir diðer nokta da, Kuzey Kürdistan’da proletaryanýn niceliði sorunudur. Kuzey Kürdistan iþçi sýnýfýnýn sayýsý, büyük çoðunluðu hizmet sektöründe olmak üzere, azdýr. Kuzey Kürdistan’da emekçiler, çok büyük bir çoðunlukla kent ve kýr yarý-proleterlerinden, küçük ve orta köylülerden ve kent küçük-burjuvalarýndan oluþur. Komünist hareketin çalýþma alanlarý seçimine bir de bu noktadan yaklaþmakta yarar var. T.C. sýnýrlarý içinde, iþçi sýnýfý, büyük bir çoðunlukla Türkiye’de, orada da Ýstanbul, Ýzmit, Bursa, Zonguldak, Ýzmir, Adana gibi belli baþlý sanayi ve ticaret merkezlerinde toplanmýþtýr. Bu nesnel durum nedeniyle komünist pratik çalýþmanýn aðýrlýk merkezi Türkiye olmak durumundadýr. Burada milliyetçi olan bir þey yoktur. Bu durum, asýl olarak, kapitalizmin eþit olmayan geliþme yasasýnýn iþleyiþinin ürünüdür. Yoksa bir istek ya da niyet sorunu deðil. Komünist hareket iþçi sýnýfý hareketine dayanmak zorundadýr. Bu hareket de, öncelikle, sanayi proletaryasýnýn toplandýðý sanayi merkezlerinde geniþliðine ve derinliðine geliþir.

Komünist hareketin güç ve olanaklarý açýsýndan soruna bakýþ
Soruna bir de komünist hareketin güç ve olanaklarý açýsýndan bakmak gerekiyor. Komünist hareket, hala 12 Eylül 1980 darbesiyle aldýðý aðýr politik-örgütsel yenilginin sonuçlarýyla boðuþuyor. Ýdeolojik, teorik, politik ve örgütsel düzeyde çok yönlü aðýr kriz koþullarýndan geçmekte olan komünist hareketin, kadro, kitle iliþkileri, parasal ve teknik olanaklar bakýmýndan son derece güçsüz olduðu ve her þeyden önce, sanayi proletaryasýnýn toplanma merkezlerinde ciddiye alýnýr bir politik güç durumuna gelmiþ olmaktan uzak olduðu koþullarda, Kuzey
Kürdistan’da Bilimsel Sosyalizmci çalýþma için güç ve olanak ayýrmak, ulusal kurtuluþ hareketinin alevlenmesi, vb. gibi özel devrimci yükseliþ durumu dýþýnda, olanaksýz olduðu gibi, yanlýþtýr da. (9)

Kuzey Kürdistan, proletaryanýn sosyalizm savaþýmýndan çok, ulusal sorun ve Ortadoðu baþta olmak üzere bölgesel politikalar bakýmýndan önem taþýmaktadýr. (10) Özellikle askeri bakýmdan çok önemli bir coðrafi konuma ve görece zengin doðal kaynaklara sahiptir. Kuzey Kürdistan’daki ulusal kurtuluþ savaþýmý, hem Kuzey Kürdistan’daki sosyalizm savaþýmýna, hem de asýl olarak Türkiye’deki sosyalizm savaþýmýna baðlý ve baðýmlý olarak ele alýnmalýdýr. Kürt milliyetçisi, bu yurtsever devrimci milliyetçilik de olsa, baskýlara, Türk þoveni, vb. olasý suçlamalara karþý direnmek gerektiði ortada. Asýl olan, hangi ulustan olursa olsun, proletaryanýn sosyalizm uðruna savaþýmýdýr. Bu savaþýmýn ulusal baskýya karþý savaþým uðruna zayýflatýlmasý, komünist bakýþ açýsýndan, düþünülemez. Kaldý ki, ulusal baskýya karþý savaþým, gerçekten tutarlý, sonuç alýcý ve kalýcý sonuçlarý olan bir savaþým için, sosyalizm uðruna savaþýmla birleþtirilmelidir. Komünist hareketin çok yönlü olan aðýr genel kriz durumundan çýkamadýðý ve henüz kendi kendine yeten bir güç bile olmadýðý tarihsel-politik koþullarda, kadro gücünü ve her türlü olanaklarýný bölmek ve saða sola koþuþturmak komünist politik savaþým ve örgütlenme anlayýþý açýsýndan kabul edilemez. Baþkalarý ne der, en kýsa sürede baþkalarý tarafýndan politik muhatap olarak alýnma, olanaklý olan en kýsa sürede kitleselleþme gibi kaygýlarla hareket etmek komünistlerin iþi olamaz. Ayrýca, unutmamak ve özellikle vurgulamak gerekir ki, Kürt proleterleri (ve yarý-proleterleri), büyük bir çoðunlukla, Kuzey Kürdistan’da deðil, Türkiye’de çalýþmakta, yaþamakta ve kapitalizme karþý orada savaþým yürütmektedirler. Bu nedenledir ki, hiç kimse, eðer ciddiye alýnmak istiyorsa, komünist çalýþmada Kürt proleterlerinin ihmal edildiði savýný ileri süremez.

Bir kez daha devlet sýnýrlar sorunu
Sürekli olarak, kapitalizme karþý savaþýmýnda, iþçi sýnýfýnýn belirli bir devletin sýnýrlarýný temel almasý gerektiði üzerinde duruldu. Birçok kiþinin, özellikle ulusal sorunun çözümünde marksist-leninist görüþler karþýsýna “Misaký Milli”nin korunmasý politikasý izlendiði, vb. suçlamalarla çýkanlarýn hoþnut olmayacaðý açýk. (11) Ezilen ulus milliyetçiliði ya da bu tür milliyetçiliðin ciddi etkileri, insanlarýn böyle düþünmelerine neden oluyor. Marksizm-Leninizm’in soruna iliþkin teorik yaklaþýmýný ve iþçi ve komünist hareketin tarihsel deneyimlerini bilenler, daha doðrusu, doðru bulup özümleyebilenler için sýnýrlarýn mutlak bir korunmasýndan yana olunmadýðý anlaþýlýr olmalý. Sosyalist proletarya, dünya proletarya devrimi ve dünya proletarya diktatörlüðü için savaþýmýnda, devlet sýnýrlarýnýn varlýðý nedeniyle, öncelikle biçimde “ulusal” savaþým yürütür. Ama, bu zorunluluk, onun, devlet sýnýrlarýnýn, bu arada T.C. sýnýrlarýnýn da, mutlak olarak korunmasýndan yana olduðu anlamýna gelmez. Proletarya, özünde, enternasyonalist bir sýnýftýr. Proletaryanýn bu niteliði, sýnýf olarak onun ve savaþýmýnýn, kendi iradesi dýþýnda varolan devlet sýnýrlarý tarafýndan bölünmesi durumuyla antagonist bir karþýtlýk içindedir.

Bu satýrlarýn yazarý, dünya proletaryasýný ve kapitalizme karþý savaþýmýný, özellikle de sosyalist savaþýmýný, sýnýrlayan ve bölen devlet sýnýrlarýnýn kararlý bir düþmanýdýr ve onlarýn kaldýrýlmasý için çalýþýr. Ancak, bilir ki, devlet sýnýrlarýnýn ortadan kaldýrýlmasý için, proletarya, öncelikle her bir devletin sýnýrlarý içinde örgütlenmek ve “kendi” kapitalist burjuvazisini yenmek zorundadýr. Proletarya enternasyonalizminin gereði budur. Bir Türk olan yazar, Türk devletinin sýnýrlarýnýn mutlak olarak korunmasýndan yana deðildir. Sýnýrlarýn “dokunulmazlýðý”ný ya da “bozulmazlýðý”ný savunma diye bir kaygýsý yoktur; ve, sýnýrlarýn geleceði konusunda gerektiðinde kayýtsýz kalmasýný da bilir. Ama, bu kayýtsýzlýk, “ne olursa olsun sýnýrlar parçalansýn” eðilimi olarak yorumlanamaz. Asýl olan, çeþitli etnik kökenlerden proleterlerin oluþturduðu Türkiye ve Kuzey Kürdistan proletaryasýnýn temel maddi ve maddi-olmayan, yani ekonomik, politik, kültürel, vb. çýkarlarýdýr. Bu çýkarlar, daha önce de vurgulandýðý gibi, coðrafya ve nüfus bakýmýndan olabildiðince büyük sosyalist devletlerin kurulmasýný, uluslarýn ve ulusal azýnlýklarýn bu devletler içinde eþit haklar temelinde özgürce ve barýþçýl olarak bir arada yaþamalarýný gerekli kýlar. Dolayýsýyla, yazarýn devlet sýnýrlarý sorununa yaklaþýmý ulusal deðil, sýnýfsaldýr. Öyle durumlar olur ki, T.C.’nin politik sýnýrlarýnýn parçalanmasý, ülke, bölge ve dünya ölçeðinde toplumsal ilerlemenin ve proletaryanýn sosyalizm uðruna savaþýmýnýn çýkarlarýna uygun düþebilir. Böylesi bir durumda sýnýrlarýn parçalanmasý için çalýþmak enternasyonalist bir görev olur. Özellikle Türk olan komünistler ve Türk olan iþçiler açýsýndan.

Yazar, T.C.’nin çok-uluslu bir devlet olmasýnýn onun gerici-baskýcý karakterini güçlendirdiðini, demokratik bir toplum ve devlet sitemi kurulmasýný güçleþtirdiðini bilir. “Sýnýrlar sorunu”nun düþman üzerinde zaferin kazanýlmasý sonrasýna býrakýlmasý gerektiðini ve ezen ulus proletaryasýnýn bu sorunda ödün verebileceðini de. “Kahrolsun Sýnýrlar!”, “Sýnýrlar Kaldýrýlsýn!” Evet, ama anarþistçe bir ele alýþla deðil. Proletaryayý eylemsizliðe itecek bir düþünce çizgisiyle hiç deðil. Her þeyin bir zamaný vardýr; ve, kuþku yok ki, sýnýrlarýn ömürlerini pratik olarak da dolduracaklarý zaman gelecektir. Sýnýrlarýn ortadan kaldýrýlmasýný savunanlara düþen görev, tarihsel olan bu sürece eylem yoluyla müdahale ederek istenen tarihsel anýn gelmesini hýzlandýrmaktýr. Bunun için de bugünkü durumdan hareket etmek ve bu çalýþmayý enternasyonal örgütlenmeler aracýlýðýyla dünya çapýnda eþgüdümlü kýlmaya çalýþmak gerekir.

Ulusal güven eksikliði sorunu ve proleterlerin ve komünistlerin birliði
Kuzey Kürdistan proletaryasýnýn Türkiye proletaryasýndan ve dolayýsýyla Kürt proleterlerinin ezici çoðunluðundan ayrý olarak örgütlenmesi gerektiðini savunan örgüt ve kiþilerin gerekçelerinden biri de, güven eksikliði, hatta güven yokluðu ya da ulusal güvensizliktir. Ýlginç olan odur ki, örgütlenme sorunlarýnda bu tür bir güvensizlik veya güven eksikliði belirtenlerin, Kürt ulusunun kendi politik yazgýsýný ulusal devlet olarak ayrý örgütlenmekten yana belirleyebileceðini bir olasýlýk olarak deðil de, önceden kararlaþtýrýlmýþ olarak kabul etmeleridir. Nasýl ki ulusal soruna getirilen çözüm önerisiyle komünist örgütlenmeye iliþkin çözüm önerisi arasýnda dolaysýz bir baðlantý varsa, ulusal soruna getirilen çözüm önerisiyle Türk ulusuna, onun bir parçasý olan Türk proletaryasýna ve “Türk solu”na, hatta ortak örgütlenmekten yana olan Kürt komünistleri ve proleterlerine ve Türkiye’de yaþayan Kürt proleterlerine duyulan güvensizlik arasýnda da dolaysýz bir baðlantý vardýr. Birçok politik grup ve kiþinin düþünce yapýsýnda güvensizlik ayrý örgütlenmenin en güçlü gerekçesi olabilmektedir.

Evet, Türk proletaryasýnýn ve Türk komünistlerinin, ulusal soruna iliþkin enternasyonalist görevlerini yerine getirmek söz konusu olduðu sürece, kaydedilen baþarý grafiðinin, özellikle komünist hareketin 1970’li yýllarýn sonunda yeniden ortaya çýkmasýna kadar geçen politik-tarih diliminde, yüksek olmadýðý bir sýr deðildir. Þefik Hüsnü’nün ve diðer oportünist-revizyonistlerin baþýnda bulunduðu Türkiye Komünist Partisi (TKP)’nin ve diðer komünist maskeli parti ve örgütlerin suçlarýnýn Bilimsel Sosyalizmcilere fatura edildiði de.

Bugüne dek yapýlanlar ve yapýlmayanlar/yapýlamayanlar ne olursa olsun, geçmiþin bilimsel bir muhasebesi temelinde yapýlmasý gereken, güvensizlik üzerine vurgu yapýp durmak, hatta güvensizliði kýþkýrtmak deðil, her iki ulustan ve etnik azýnlýklardan proleterler arasýnda yoldaþça güvenin saðlanmasý ve pekiþmesi için çalýþmaktýr. Güven noksanlýðý sorunu ortak örgütlenmenin ve ortak savaþýmýn önüne korkuluk gibi dikilip durmasýn. Milliyetçi duygu ve davranýþlar güvensizlik olarak telaffuz edilip durulmasýn ve býktýrýcý olunmasýn. Haklý nedenleri olsa da, güven eksikliði etkeni kötüye kullanýlmasýn. Proletaryanýn sosyalizm için savaþýmý söz konusu olduðu sürece, Türk ve Kürt proleterleri arasýndaki güven eksikliðini öne çýkarmak, bunun üzerine vurgu yapmak, üstelik bunlar ayný fabrikalarda, vb. yan yana çalýþýr ve ayný semtlerde yan yana yaþarken, proletaryanýn saflarýna bölmek için kapitalist burjuvazinin eline koz vermekten baþka bir anlam taþýmaz.

Yoksa Kürt proleterleri ile Türk proleterleri arasýndaki “ulusal güvensizlik” sorunu yalnýzca Kuzey Kürdistan’da geçerli olmasýn? Yani Türk proleterlerinin azýnlýðýyla Kürt proleterlerinin azýnlýðý arasýndaki bir “ulusal güvensizlik” midir söz konusu olan? Komünistler için, öncelikle sýnýfsal sorunlar ve dolayýsýyla sýnýf-içi güven gelir. Bunu geri plana itenler, proletaryanýn savaþým birliðine ve sosyalizm savaþýmýna zarar verirler. Evet, kime güvensizlik? Türk proletaryasýna mý? Yoksa, yanlýþ olarak “Türk solu” olarak tanýmlanan ve proletarya içinde henüz ciddiye alýnýr ideolojik-politik ve örgütsel etkileri olmayan örgütlere mi? Güvensizlik etmenini öne sürenler, genellikle, kimi örgütlerin kendilerini proletaryanýn ya da proletaryanýn sýnýf bilinçli kesiminin yerine geçirmeleri gibi, o parti ve örgütleri proletaryanýn yerine geçirmektedirler. Birlikte örgütlenme, birlikte savaþým, birlikte zafer ve birlikte devlet kurma teorisi ve pratiðinden kaçmanýn bir bahanesidir bu.

Komünistlerin birliði söz konusu olduðu sürece, güven eksikliði sorunu son derece önemli bir etmendir. Ayrý ulustan komünistler arasýnda olduðu gibi, ayný ulustan komünistler arasýnda da güven eksikliði olabilir. Birinci tür güven eksikliði, özellikle Kuzey Kürdistan’da vardýr ve ikincisinden daha güçlüdür ve yenilgiye uðratýlmasý daha zordur. Türkiye komünistleri ile Kuzey Kürdistan komünistlerinden ayrý örgütlenmeyi savunanlar arasýnda, hatta ayný komünist örgüt içinde bulunan deðiþik etnik kökenlerden komünistler arasýnda da, ulusal soruna iliþkin nedenlerle, güven eksikliði ortaya çýkabilir. KKKSB’nin, birinci kategoriye giren oldukça güçlü bir güven eksikliði duyduðunu varsayalým. Böylesi bir durumda yapýlmasý gereken nedir? Nedenlerinin araþtýrýlmasý ve çözümlenmesi temelinde güven eksikliðine karþý savaþým yürütmek komünistlerin görevleri arasýndadýr, yoksa ona teslim olmak ya da boyun eðmek deðil. Bu güven eksikliðinin nedenleri nelerdir? Bunlara karþý nasýl bir savaþým yürütülmelidir? Güçlü bir karþýlýklý güven ortamý nasýl oluþturulabilir? Yanýtlarý aranmasý gereken sorulardýr bunlar. Yanýt bulmak, bu yazýya iliþkin çizilen çerçevenin sýnýrlarýný aþar. Ama, kýsaca ve genel çizgileriyle de olsa, birkaç þeyden söz edilebilir:
a.    Her þeyden önce, Türk proleterleri ve Türk komünistleri, ulusal soruna çok yakýn bir ilgi göstermek ve ulusal baskýnýn her türüne karþý inatla ve sabýrla savaþmak zorundadýrlar.

b.    Kürt ulusunun ayrýlma özgürlüðünün propagandasý ve ajitasyonu sistemli olarak yapýlmalýdýr.

c.    Kuzey Kürdistan’ýn ekonomik ve politik ilhakýna (sömürge statüsüne) son verilmesi ve Türk ordusunun Kuzey Kürdistan’dan derhal çekilmesi istemi ýsrarla ve sistemli olarak ileri sürülmeli ve ajitasyon konusu yapýlmalýdýr.

d.    Bütün uluslarýn hak eþitliði temelinde özgür ve gönüllü birliðinin propagandasý yapýlmalýdýr.

e.    Ulusal güven eksikliði duygusunu yenmek söz konusu olduðu sürece, asýl görev Türk komünistlerine ve sýnýf bilinçli Türk proleterlerine düþmektedir. Güven eksikliði duygusuna, nasýl ki ezilen ulus milliyetçiliðine verilebilirse, ödün verilebileceði unutulmamalýdýr. Ama, uluslarýn yakýnlaþmasýnýn önünde ciddi bir engel olan bu duyguya karþý savaþým, yalnýzca Türk komünistlerinin ve sýnýf bilinçli Türk proleterlerinin görevi deðildir. Sýnýf bilinçli Kürt proleterleri ve Kürt komünistleri de, hem Türkiye’de, hem de Kuzey Kürdistan’da bu duyguya karþý savaþým yürütmelidirler. Ýþçi sýnýfýnýn saflarýný da olumsuz olarak etkileyen ulusal güven eksikliði duygusuna karþý en etkili, sonuç alýcý ve kalýcý etkileri olacak olan savaþýmýn yolu, bütün etnik kökenlerden proleterlerin oluþturduklarý Türkiye ve Kuzey Kürdistan proletaryasýnýn devrimci savaþým birliðidir. Proleter dayanýþmanýn ve sýnýf savaþýmýnda birliðinin yerini baþka hiçbir þey dolduramaz.

f.    Kürt proleterleri, ilerici, devrimci aydýnlarý ve yarý-proleterleri arasýnda Türk proleterlerine, Türk komünistlerine ve Türk ilerici ve devrimci aydýnlarýna karþý varolan büyük güven eksikliði yalnýzca Kuzey Kürdistan düzeyinde ele alýnamaz. Türkiye’de ve Kuzey Kürdistan’da, Türk proleterleriyle Kürt proleterleri ayný iþyerinde çalýþýr, ayný sendikada örgütlenir, ortak grev, iþyeri iþgali, gösteri vb. eylemler  yapar, ayný semtlerde yaþarlar, komþuluk iliþkileri kururlar, vb. Þimdi yanýtýný bulmasý gereken soru þudur: Ulusal güven eksikliði duygusu Türkiye’de ortak savaþým ve örgütlenmenin önünde aþýlmasý olanaksýz bir engel oluþturmuyor da, Kuzey Kürdistan’da  mý oluþturuyor?

g.    Komünistlerin birliði söz konusu olduðu sürece, ulusal güven eksikliði duygusu ortak komünist örgütlenmenin aþýlmaz bir engeli olarak öne çýkartýlamaz. Bu duygu, proletarya dayanýþmasýnýn ve sosyalizm savaþýmýnda birliðin karþýsýna korkuluk olarak dikilemez. Güven eksikliði duygusunun kötüye kullanýlmasýna karþý savaþým yürütmek gerekiyor. Sömürge ulus milliyetçiliðine karþý ideolojik savaþýmýn bir parçasý olan bu savaþým görevi, herkesten önce, ortak ya da ayrý örgütlenmeden yana olsun, Kürt komünistlerine düþer. Özellikle ayrý örgütlenmeyi savunan Kürt komünistleri, komünistler arasýndaki ulusal güven eksikliði duygusunun tek yanlý bir duygu olmadýðý gerçeðiyle yüz yüze gelme cesaretini de gösterebilmelidirler. Ortak savaþýmý ve ortak örgütlenmeyi savunan komünistlerin, kendilerine karþý ulusal güven eksikliði duyulmamasý için, Kürt milliyetçisi ya da Kürt milliyetçiliðiyle sakatlanmýþ görüþleri kabul etmeye zorunlu olduklarý düþüncesinden de kurtulmak zorunlu. Türk olan komünistler özeleþtirici olmalý; ama bir tür suçluluk duygusuna da kapýlmamalýdýrlar. Böyle bir duygunun ortaya çýkmamasý, varsa da güçlenmemesi için, Kürt olan komünistlere büyük sorumluluk ve görevler düþüyor.

h.    Ayrýca, ulusal güven eksikliði söz konusu olduðunda, komünistlerle komünist olmayan devrimciler, devrimcilerle reformistler ve hatta komünistler arasýnda da  ayrým yapmasýný bilmek gerekir, toptancýlýk deðil.

i.    Ayrýca unutmamak gerekir ki, Kürt olan komünistler yalnýzca ayrý örgütlenmeyi savunan KKKSB’de örgütlü deðildirler. Dolayýsýyla, Kuzey Kürdistan komünistleri ve genel olarak Kürt olan komünistler adýna söz söyleme “tekeli” ayrý örgütlenmeyi savunan komünistlerin ellerinde deðildir.

Son bir söz
Kimileri, Kuzey Kürdistan proletaryasýnýn Türkiye proletaryasýndan ayrý örgütlenmesi teorisini, Kuzey Kürdistan’ýn sömürge statüsüne sahip olmasý gerçeðine dayandýrýyorlar. Ama, ille de ayrý örgütlenme savunulacaksa bunun için Kuzey Kürdistan’ýn  sömürge statüsünde olduðunun kabul edilmesi de  gerekmez. T.C. gibi devletler tartýþma konusu olduðu sürece,  ezilen ulus ile sömürge ulus arasýnda ciddi farklýlýklar yoktur. Bundan dolayý, “Kürt ulusu sömürge bir ulus olduðuna göre, Kuzey Kürdistan proletaryasý, Türkiye proletaryasýndan ayrý olarak örgütlenmelidir” türünden bir tartýþma, proletaryanýn demokratik ve sosyalist savaþýmý için yararlý deðildir. Verili durum ve teori zorlanarak, ne proletaryanýn sosyalizm savaþýmýnýn sorunlarýna (komünist partisi olarak örgütlenme bu sorunlardan biridir), ne de Kürt ulusunun sömürgeci boyunduruktan kurtuluþ savaþýmýnýn sorunlarýna çözüm bulunabilir. Proletaryanýn en yaþamsal çýkarlarýnýn, özünde burjuva-demokratik bir istem olan ulusal baðýmsýzlýk uðruna feda edilmesi kabul edilemez. Proletaryanýn güçlerinin bölünmesine karþý en az direnme çizgisi de.


A. H. Yalaz
Aralýk 2006


Dipnotlar:

(3) Görüldüðü üzere yalnýzca Kuzey Kürdistan proletaryasýnýn Türkiye proletaryasýndan ayrý örgütlenmesinden, bunun nesnel ve öznel koþullarýndan söz ediliyor. Türkiye proletaryasýnýn Kuzey Kürdistan proletaryasýndan ayrý örgütlenme olasýlýðý vb. tartýþma konusu yapýlmýyor. Bunun nedeni, Türkiyeli ve ortak savaþýmý ve ortak örgütlenmeyi savunan Kuzey Kürdistanlý komünistlerin ve sýnýf bilinçli proleterlerin böylesi bir durumu gündeme getirmemiþ olmalarýdýr. Kürt ulusu ve onu oluþturan sýnýflardan biri olan Kürt kökenli proletarya sömürge boyunduruðu altýnda tutuluyor olmasaydý, büyük bir olasýlýkla, Kuzey Kürdistan proletaryasýnýn ayrý örgütlenme sorununu da tartýþmýyor olacaktýk.

(4) Sýnýr ticareti ve kaçakçýlýk ekonomik yaþantý birliðinin var olduðu savýna gerekçe yapýlamaz.

(5) Osmanlý Ýmparatorluðu’nda, 19. yüzyýla kadar, özerk Kürt beylikleri ya da prensliklerinin varlýðý, iki devlet arasýnda bölünmüþ olma olgusuyla çeliþmez.

(6) KKKSB’nin böylesi bir yaklaþýma sahip olduðunu varsayalým. Þimdilik teorik düzeyde olan yanlýþ eðilimin düzeltilmemesi durumunda, teorisi ezilen ulus milliyetçiliðinin ciddi etkilerini taþýyan KKKSB, dolayýsýyla Türkiye ve Kuzey Kürdistan komünist hareketi açýsýndan, sonuçlarý aðýr olacak ciddi bir tehlike söz konusudur.

(7) Kuzey Kürdistanlý komünistler yalnýzca KKKSB’de örgütlü deðildir. Türkiye’de ve Kuzey Kürdistan’da ortak örgütlenme yanlýsý komünist örgüt ve çevrelerde, Kuzey Kürdistan’dan Türkiye’ye göç edenlerin yaný sýra, Kuzey Kürdistan komünistleri de vardýr.

(8) Komünist hareket, özellikle bugünkü aðýr kriz koþullarýnda, güçlerini olanaklý olan en sýký tutumlulukla deðerlendirmek zorundadýr. Güçlerini bölmemeli, belirli çalýþma alanlarýnda toplamalýdýr. Olabildiðince verimli bir iþbölümü, baþarýlý politik çalýþma için can alýcý öneme sahiptir. Türkiye komünist hareketi ile Kuzey Kürdistan komünist hareketi arasýnda iþbölümünün gereksinme olduðu kabul edilmeli ve bu gereksinmenin gereði yapýlmalýdýr.

(9) Özel önem taþýyan büyük geliþmeler, örneðin, ulusal bir ayaklanma, kadro gücü ve yukarda sayýlan türden olanaklarýn Kuzey Kürdistan’a aktarýlmasýný gerekli kýlabilir. Her bir durum, komünist hareketin sorunlarý, görevleri ve öncelikleri bakýmýndan somut olarak deðerlendirilmelidir.

(10) Kuzey Kürdistan’da politik çalýþma yalnýzca T.C. sýnýrlarý içinde bir çalýþma olarak görülemez. T.C. sýnýrlarý içinde yaþayan proletaryanýn, hem genel enternasyonalist görevleri vardýr, hem de, özellikle Kuzey Kürdistan proletaryasýnýn, Kürtlerin bölgesel düzeyde ulusal boyunduruk altýnda tutulmasýný karþý yerine getirmesi gereken yakýn enternasyonalist görevleri. Kürtlerin dört bölge devleti arasýnda daðýlmýþ olmasý, Kürt sorununun bölgesel, hatta özellikle zengin petrol kaynaklarý ve dolayýsýyla küresel ölçekte kapitalist birikim olanaklarý nedeniyle dünya ölçeðinde bir sorun olmasý, proletaryanýn strateji ve taktikleri bakýmýndan özel bir önem taþýr.

(11) Genel olarak sanýldýðýnýn tersine, “Misaký Milli” T.C.’nin bugünkü sýnýrlarýný ifade etmez. Erzurum ve Sivas kongrelerinde saptanýp, 17 Þubat 1920’de Ýstanbul’da toplanan Osmanlý Meclisi Mebusaný (Mebuslar Meclisi) tarafýndan kabul edilen 6 maddelik Misaký Milli (Ulusal Ant), bugünkü devlet sýnýrlarýný aþan bir kapsama sahiptir. T.C.’nin sýnýrlarýnýn yaný sýra, örneðin, bugünkü Irak devletinin sýnýrlarý içinde olan Musul ve Kerkük’ü de kapsar.