Bilimsel Sosyalizm
   Nederlands                               www.bilimselsosyalizm.net  October 12 2024 21:02:23  
   Açýlýþ_sayfanýz_yapýn  Sýk_Kýllanýlanlara_Ekle

   Ana Sayfa
   Yazýlar/Broþürler
   Görüþler
   Komünist Hareketten
   Devrimci Basýndan
   Sol Hareketten
   Felsefe
   Katkýlarýnýz
   Arþiv
   Sitede Ara
   Baðlantýlar
   Ýletiþim

English
   Home
   Opinion
   Revolutionary Press
   Left Movement
   Philosophy
   Site search
   Web links
   Contact



(II) BÝR EMPERYALÝST YENÝDEN YAPILANDIRMA PROJESÝ:
Yazýlar-Broþürler
BÝR EMPERYALÝST YENÝDEN YAPILANDIRMA PROJESÝ: GENÝÞ ORTADOÐU ÝNÝSÝYATÝFÝ (II)

Bir önceki bölümde “Geniþ Ortadoðu Ýnisiyatifi”nin (GOÝ) teori ve pratiðini, bu inisiyatife Arap dünyasýndan ve emperyalist cepheden gösterilen tepkileri ele almýþtým. Bu bölümde, ABD’nin dünyayý tek baþýna yönetme politik stratejisini gerçekleþtirmeyi amaçlayan küresel yeniden yapýlandýrmanýn (16) ilk aþamasýný oluþturan ve geniþ bir politik coðrafyanýn yeniden yapýlandýrýlmasýný gerçekleþtirmeyi amaçlayan bu emperyalist projede “Yeni NATO”ya ve Türkiye’ye verilmek istenen rolleri ele alacak ve bazý sonuçlar çýkaracaðým.

“Yeni NATO”

NATO, artýk eski NATO, “Soðuk Savaþ” döneminin NATO’su deðil. Devlet kapitalizminin niteliðini belirlediði Sovyet bloðunun çöküþünden ve Varþova Paktý’nýn daðýtýlýþýndan bu yana uluslararasý arenada ve bu arada NATO’da çok þey deðiþti. NATO, emperyalist saldýrgan bir askeri-politik güç olma niteliðinin zayýflamasý bir yana, daha da saldýrgan ve dünya iþçileri, ezilen halklarý ve komünist ve demokrat-devrimci politik güçler için daha da tehlikeli bir düþman durumuna geldi. Artýk “sýnýr tanýmayan” bir NATO var bütün ülkelerin iþçileri, ezilen halklarý ve komünistlerinin karþýsýnda.

Yalnýzca askeri bir örgüt deðil, üye devletler arasýnda ekonomik, politik ve askeri iliþkileri güçlendiren bir araç da olagelen NATO, resmi belgelerinde de, artýk sadece üye devletleri korumakla sýnýrlamýyor kendini, yeni görevler de üstleniyor. Varlýðýný sürdürebilmesi için, NATO’ya, üye devletlerin halklarýnýn gözünde ve genel olarak dünya politika sahnesinde “kabul edilebilir” ve oynanabilir yeni roller aranýyor. NATO, yeni görevler üstlenmek ve yeniden yapýlandýrýlmak zorundaydý. Aksi durumda askeri örgüt olarak gereksiz duruma gelir, politik tartýþma ve düþün üretme platformuna dönüþürdü.

NATO’ya verilen yeni görevler þu baþlýklar altýnda toplanabilir: önleyici diplomasi, kriz yönetimi, barýþý koruma, kolektif güvenlik. Önderleri ve savunucularý açýsýndan NATO’nun vurgulanmasý gereken yeni somut görevleri uluslararasý terörizme karþý savaþým, kitle imha silahlarýnýn ve bunlarý fýrlatma araçlarýnýn yayýlmasýnýn önlenmesi, insan haklarý ihlallerine karþý savaþým, barýþý koruma gibi görevlerdir. Artýk “coðrafi sýnýrlar” aþýlmýþtýr. Artýk “düþman” çeþitlenmiþtir ve dünyanýn her yanýnda; ama özellikle enerji kaynaklarýnýn bulunduðu bölgelerde (!), her an onunla karþýlaþmak ve savaþmak zorunda kalmak olasýdýr. Dolayýsýyla her an hazýr ve uyanýk olmak ve hýzlý müdahale güçlerini teyakkuzda tutmak zorunludur!

Yeniden yapýlandýrýlan NATO’da silahlý kuvvetler, savunma ve caydýrýcýlýk iþlevlerini görecek istikrar güçleri ve karþýlýk verme ve müdahale etme iþlevlerini görecek acil müdahale güçleri olarak iki kategoriye ayrýlmaktadýr. NATO komuta yapýsýnda da önemli deðiþiklikler yapýlmaktadýr. Ýlk deðiþiklik, “caydýrýcýlýðý yöneten hantal, kalabalýk ve bürokratik komuta yapýsýndan, hýzlý ve esnek hareketleri yönetecek komuta yapýsýna geçilme”sidir. Gerekli olmadýðý düþünülen “birlikler ve üsler kapatýlmakta, komuta kademeleri ve mevcut komutanlýklarýn sayýsý azaltýlmaktadýr. Ýkinci deðiþiklik, birliklerdeki hava, kara ve deniz komuta ayrýmýnýn kaldýrýlmasý ve “yaklaþýk 9-10 bin kiþiden oluþacak acil müdahale güçlerinin kara, hava, deniz birliklerini ayný anda barýndýrmasý ve bunlarýn tek bir komutaya baðlý kýlýnmasýdýr.” Üçüncü deðiþiklik, “kuvvetlerin ve komuta merkezlerinin giderek Doðuya kaymasýdýr. Özellikle Orta Avrupa merkezli kuvvetler ve komutanlýklar giderek Doðu Avrupa’ya, Balkanlara ve Türkiye’ye doðru kaymaktadýr.” (Stratejik Araþtýrmalar Enstitüsü, NATO’nun Tarihi Ýstanbul Zirvesi ve Muhtemel Sonuçlarý, 2004, www.turksae.com )

NATO’nun ilgi ve etki alaný daha doðuya kayarken NATO’nun askeri caydýrýcýlýk rolünde ve harekatlarýnda da buna koþut deðiþiklikler olmaktadýr. Yukarýda iþaret edilen üçüncü deðiþiklik, konumuz bakýmýndan özellikle önemlidir. Aþaðýda GOÝ’de Türkiye’ye biçilen ve Türkiye Cumhuriyeti’nin (TC) oynamaya hazýr olduðu rol ele alýnýrken göreceðiz ki, bu deðiþiklik Türkiye’yi bir ön-cephe ülkesi durumuna dönüþtürmektedir..

ABD Dýþiþleri Bakanlýðýnýn siyasi iþlerden sorumlu müsteþarý olan Marc Grossman, “Yeni Yetenekler, Yeni Üyeler, Yeni Ýliþkiler” baþlýðýný taþýyan ve Prag Zirvesi öncesinde ABD’nin NATO ile ilgili görüþlerini ortaya koyduðu yazýsýnda, 1999 Stratejik Kavramý’nýn tanýmladýðý tehditlere deðindikten sonra þöyle devam eder:
“ (...) Ancak daha yapýlacak çok iþimiz var. 11 Eylül olaylarý Müttefiklerimize ve Ýttifakýmýza yönelik tehditlerin her an ve her yönden gelebileceðini göstermiþtir. NATO’nun çeþitli askeri durumlarda uzun süreli operasyonlarý yürütebilecek dengeli, esnek, iyi teçhiz edilmiþ kuvvetleri çok kýsa süre içinde konuþlandýrma yeteneðine bugün her zamankinden daha çok ihtiyacý vardýr.

“ Amerika Birleþik Devletleri’nin yanýnda etkin biçimde savaþabilmeleri için Avrupa kuvvetlerinin stratejik taþýma, modern hassas vuruþ yeteneði ve muharebe hizmet desteði gibi yeteneklere ihtiyacý vardýr (...)” (NATO Review, www.nat.int)
NATO’nun kuruluþunu “gerektiren” gerekçeler ortadan kalkmýþ olmasýna raðmen NATO kendini daðýtmak yerine yeni “tehditler” ve düþmanlar üreterek varlýðýný sürdürmeye çalýþýyor. “Soðuk Savaþ” döneminin “düþman”ý belliydi. Bu dönem, dünya egemenliði için iki büyük emperyalist blok arasýndaki emperyalist rekabet tarafýndan ayýrt ediliyordu. Bu tarihsel koþullarda, üye devletleri rakip bloktan gelecek askeri saldýrýlara karþý savunma NATO politikalarýnýn odak noktasý oldu.1989’dan ve özellikle Sovyetler Birliði’nin 1991’de daðýlýþýndan sonra yalnýzca uluslararasý iliþkiler de deðil, kavramlarda da büyük deðiþiklikler görüldü. Artýk “düþman” deðiþmiþ, buna koþut olarak da stratejik kavramlar. Düþman artýk ideoloji olarak “komünizm” ve devlet olarak “komünist” “Sovyetler Birliði” deðildi. Uluslararasý terörizm, uluslararasý terörizmi besleyen ve destekleyen devletler, köktenci politik Ýslam, kitle imha silahlarý ve hatta her türlü uluslararasý belirsizlikti. “Düþman” kavramý deðiþmiþ ve geniþlemiþti, NATO’nun stratejik kavramý da deðiþmeliydi ve deðiþti de.

1949-1950’de geliþtirilen NATO’nun ilk stratejisi (17) bölgesel savunma için geniþ-ölçekli operasyonlar stratejisiydi. 1950’li yýllarýn ortalarýnda “kitlesel karþýlýk” stratejisi geliþtirildi. Bu kavram caydýrýcýlýða vurgu yapýyordu. 1967 yýlýnda bu stratejinin yerini alan “esnek karþýlýk” stratejisi, karþý tarafýn herhangi bir saldýrýnýn kabul edilemez riskler taþýdýðýný idrak etmesini saðlamak için oluþturulmuþtu.

1991 yýlýnýn Kasým ayýnda Roma’da yapýlan NATO toplantýsýnda yeni uluslararasý duruma uygun düþen yeni bir “Stratejik Kavram” kabul edildi. Yeni “güvenlik” sorunlarýyla baþa çýkabilmesi için NATO’nun esneklik ve hareket yeteneði gibi konularda revizyondan geçmesi gerekiyordu. NATO, tarihinde ilk kez, stratejik kavramýný kamuya açýk tartýþmaya sundu.1991 Stratejik Kavramý’nda NATO’nun temel amacýnýn üye devletlerin güvenliðini saðlamak olduðu vurgulanýrken, güvenlik kavramý bütün Avrupa’yý kapsayacak biçimde geniþletildi. 1991 Stratejik Kavramý eski düþman güçlerle çatýþma yerine iþbirliðine vurgu yaptý.

1999 Stratejik Kavramý, NATO devletlerine göre, 1991 Stratejik Kavramýnýn 21.yüzyýlýn gereklerine yanýt verecek biçimde düzenlenmesiydi. (18)

Yeni Stratejik Kavram, Avrupa’da genel bir savaþ tehdidinin ortadan kalktýðý yönündeki 1991 Stratejik Kavramý’nda ulaþýlan sonucu doðrulamakla birlikte, NATO üyelerinin ve Avrupa-Atlantik bölgesindeki diðer devletlerin etnik çatýþma, insan haklarý ihlalleri, politik istikrarsýzlýk, ekonomik kýrýlganlýk, terörizm, kitle imha silahlarý gibi diðer risk ve belirsizliklerle karþý karþýya olduklarýný vurguluyordu. NATO’nun 1991 stratejisinin ayýrt edici özelliði, onun güvenlik sorununa, tamamlayýcý politik ve askeri araçlarý içeren ve ittifakýn amaçlarýný benimseyen diðer devletlerle iþbirliðini de vurgulayan yaklaþýmýydý. Bu kapsamlý yaklaþým 1999 Stratejik Kavramý’nýn merkezi bir özelliði olarak kalýr ve aþaðýdaki temel unsurlarý içerir:
  1. Transatlantik baðlantýnýn korunmasý. Yeni Stratejik Kavram, Avrupa ve Kuzey Amerika’nýn güvenliðinin ayrýlmaz olduðunu ve bundan dolayý da Avrupa ve Kuzey Amerika arasýnda güçlü ve dinamik bir ortaklýðýn önemli olduðunu vurgular.
  2. Etkili askeri yeteneklerin sürdürülmesi. Bu strateji, caydýrýcýlýk ve kolektif savunmadan kriz durumlarýnda giriþilecek operasyonlara kadar uzanan önceden görülebilir koþullar altýnda etkili olabilecek askeri yeteneklere sahip olunmasýný gerektirmektedir.
  3. Avrupa Güvenlik ve Savunma Kimliðinin NATO içinde geliþtirilmesi. Bu Stratejik Kavrama göre, Avrupa Güvenlik ve Savunma Kimliðinin geliþtirilmesi süreci NATO, Batý Avrupa Birliði (BAB) ve, eðer uygun düþerse, Avrupa Birliði (AB) arasýnda yakýn iþbirliðini gerektirir. 1999 Stratejik Kavramý, diðer þeylerin yaný sýra, bu sürecin, NATO’nun askeri olarak katýlmadýðý durumlarda, Avrupa önderliðindeki askeri operasyonlarda ittifakýn kaynak ve güçlerinin kullanýma verilmesini olanaklý kýlacaðýný da ileri sürer. (NATO Handbook [NATO Elkitabý]: Ýttifakýn Stratejik Kavramý, www.nato.int).
1999 Stratejik Kavramý, Rusya ve Çin gibi büyük kapitalist-emperyalist devletlerle dünya egemenliði için savaþýmýn yaný sýra, baðlaþýk emperyalist devletler arsýndaki çeliþki ve anlaþmazlýklarý denetim altýnda tutma unsurlarýný da içeriyor.

GOÝ ve NATO

Kapitalist sistemin asýl olarak 1980’li yýllarla birlikte baþlayan ve hem uluslararasý büyük þirketler ve sermaye gruplarý arasý hem de devletlerarasý güç iliþkilerinin yeniden kurulmasýný içeren küresel yeniden yapýlandýrýlmasý, 21. yüzyýlýn baþýndan bu yana hýz kazandý. Emperyalist paylaþým savaþýmýnýn olduðu gibi, küresel yeniden yapýlandýrmanýn da temel alaný Avrasya’dýr. Ýstatistiklere kýsa bir göz atýþ gösteriyor ki, Avrasya’da , özellikle Asya’da, 2050 yýlýna kadar dünya nüfusunun üçte ikisi yaþýyor olacaktýr. (19) Küresel üretimin ve ticaretin önemli bir bölümü bu coðrafyada gerçekleþecek ve dünya enerji gereksiniminin önemli bir bölümü buradan karþýlanacaktýr. Kuzey Afrika’dan Pakistan’a kadar uzanan geniþ bir coðrafyanýn yeniden yapýlandýrýlmasý bu sürecin bir aþamasýdýr ve dünya petrol ve doðalgaz rezervlerinin yaklaþýk %70’i GOÝ’nin kapsadýðý ülkelerde bulunmaktadýr (Stratejik Araþtýrmalar Enstitüsü, “ABD’nin Büyük Ortadoðu Projesi ve Türkiye-AB Ýliþkilerine Etkileri”, Mart 2004, www.turksae.com ).

Söz konusu bölgeyi yeniden yapýlandýrmanýn temel amacý bu coðrafyadaki ülkelerin dünya kapitalist sistemine bütünleþmelerini hýzlandýrmak ve/veya en üst düzeye çýkarmaktýr. Bu devasa bir giriþimdir ve çok büyük ve çeþitli güç ve olanaklarýn harekete geçirilmelerini gerektirir. Böylesi bir giriþimi, ekonomik ve askeri olarak ne denli güçlü ve politik olarak ne denli etkili olursa olsun, tek bir devlet ve onun temsil ettiði sermaye gruplarý gerçekleþtiremez.

Kapitalist-emperyalist sistemin küresel yeniden yapýlandýrýlmasý sürecinin baþ mimarý olarak en büyük emperyalist güç ABD, bu sürecin bir aþamasý olan “Geniþ Ortadoðu Ýnisiyatifi” gerçekleþtirmek için, “Geniþletilmiþ NATO Projesi”nin uygulanmasýnda ve NATO’nun yeniden yapýlandýrýlmasýnda baþ rolü oynuyor. Yeni üyelerinin birçoðunu ABD dýþ politikasýný destekleyen devletlerin oluþturduðu 26 üyeli bir emperyalist bir örgüt durumuna gelen NATO, genel olarak küresel yeniden yapýlandýrma sürecinde, özel olarak da GOÝ’nin gerçekleþtirilmesi sürecinde ABD’nin kullanmak istediði en önemli politik-askeri araçlarýndan biri durumundadýr. Küresel ekonomik, politik ve askeri güç iliþkilerinin yeniden yapýlandýrýlmasýnda ABD NATO’ya özel bir önem ve rol veriyor. Transatlantik ittifak içinde baþ oyuncu olarak ABD, NATO’yu küresel bir ittifaka dönüþtürmek istiyor. Marc Grossman, Washington ve New York’ta saldýrýlarýn gerçekleþtirildiði 11 Eylül 2001’i kastederek “Acaba o gün NATO’nun geleceðini belirleyen gün olmuþ olabilir mi?” diye soruyor (a.g.y.). 11 Eylül saldýrýlarýndan sonra, NATO’nun tarihinde ilk kez, Antlaþmanýn 5. Maddesi (20) uygulamaya konuldu. NATO’nun operasyon ve kullaným alaný geniþledi. ABD, böylece, hem baþka devletlerin, bu arada emperyalist rakiplerinin de, askeri güçlerini kendi yayýlmacý politikalarý için kullanýyor, hem de uyguladýðý saldýrgan dýþ politikaya uluslararasý bir örgütü kullanarak uluslararasý meþruiyet kazandýrmaya çalýþýyor.

11 Eylül 2001 saldýrýlarý ABD için bu baðlamda bulunmaz bir fýrsat yarattý. ABD emperyalizmi bu saldýrýlarý da gerekçe olarak kullanarak ulusal güvenlik kavramýný deðiþtirdi ve ulusal güvenlik stratejisi belgesini yeniledi. Yeni stratejisine baðlý olarak dünyadaki tüm askeri kapasitesini yeniden yapýlandýrdýðý Global Defense Posture (Küresel Savunma Duruþu) programýný uygulamaya koydu. ABD’nin yeni güvenlik kavramýna göre, yeni tehditlerin önemli bir bölümü GOÝ’ye konu olan coðrafyadan kaynaklanmaktadýr. Dünya ölçeðinde yedi bölgesel merkezi komutanlýk kurmakta olan ABD emperyalizmi, GOÝ’nin konusu olan bölgede askeri birlikler konuþlandýrmayý ve varolanlarý geniþletmeyi hedeflemektedir. Fas, Katar, Bahreyn, Irak, Gürcistan, Azerbaycan, Kýrgýzistan ve Afganistan birliklerin konuþlandýrýlacaðý ülkeler arasýndadýr. Marc Grossman, NATO’nun geçmiþte ve bugün oynadýðý rolü deðerlendirirken, NATO’nun, üyesi devletlerle Kafkaslar, Orta Asya, Rusya ve Ukrayna ile iþbirliði baðýný oluþturduðunu yazmaktadýr (a.g.y.) (21)

Askeri ve politik bir örgüt olarak transatlantik emperyalist ittifakýnýn en önemli örgütlenme biçimi olan ve savunucularý tarafýndan Avrupa-Atlantik bölgesinin istikrar ve güvenliðinin temel güvencesi olarak görülen NATO’nun temel iþlevi, kapitalist-emperyalist sistemin, özellikle Batý Avrupa’daki kapitalist-emperyalist devletlerin, devrim ve sosyalizm tehlikesine ve dünya egemenliði için savaþýmda rakip olan “Sovyet bloðuna” karþý varlýklarýný sürdürmeyi güvence altýna almak olmuþtur. “Sovyet” bloðunun çöküþünden sonra kapitalist-emperyalist sistemi sosyalizm tehlikesine karþý koruma temel görevi deðiþmedi; ama, yukarýda ele alýndýðý gibi, NATO stratejisi önemli deðiþikliklere uðradý. NATO, kuruluþ antlaþmasýna göre, kendini belirli coðrafi sýnýrlarla ve üyelerine yönelebilecek askeri saldýrýlara karþý koymakla sýnýrlayan eski NATO deðildir artýk. “Soðuk Savaþ” (22) döneminin NATO’su geçmiþte kaldý. “Sýnýr tanýyan” NATO “sýnýr tanýmayan” NATO’ya dönüþtü.

ABD’nin kapitalist-emperyalist küresel yeniden yapýlandýrma stratejisi, NATO’nun ABD’yle yakýn iþbirliði yapan ya da yapmaya eðilimli devletlerle geniþletilmesini ve yeniden yapýlandýrýlmasýný gerektiriyor. ABD, NATO’yu, küresel yeniden yapýlandýrma sürecinin müdahale edici ve istikrarý saðlayýcý ek gücü olarak kullanma politikasý izliyor. Balkanlar’da gerçekleþtirilen askeri müdahaleler ve Avrupa coðrafyasý dýþýndaki ilk askeri harekatýn gerçekleþtirildiði Afganistan’da NATO’nun oynadýðý rol bu politikanýn uygulanma örnekleri. (23) ABD, ekonomik, askeri ve politik etkisi bakýmýndan dünyanýn en büyük emperyalist devleti olmasýna raðmen, tartýþma konusu olan devasa bölgenin yeniden yapýlandýrýlmasý ve denetim altýnda tutulmasý için gerekli güce sahip deðildir. Bu nedenledir ki, bölgesel iþbirlikleri ve ortaklýklarýn yaný sýra, NATO’ya da gereksinim duyuyor. Afganistan ve Irak’ta ABD’nin NATO’ya, “istikrar gücü” olarak, duyduðu gereksinim ortadadýr.

28-29 Haziran tarihlerinde gerçekleþen Ýstanbul zirvesinde NATO’nun siyasi kanadý, Kafkasya ve Orta Asya ülkeleriyle diyalogu geliþtirme yönünde yeni adýmlar attý ve “ilgi yoðunlaþtýrdýklarý” bu bölgelere özel temsilciler atandý. Askeri alanda alýnan kararlardan biri de, “yeni tehditlere karþý koyabilmek, savunma alanýnýn küresel boyuta taþýnmasýnýn gereklerini yerine getirebilmek” amacýyla NATO’nun askeri yeteneklerinin geliþtirilmesi yönünde alýnan karar oldu. Bu çerçevede daha esnek, süratli, yetenekli askeri birlikler kurulmasý gibi kararlar alýndý.

NATO’nun Ýstanbul zirvesinde, “isteklilerin” Irak güvenlik güçlerinin eðitimine katkýda bulunmasýna yeþil ýþýk yakýldý. Bu, Ýstanbul zirvesine kadar Polonya’ya “lojistik destek” veren NATO’nun“bir biçimde” Irak’a doðrudan girmesi anlamýna geliyor. NATO’nun “küresel boyutunu ve hedeflerini” yansýtan konu olarak Afganistan zirveye damgasýný vurdu.

GOÝ ve Türkiye

Sosyal-emperyalist bloðun çöküþü, genel olarak uluslararasý durumda, özel olarak da Avrasya’daki güç iliþkilerinde köklü deðiþimlerin yaþanmasýna neden oldu.Türkiye, bu bloðun çöküþünden sonra yeniden yapýlanan geniþ bir coðrafyada son derece önemli jeopolitik bir konuma sahiptir. Türkiye, batýsýnda, kuzeyinde, doðusunda ve güneyinde ani, büyük ve köklü deðiþimler yaþanan ve bu deðiþimlerden oldukça etkilenen bir ülkedir. 1945-1989 arasý dönemdeki uluslararasý durumdan (“Soðuk Savaþ” dönemi) kaynaklanan önemi azalmakla birlikte bölgede yaþanan altüst oluþ ve ABD’nin, Türkiye’nin de içinde bulunduðu, geniþ bir coðrafyayý politik-ekonomik olarak yeniden yapýlandýrma politikasý çerçevesinde Türkiye’nin stratejik önemi artmaktadýr. Uluslararasý politikada daha kapsamlý, çok yönlü ve aktif bir rol oynamaya baþlayan TC, potansiyel olarak, daha büyük bir rol oynayabilecek büyük bir bölgesel güçtür. Türkiye’nin birçok bölge ülkesiyle etnik, tarihsel ve ortak dini inançlarý da içeren geniþ anlamda kültürel baðlara sahip olmasý, oldukça uzun sürebilecek olan bölgesel yeniden yapýlandýrma sürecinde, TC’nin, þimdi oynamakta oynadýðý rolden çok daha önemli bir rol üstlenebileceðine iþaret ediyor.

AB ile kurumsal iliþkiler kurma ve geliþtirme varolan durumda öncelik taþýmasýna karþýn, TC’nin dýþ politikasý, uzun erimde, Balkanlar, Ortadoðu, Kafkasya ve Orta Asya üzerinde odaklanacaktýr. Batý Avrupa’yla, AB üyeliði dahil, yakýn politik iliþkiler geliþtirmek isteyen TC’nin, her þeyden önce, üzerinde örgütlendiði coðrafyasýný deðiþtirme olanaðýnýn olmamasý onu buna zorlamaktadýr ve zorlayacaktýr.

Yukarýda iþaret edilen deðiþimler, coðrafi konumu ve büyük bir bölgesel güç olmasý, GOÝ’nin yaþama geçirilmesi sürecinde, Türkiye’ye son derece önemli bir rol verilmesini gerektiriyor. TC Baþbakaný Erdoðan, Ocak 2004’te gerçekleþtirdiði ABD gezisi sýrasýnda, ABD’nin GOÝ’yi Türkiye aracýlýðýyla gerçekleþtirmesi gerektiði mesajýný verdi. ABD, gerek Küresel Savunma Duruþu programýyla iliþkili olarak gerekse GOÝ çerçevesinde TC’den, ek ve yeni üsler kurulmasý, boðazlarýn güvenliðinin ortak saðlanmasý, sýnýr ötesi askeri harekatlar için birlik verilmesi gibi politik ve askeri istemlerde bulunmaktadýr. Veriler, Erdoðan hükümetinin ABD’nin istemlerine sýcak baktýðýný, askeri otoritenin ise temkinli ve mesafeli yaklaþtýðýný göstermektedir.

Yukarýda, NATO’nun ilgi ve etki alanýnýn daha doðuya kaymasý nedeniyle NATO’nun askeri caydýrýcýlýk rolünde ve harekatlarýnda da buna koþut deðiþiklikler yapýldýðýna deðinilmiþti. ABD, AB ve NATO’nun deðiþen güvenlik yaklaþýmlarý ve uygulamalarý Türkiye’nin NATO içindeki konumunu yakýndan etkiliyor. Emperyalist devletlerin, özellikle ABD’nin, Ortadoðu, Orta Asya ve Kafkasya’yý yeni tehditler coðrafyasý olarak tanýmlamalarý ve diðer þeyler bir yana, NATO’nun yeniden yapýlandýrýlmasý ve onun GOÝ’nin bir aleti olarak kullanýlmak istenmesi ve kullanýlýyor olmasý, Türkiye’yi, “eski” NATO’nun bir kanat ülkesi olma konumundan “yeni” NATO’nun bir ön cephe ülkesi konumuna getirdi. TC’ye verilen, askeri terimlerle, “ileri karakol” rolüdür. “NATO içinde yapýlan birçok çalýþma, Avrupa-Asya bölgesinde yer alan 22 sýcak noktanýn 19’unun Türkiye’yi doðrudan ya da dolaylý ilgilendirdiðini gösteriyor. Bu durum hem Türkiye’ye yeni güvenlik riskleri sunuyor hem de ABD ve NATO ile stratejik baðlarýn güçlenmesine neden oluyor.” (Serkan Demirtaþ, Büyük NATO Projesi, Cumhuriyet Strateji, 5 Temmuz 2004).

Haziran 2003 tarihli NATO Savunma Planý Komitesi kararlarýna göre, NATO acil müdahale kuvvetlerinin planlanan üç merkezinden biri Ýstanbul’dadýr. Ýstanbul’daki 3. Kolordu , NATO görevlerinde sevk edilmeye hazýr olma derecesi yüksek karargah olarak hazýrlanmaktadýr. (24) NATO Güney Saha Komutanlýðý’nýn yeniden yapýlanmasý çerçevesinde Güney Bölge Hava Kuvvetleri komutanlýðý Ýzmir’e taþýnmaktadýr. “Mükemmeliyet Merkezi” olarak adlandýrýlan uluslararasý terörle mücadele birimlerinden biri Türkiye’de kurulacaktýr.(Stratejik Araþtýrmalar Enstitüsü, NATO’nun Tarihi Ýstanbul Zirvesi ve Muhtemel Sonuçlarý, www.turksae.com )

Görülüyor ki, TC, yeniden yapýlandýrýlan NATO’da artan bir rol üstlenmektedir. NATO’ya ve ABD’ye baðýmlýlýðý ve iþbirliði yapma gereksinimi artacak olan TC’nin dýþ politikasý saldýrgan ve daha yayýlmacý bir nitelik kazanacaktýr. Bu demektir ki, Türkiye ve Kuzey Kürdistan iþçi sýnýfý, Kürt ve Türk halklarý ve diðer etnik gruplardan emekçiler emperyalist ve iþbirlikçi yayýlmacý dýþ politikalarýn artan derecede getirdiði risklerle karþý karþýya kalacaklardýr.

Bazý Sonuçlar


  1. Emperyalist devletler ve uluslararasý ve küresel kapitalist þirketler arasýndaki emperyalist rekabetin ve küresel yeniden yapýlandýrmanýn bugünkü temel alaný Avrasya’dýr.
  2. Avrasya, ayný zamanda, kapitalist-emperyalist sisteme karþý sosyalizm savaþýmýnýn da temel alanýdýr.
  3. Dünya ölçeðinde ekonomik güce sahip olan tek emperyalist devlet olarak ABD, dünya çapýnda askeri bir strateji oluþturmak zorundadýr.
  4. ABD’nin GOÝ coðrafyasýndaki petrol kaynaklarýna baðýmlýlýðý azalýrken, Avrupa, Japonya ve Çin’in artmaktadýr. ABD, emperyalist rakiplerinin baðýmlý olduklarý enerji kaynaklarýnýn denetimini eline geçirmek, varolduðu kadarýyla da bu denetimi güçlendirmek istiyor.
  5. Küresel politik-ekonomik ve askeri yapýlandýrma sürecinde ve bunun bir parçasý olan GOÝ aþamasýnda emperyalistler arasý çeliþkiler sertleþecektir. Devletlerin dýþ politikalarý daha saldýrgan bir karakter kazanacaktýr. Emperyalist küresel ve bölgesel rekabette, rakip emperyalist baðlaþýklarý ve baðlaþýðý olmayan emperyalist rakipleriyle iliþkilerinde ABD emperyalizminin ve küresel ve bölgesel iþbirlikçilerinin konumlarý güçlenecektir.
  6. Yeniden yapýlandýrma sürecinde, bugünkü olgularýn da gösterdikleri gibi, devletlerin iç politikalarý da sertleþecektir. Sermaye birikim süreçleri için engel olarak görülen iççi sýnýfý hareketinin ve özel olarak da sendikal hareketin gücü kýrýlmaya çalýþýlacaktýr. Emperyalist devletlerde, örgütlü komünist güçlerin yaný sýra, kapitalist-emperyalist sisteme karþý þu ya da bu derece de karþý çýkan diðer politik güçler ezilecek veya bu güçlerin etkisi en aza indirilmeye çalýþýlacaktýr. Tekil ülkelerde ve genel olarak GOÝ coðrafyasýnda yakýn bir devrim ve sosyalizm tehlikesi yok; ama ülkesel ve bölgesel toplumsal krizlere yol açabilecek ülkesel, bölgesel ve uluslararasý bir ortam var. Ýç muhalefet bastýrýlmadan, iþçi ve genel halk hareketleri denetim altýna alýnmadan, demokrat-devrimci ve Bilimsel Sosyalizmci politik güçler politik ve askeri olarak ezilmeden GOÝ’nin ABD’nin istediði sonuçlarý vermesi olanaklý deðildir.
  7. NATO’ya yeni görevler verilmemiþ ve örgütsel yeniden yapýlandýrýlma yapýlmamýþ olsaydý bu, etkili bir askeri örgüt olarak, NATO’nun sonu olurdu. Bu tehlike, özellikle ABD tarafýndan, NATO’ya küresel bir örgüt karakteri kazandýrma politikasý izlenmesinin nedenlerinden biridir.
  8. NATO, küresel kapitalist birikim süreçlerine yönelik tehdit ve tehlikeleri önlemek veya ortadan kaldýrmak için daha saldýrgan olarak kullanýlacaktýr.
  9. Yeniden yapýlandýrýlan NATO, ABD’nin baðlaþýklarýný denetim altýnda tutmasýnýn da bir aracýdýr. ABD, NATO içindeki baðlaþýklarýnýn merkezkaç eðilimlerini ve askeri yeteneklerini denetim altýnda tutmaya çalýþýrken, kendi küresel askeri yeteneklerini ve olanaklarýný olabildiðince geniþletmeye çalýþýyor. AB’nin küresel ölçekte baðýmsýz bir askeri rol oynayabilecek baðýmsýz askeri yeteneklere sahip olmasýný istemeyen ABD, eðer böyle bir rol oynayacaksa, AB’nin bu rolü NATO çerçevesinde oynamasý politikasýný izlemektedir. Böylece, karar alma süreçlerinde ve silahlý güçlerin kullanýmýnda belirleyici söz sahibi olarak kalabilsin. ABD açýsýndan AB’nin ya da Batý Avrupa Birliði (BAB)’nin NATO’nun seçeneði olmasý kabul edilemez.
  10. ABD’nin GOÝ coðrafyasýna iliþkin dýþ politikasý, bu bölgedeki devletlerde burjuva anlamda politik olarak demokratikleþmeyi deðil, kontrollü bir biçimde politik liberalizmi gerçekleþtirmeyi ya da belirli bir ölçüde politik çoðulculuða geçiþi amaçlýyor. ABD, bölge halklarýnda, kendisiyle iþbirliði yapan egemen politik güçlere karþý baþkaldýrý arzusu ve eðiliminin ortadan kalktýðý ya da kendi çýkarlarý ve iþbirlikçilerinin politik iktidarlarý için en az tehlike oluþturabilecek politik bir ortamý yaratmak istiyor. ABD, kýsa ve orta erimde bu politikasýný gerçekleþtiremez.
  11. TC’nin dýþ politikasý, uzun erimde, AB’yle iliþkiler üzerinde deðil, Balkanlar, Ortadoðu, Kafkasya ve Orta Asya üzerinde odaklanacaktýr.
  12. TC Avrasya’nýn genel olarak yeniden yapýlandýrýlmasýnda, özel olarak da GOÝ coðrafyasýnda bugün oynadýðýndan çok daha önemli bir rol oynayacaktýr. O, bölgesel bir baþ oyuncudur.
A.H.YALAZ
Þubat 2005


(16) Alýþýlagelmiþin tersine “yapýlanma” yerine “yapýlandýrma” kavramýný kullanýyorum; çünkü, söz konusu olan bilinçli-planlý olarak baþlatýlan ve yaþanan bir süreçtir.
(17) “The Strategic Concept for the Defence of the North Atlantic Area” (“Kuzey Atlantik Bölgesinin Savunmasý Ýçin Stratejik Kavram”).
(18) Bu arada Macaristan, Polonya ve Çek Cumhuriyeti’nin de üye olmalarýyla NATO geniþlemiþti.
(19) Çin ve Hindistan’ýn bugünkü nüfuslarýnýn toplamý 2 milyar 300 milyon dolayýndadýr.
(20) Kuzey Atlantik Antlaþmasý’nýn 5. Maddesine göre, taraflar,Kuzey Amerika’da veya Avrupa’da içlerinden bir veya daha çoðuna yöneltilecek silahlý bir saldýrýyý hepsine yöneltilmiþ bir saldýrý olarak deðerlendirecekler ve saldýrýya uðrayan taraf ya da taraflara yardýmcý olacaklardýr.
(21) “Yeni NATO” ve GOÝ, diðer þeylerin yaný sýra, Rusya’yý kuþatma ve Çin devletini frenleme amaçlarýný taþýyor.
(22) “Soðuk Savaþ” kavramý son derece aldatýcý bir kavram. Büyük emperyalist devletler arasýnda dolaysýz savaþ olmamasý anlamýnda bir “barýþ”tan söz edilebilir. Ancak, bu durum 1945 sonrasý dönemin barýþ dönemi olduðu saptamasýný haklý çýkarmaz. Ýkinci Dünya Savaþý sonrasý yaþanan yerel, bölgesel ve iç savaþlarýn büyük bir çoðunluðu ya dolaysýz olarak ya da dolaylý olarak dünyanýn emperyalist yeniden paylaþýmý için yürütülen savaþýmýn biçimleri oldu. Emperyalist güçler, gerek kendi silahlý kuvvetlerini kullanarak gerekse iþbirlikçi sýnýf ve sýnýf katmalarýn yönettikleri iþbirlikçi devletler ve politik-askeri güçler aracýlýðýyla emperyalist rekabet savaþýmýný sürdüre gelmiþlerdir.
(23) Afganistan örneði, diðer þeylerin yaný sýra, Alman emperyalizminin uluslararasý düzlemde açýk askeri rol üstlenmesinin de örneði oldu. Ayný durum Japonya için Irak’a askeri müdahalede çerçevesinde görülüyor.
(24) Diðer iki merkez Ýtalya ve Ýspanya’da kurulacaktýr.