Bilimsel Sosyalizm
   Nederlands                               www.bilimselsosyalizm.net  October 12 2024 21:02:35  
   Açýlýþ_sayfanýz_yapýn  Sýk_Kýllanýlanlara_Ekle

   Ana Sayfa
   Yazýlar/Broþürler
   Görüþler
   Komünist Hareketten
   Devrimci Basýndan
   Sol Hareketten
   Felsefe
   Katkýlarýnýz
   Arþiv
   Sitede Ara
   Baðlantýlar
   Ýletiþim

English
   Home
   Opinion
   Revolutionary Press
   Left Movement
   Philosophy
   Site search
   Web links
   Contact



(I) BÝR EMPERYALÝST YENÝDEN YAPILANDIRMA PROJESÝ:
Yazýlar-Broþürler
BÝR EMPERYALÝST YENÝDEN YAPILANDIRMA PROJESÝ: GENÝÞ ORTADOÐU ÝNÝSÝYATÝFÝ (I)

(A.H. Yalaz)

Giriþ

Belirgin bir projenin varlýðýndan söz etmek olanaklý olmasa bile, son zamanlarda sözü çok edilen bir emperyalist giriþim “Geniþ Ortadoðu Ýnisiyatifi” (GOÝ). Bu giriþim, “yeni dünya düzeni” olarak da adlandýrýlan ABD’nin dünyaya tek baþýna hakim olma, dünyayý tek baþýna yönetme politik stratejisinin bir parçasý, ABD dýþ politikasýnýn bir unsuru. GOÝ, ABD emperyalizminin dünya imparatorluðu kurma stratejik planýnýn taktik bir aþamasýdýr.

21.yüzyýlý Amerikan yüzyýlý yapma planýnýn gerçekleþebilmesi için dünya enerji kaynaklarýnýn denetimini ele geçirmek bir olmazsa olmazdýr. Dünya ve “büyük” Ortadoðu ölçeðinde en büyük ve en etkili emperyalist güç olan Amerika Birleþik Devletleri, bölgedeki devletlerarasý ve devletler-içi iliþkileri kendi emperyalist tekelci sermaye katmanýnýn, özellikle petrol ve silah tekellerini kontrol eden sermaye gruplarýnýn sýnýfsal çýkarlarý ve kendi öz devlet çýkarlar için her zaman “düzene” sokmaya çalýþmýþtýr. ABD yönetiminin kontrolünü elinde tutan “yeni tutucular” (siz ABD emperyalizminin en gerici, en saldýrgan temsilcileri diye okuyunuz) Fas’tan baþlayan ve Afganistan’ý da içine alan büyük bir coðrafyanýn politik, ekonomik ve kültürel yeniden yapýlandýrýlmasýný gerçekleþtirmeye çalýþýyorlar. (2) Dünyanýn en büyük enerji kaynaklarýnýn bulunduðu son derece geniþ bir coðrafyanýn politik haritasýný yeniden çizmek istiyorlar. (3) Özcesi , ABD, demokratikleþme maskesi ardýnda, Kuzey Afrika’dan Orta Asya’ya dek uzanan bölgenin petrol ve doðal gaz zenginliði ve pazarlarý üzerindeki hakimiyetini güçlendirmek ve askeri üs ve tesisler aðýný geniþletmek istiyor. (4)

Giriþimin kapsadýðý coðrafya öylesine geniþ ve ele alýnmasý gereken sorunlar öylesine kapsamlý ki, bu yazýnýn bütününü konuya bir giriþ olarak düþünmek doðru olur.

Ýnisiyatifin teori ve pratiði

Ýnisiyatifin ideologlarýna göre, bölge ülkelerinin iç koþullarý bölgede görülen köktenleþmenin ve terörün baþta gelen nedenlerinden biridir. Bölgede politik ve ekonomik haklardan yoksun bireylerin sayýsý arttýkça aþýrýlýkta, terörizmde, uluslararasý suçta, yasadýþý göçte, vb. artýþlarýn yaþanmasý kaçýnýlmazdýr. (5) Daha somut olarak konulacak olursa, köktenleþme ve terörizm, zayýf devletlerin ortaya çýkmasýna neden olan baþarýsýzlýða uðramýþ bir modernleþme sürecidir. Þimdi yapýlmasý gereken bölgedeki modernleþme sürecine (siz her alanýnda kapitalistleþme olarak okuyunuz) yardýmcý olmaktýr. (6) ABD emperyalistleri, bölgenin, ekonomik reformlar, daha çok istikrar ve güvenlikle birleþecek biçimde “demokrasi ve özgürlüðe” kavuþturulmasý amaçladýklarýný açýklýyorlar. Irak’taki savaþýn hararetli savunucularýndan biri olan Ýsrail devletinin koþulsuz destekçilerinden biri olan gerici düþün kuruluþu American Enterprise Institute (Amerikan Giriþimi Enstitüsü)’nün örgütlediði bir toplantýda Ýkinci Bush þöyle diyordu: “Özgür bir Irak, milyonlarýn yaþamýnda umut yaratarak ve geliþme saðlayarak bu önemli bölgenin reformdan geçirilmesi konusunda özgürlüðe iliþkin gücümüzü gösterebilir. (...) Irak’ta yeni bir rejim bölgede diðer uluslar için dramatik ve esin kaynaðý olan bir örnek olabilir.” (7)

Ekonomik, politik, sosyal ve ideolojik-kültürel düzeyleri içeren bu emperyalist strateji,yalnýzca ABD tekelci sermayesinin ve ABD’nin emperyalist çýkarlarýna þu ya da bu ölçüde aykýrý düþen politik rejimlerin yýkýlmasýný gerçekleþtirmeyi ve yerlerine ABD’yle iþbirliði yapacak politik rejimleri iktidara getirmeyi amaçlamýyor. Ayný zamanda, dünyanýn emperyalist yeniden paylaþýmýnda rakip emperyalist büyük güçler, özellikle Rusya, Fransa, Almanya ve Japonya ve geleceðin en büyük emperyalist güçlerinden biri olmaya aday Çin devleti karþýsýnda üstünlük saðlama ya da varolan üstünlüðü pekiþtirme amacýný da güdüyor. Bu giriþim, tam bir sýnýfsal ve ulusal çeliþkiler, devletler-içi ve bölgesel çatýþmalar coðrafyasý olan bu geniþ bölgede iþçi sýnýflarýna ve halklara gözdaðý verme, sindirme ve olasý devrimleri önlenme politikasýnýn uygulanmasýdýr da. GOÝ, genel çizgileriyle saptanan bu çerçevede ele alýnmalýdýr. Ekonomik, politik, sosyal ve ideolojik-kültürel süreçlerin iç içe geçmiþ olmasý teorik çözümlemede ve sonuçlar çýkarmada hareket noktasý olmak durumundadýr.

GOÝ’nin kapsadýðý varsayýlan coðrafyaya bakýldýðýnda görülecektir ki, ABD emperyalizmi, 11 Eylül 2001 saldýrýlarýný da gerekçe olarak kullanarak, görece çok yönlü bir yeniden politik-ekonomik yapýlandýrma çalýþmasýna giriþmiþtir. Söz konusu saldýrýlar ABD’nin bölgeye iliþkin stratejik planlarýný uygulamaya koymasý için bulunmaz bir fýrsat oldu. Bu emperyalist dýþ politika giriþimde bugün öne çýkan asýl araç askeri müdahaledir, savaþtýr. Politik ve ekonomik “reform” giriþimleri ve ideolojik-kültürel etki saðlama ya da Batý düþünme ve yaþam biçimini zorla benimsetme çalýþmalarý askeri müdahale stratejisine baðlý olarak yürütülmektedir.

ABD iþe Afganistan’da kendisiyle anlaþmaya yanaþmayan Taliban rejimine savaþ açmak, onu yýkmak ve iþbirlikçi bir politik rejimi kurmakla baþladý. Ama Afganistan’ýn bütününü kapsayan bir politik rejim kurmayý baþaramadý. Afganistan’daki iþbirlikçi “merkezi” hükümetin kontrol ettiði alan sýnýrlýdýr. Afganistan’da fiilen “çoklu iktidar” vardýr.

Taliban rejimine karþý savaþý Irak’taki Baas rejimine karþý savaþ izledi. ABD ve iþbirlikçileri Irak’ta Afganistan’daki durumla karþýlaþtýrýldýðýnda daha güç durumdadýr. Emperyalist iþgale ve iþbirlikçi-kukla politik rejime karþý güçlü bir direniþ vardýr. Bush-yönetimi Irak’ý bütün bir Ortadoðu için örnek olacak çekici bir “demokratik model” yapmak istiyor. Diðer þeylerin yaný sýra, bu nedenledir ki, Ocak 2005’te parlamento seçimlerinin yapýlarak iþbirlikçi-kukla politik rejime demokratik görünüm vermeyi planlayan ABD emperyalistleri ve iç iþbirlikçileri, askeri araçlarý kullanmada kural tanýmýyorlar; kentleri ve semtleri geliþigüzel bombalýyorlar.

Gözden kaçmamasý gereken bir nokta da “Büyük Ortadoðu” coðrafyasýnýn batýsýnda, Libya’da , yaþanan geliþmelerdir. Libya devleti ABD baþta olmak üzere, emperyalist devletlerin baskýsýna boyun eðdi. Kaddafi rejimi “Batý” ile varolan gerginlikleri yumuþatmak, dýþ sorunlarý çözmek ve “uluslararasý toplum”dan soyutlanmýþ olmasýna son vermek için ödün üzerine ödün veriyor.

Sözde GOÝ tek baþýna ele alýnýp çözümlenmemelidir. O birçok parça ya da taktik planlardan oluþan bir bütün, bir stratejik plandýr. GOÝ’nin bölge devletleri ve halklarý tarafýndan benimsenmesi için yýllardýr uygun ideolojik-politik ve psikolojik koþullar oluþturulmaya çalýþýlýyor. ABD’deki ekonomik ve politik iktidar sahiplerine göre, Batý’yý tehdit eden her þey (terörizm, köktenci akýmlar, vb.) bu bölgeden kaynaklanmaktadýr. O halde ne yapýlmalý? Büyük kötülüklerin kaynaðý olan bu bölgeye, Ýkinci Dünya Savaþý sonrasý özellikle Batý Avrupa’da uygulanan Marshall Planý’na benzer bir plan çerçevesinde bölgeye “yardým” edilmeli. Aralýk 2002’de ABD Dýþiþleri bakaný Colin L. Powell tarafýndan açýklanan ABD-Ortadoðu Ortaklýk Ýnisiyatifi GOÝ’nin bileþenlerinden biridir. Bu inisiyatifle GOÝ’nin benimsenmesi için uygun ideolojik-politik ve psikolojik koþullar hazýrlanmaya çalýþýldý. Bu inisiyatifle, eðitimden sivil toplumu güçlendirmeye dek varan geniþ bir etkinlik alanýnda, ABD’nin bölge üzerindeki hegemonyasý pekiþtirilmek isteniyor. Emperyalist sözcülere göre, bu plan, herkes için ekonomik, politik ve eðitimsel fýrsatlarýn geniþletilmesinin yaný sýra, ABD’nin Arap dünyasýnda Arap devletleri ile birlikte çalýþmasý için bir çerçeve ve mali kaynak saðlayacaktýr. Koordinatörlüðünü ABD Dýþiþleri Bakan Yardýmcýsý Richard Armitage yaptýðý bu giriþim, Dýþiþleri Bakanlýðýnýn Yakýn Doðu Ýþleri Bürosu tarafýndan yönetilecektir. ABD ile Ürdün Krallýðý arsýnda yapýlan Serbest Ticaret Anlaþmasý, Fas Krallýðýyla da benzer bir anlaþma yapma çalýþmalarý yukarýda sözü edilen politik, ekonomik ve kültürel yeniden yapýlandýrmanýn bir öðesidir. Powell’a göre, baþarýlý olmalarý için açýk ekonomilerin açýk politik sistemlere gereksinmeleri olduðundan, bölge ölçeðinde politik katýlýmcýlýðýnýn güçlendirilmesi Ortaklýk Giriþiminin ikinci dayanaðýný oluþturmaktadýr. (8)

Batý uygarlýðý Ýslam uygarlýðýna ya da uygarsýzlýðýna karþý!

Her bakýmdan yeniden yapýlandýrýlmasý savunulan bölgede yaþayan halklarýn dinsel eðilimine bakýldýðýnda görülecektir ki, çok büyük bir çoðunluk Ýslam dinine baðlýdýr. GOÝ’yi , bir anlamda, “Ýslam dünyasý”nýn anýlan bölgedeki parçasýnýn Batý uygarlýðýna uygun düþecek biçimde yeniden düzenlenmesi olarak görmek gerekir. ABD yönetimindeki “yeni tutucular” Ýslam dininin egemen din olduðu bölgelere ve ülkelere Batý müdahalesini gerekli buluyorlar. Birçok burjuva bilim insaný, düþünür, vb. bu koroya katýlýyor.

“Büyük Ortadoðu” kavramýnýn babasý olan ve Ortadoðu tarihi üzerine önde gelen uzmanlardan biri olarak kabul edilen tarihçi Bernard Lewis bunlardan biri. ABD dýþ politikasýnýn ateþli destekçilerinden biri olan Bernard Lewis’e göre, “Ýslam coðrafyasý” demokratikleþtirilmeli ve yeniden yapýlandýrýlmalýdýr. Emperyalist politika oluþturucularý ve Bernard Lewis’e göre, askeri müdahale, diplomatik/politik baský ve ekonomik “yardým” yoluyla bütün bir uygarlýðýn (Ýslam uygarlýðý) yönü belirlenebilir. Lewis için asýl olan Ýslam dünyasýndaki iç geliþmeler deðil, Ýslam ile Batý’nýn çatýþmasýdýr. (9) Lewis gibilerin sahip olduðu dünya görüþüne göre, ABD, Batý ve Ýsrail (10) demokrasi ve bireysel özgürlükler için totaliterliðe karþý savaþým yürüttüklerine göre, onlarýn savaþýmý doðal olarak haklýdýr. Bu yalnýzca uygarlýklar arasýnda bir savaþým deðil, ama uygarlýk için totaliter barbarlýða karþý savaþýmdýr. Doðallýkla da, bu amaçlara ulaþmak için demokrasinin savunucularý zor kullanma hakkýna sahiptirler; ve her iki tarafýn can kaybý için de Batý yaþam biçimini tehdit edenler suçlanabilirler. (11) Söz konusu olan yalnýzca ekonomik ve politik düþünlerin ve kurumlarýn kabul ettirilmesi deðil, deðer yargýlarý, davranýþ kurallarý, gelenekleri, alýþkanlýklarý, sanat ve estetik anlayýþlarý, vb. ile bir bütün olarak Batý kültürünün kabul ettirilmesi, daha doðrusu dayatýlmasýdýr. Lewis’e göre, Batý, Müslümanlarý batýlý olaný kabul etmeleri için cesaretlendirmelidir; ama “tercih” onlarýndýr. “Doðru” tercihler yapýlýncaya ya da tercih yapmaya zorlayanlar tercihe zorlama güçlerini yitirinceye dek “Geniþ Ortadoðu” bugünkü “Geniþ Ortadoðu” olmayý sürdürecektir.

Emperyalistler cephesinde kimi tepkiler

GOÝ, diðer þeylerin yaný sýra, emperyalistler arasý rekabetin, dünyanýn emperyalist yeniden paylaþýmýný gerçekleþtirmenin bir aracýdýr da. ABD, GOÝ aracýlýðýyla varolan rakip emperyalist güçlerin ve potansiyel emperyalist rakiplerin bölgedeki etki alanýný sýnýrlamak istiyor. Ne var ki, emperyalistler arasý güç iliþkileri ABD’yi diðer büyük emperyalist güçlere, özellikle Almanya ve Fransa’ya, ödün vermeye ve onlarý da bu inisiyatife ortak etmeye zorluyor. ABD’nin bölgeye iliþkin politikasý kendi emperyalist çýkarlarýna zarar verdiði için Irak savaþýna karþý çýkmalarýnýn Alman ve Fransýz devletlerine Arap halklarý arasýnda belirli bir saygýnlýk kazandýrdýðý anlaþýlýyor.

Avrupa Birliði Güvenlik Çalýþmalarý Enstitüsü müdiresi Nicole Gnesotto, Fransýz gazetesi Le Figaro’nun 10 Þubat 2004 tarihli sayýsýnda ABD planlarýna eleþtirel yaklaþýyordu. Ona göre “Büyük Ortadoðu” Projesi üç iþlevi yerine getiriyor: Amerikan stratejisinin tekleþtirilmesi, bölgenin sorunlarýnýn basitleþtirilmesi ve dikkatlerin Ýsrail-Filistin sorunundan uzaklaþtýrýlmasý. Baþka biçimde konulacak olursa, Gnesotto’ya göre, Amerikan söylemi, (Irak’a karþý) savaþ için öne sürülen delillerin terörizmden (kanýtlanmadý) ve kitle imha silahlarýndan (bulunmadý) (Ýslamcý) tiranlýða karþý savaþ için deliller durumuna getirilmesini saðlamak zorundadýr. “Çok taraflý” bir ele alýþtan yana olan Gnesotto, bu arada Barselona sürecini hatýrlatmaktadýr. Akdeniz’in Arap ülkeleriyle 1995’te baþlatýlan ve ekonomik ve politik reformlarý amaçlayan bu süreç 2010’a doðru serbest ticaret bölgesinin oluþturulmasýyla sonuçlanmalýdýr. Avrupa Birliði, halihazýrda milyarlarca Euro’nun harcandýðý bu sürecin ABD inisiyatifi tarafýndan zayýflatýlacaðýndan korkmaktadýr. (12) Bir “uzman” Fransýz gazetesi Le Monde’un 27 Þubat 2004 tarihli sayýsýnda da bunu þöyle dile getiriyor: “Korkarýz ki, ABD kendi jeopolitik amacýný gerçekleþtirmek için bizim araçlarýmýzý kullanmak ve bizden onu finanse etmemizi istemektedir.” (13)

Arap dünyasýnda tepkiler

Söz konusu edilen bölgede GOÝ’ye karþý tepki çok yönlü oldu. Böylesi bir giriþimi destekleyenler olduðu gibi deðiþik sertlikte olmak üzere karþý çýkanlar da oldu. Ýkinciler çoðunluðu oluþturdular. Ýlerici ve devrimci politik güçler, özellikle ikinciler, ABD hegemonyasýný kurmayý ya da güçlendirmeyi amaçladýðýný düþündükleri bu giriþime sert biçimde karþý çýktýlar.

Medyada gösterilen tepkileri veri olarak alýrsak görürüz ki, giriþim bölge halklarý tarafýndan reddedilmektedir. ABD Dýþiþleri Bakanlýðý Uluslararasý Enformasyon Programlarý tarafýndan yapýlan ve 25 Þubat 2004 ile 11 Mart 2004 arasýnda 22 ülkede yayýnlanan 89 rapora dayanan “Büyük Ortadoðu Ýnisiyatifi: ‘Temel’ Reformlar Empoze Edilemez” baþlýklý çözümleme de bunu kanýtlýyor. Bu çözümlemenin anahtar bulgularýna göre, saðcý yazarlar ve ýlýmlý Araplar “Müslüman dünyayý demokratikleþtirecek bu büyük planý” desteklerken, kimileri de Arap dünyasýnýn “dýþtan dayatýlan” bir modeli deðil, “kendi demokrasi modelini” uygulamasý gerektiðini savunuyorlar. “Sertlik yanlýsý” gazeteler ise giriþimi ve onun “hegemonya için gizli Amerikan niyetlerini” reddediyorlar.

Mýsýr devletinin sahip olduðu Akhbar-al-Yawm reformlarla Filistin-Ýsrail anlaþmazlýðýnýn çözülmesi arasýnda iliþki kurulmasýnýn reformlarý ertelemek ve deðiþimleri tamamen kesinkes olanaksýz duruma getirmek olduðunu yazarken, Suriye devleti tarafýndan çýkarýlan Tishreen gazetesi GOÝ’nin “Müslüman inançlarý yok edeceðini” ve bölgeyi (büyük Siyonist giriþim için sonuna kadar açacaðýný” vurguladý. Faslý ve Lübnanlý gözlemciler GOÝ’nin “Arap ve Ýslam kültür mirasýný” eritip yok etmeyi amaçladýðý görüþündedirler. (14)

Bölgedeki en gerici Arap rejimleriyle iþbirliði yapan ABD, baðlaþýklarýný da kýzdýrdý. GOÝ, iþbirlikçi Arap devletlerinin, en azýndan þimdiki politik iktidar sahiplerinin çýkarlarý için tehlike oluþturuyor. Burjuva politik özgürlüklerin olmadýðý ya da son derece sýnýrlý olduðu Arap devletlerinin yöneticileri, on yýllardýr baðlaþýklarý olan ABD’nin hegemonyasýnda da bile olsa bölgesel çok yönlü bir yeniden yapýlanmanýn kendileri için ne denli tehlikelerle dolu olduðunun bilincindeler. Bir kez baþladý mý burjuva reform sürecinin nerede ve nasýl biteceði bilinemez. Demokratikleþme süreci bir yana, politik liberalleþme düþününün bile kabul edilmez olduðu bir politik coðrafyada kuþkuculuktan kýzgýnlýða dek uzanan bir yelpazede GOÝ’ye tepki gösterilmesinde yadýrganacak bir durum yok. Örneðin, reformlarýn ülke içinden gelmesi gerektiðini ve her ülkenin kendine özgü özellikleri olduðunu belirten Mýsýr devlet baþkaný Mübarek’e göre, bir tek modelin bütün Ýslam ülkelerine dayatýlmasýnýn baþarý þansý yoktur. Bölgede Amerikalýlara karþý daha önce görülmedik denli bir nefretin olduðunu belirten Mübarek, reformlarýn dýþarýdan dayatýlmasýnýn yapýlmak istenenin tam tersine terörizmi güçlendireceðini vurgular. (15)

Ekim 2004


Yazýnýn Devamý...
(1) ABD yönetimi tarafýndan sunulan “G-8 Büyük Ortadoðu Ortaklýk Çalýþma Tezi”, Londra’da çýkan günlük liberal Arap gazetesi Al-Hayat” tarafýndan elde edildi ve 13 Þubat 2004’te yayýnladý. Haziran 2004’te yapýlan G-8 (sekiz sanayileþmiþ ülke) zirvesinde “Büyük Ortadoðu ve Kuzey Afrika Giriþimi” adý yerine “Geniþ Ortadoðu ve Kuzey Afrika Ýnisiyatifi” adý kabul edildi.
(2) “Geniþ Ortadoðu” 22 Arap Birliði ülkesinin yaný sýra, Türkiye, Ýsrail, Ýran, Afganistan ve Pakistan’ý içine alýyor.
(3) Sosyal-emperyalist “Sovyetler Birliði” devletinin hegemonyasýndaki bloðun çöküþü, “politik Ortadoðu” coðrafyasýnýn geniþlemesinin nedenlerinden biridir. Sovyet bloðunun çöküþü Avrasya coðrafyasýnýn yeniden büyük emperyalist savaþým alaný olarak ortaya çýkmasýna da neden oldu.
(4) Söz konusu bölgeye istatistiksel bir göz atýþ bölgenin sahip olduðu önemi ve bölge üzerindeki emperyalist-kapitalist rekabetin nedenlerini anlamak için yeterli olacaktýr. Bölgenin yüzölçümü 16,909 kilometrekaredir. 2001 istatistiklerine göre nüfusu 575 milyondur. Her 30 yýlda ikiye katlanan bölgenin nüfusu 2030 yýlýnda 1 milyarý bulacaktýr. Varlýðý saptanmýþ petrol rezervlerinin %65’i, Suudi Arabistan da dahil, Körfez ülkelerinde bulunmaktadýr.
(5) Bu giriþim, ayný zamanda, kapitalist olarak ileri Batý toplumlarýnýn kendilerini azgeliþmiþ kapitalist ülkelerden kaynaklanan sorunlara karþý koruma giriþimidir de.
(6) Robert Looney, Strategic Insighst, Aðustos 2004.
(7) www.whitehouse.gov/news/releases/2003.
(8) Powell’ýn The “Heritage Foundation” (Heritage Vakfý)’nda yaptýðý “ABD-Ortadoðu Ortaklýk Giriþimi: Gelecek Yýllar Ýçin Umudun Ýnþa Edilmesi” konuþmasýndan, www.state.gov.
(9) Adam Sabra, What Is Wrong with What Went Wrong? (Yanlýþ Giden Neydi de Yanlýþ Olan Nedir?), Adam Sabra, Western Michigan University (Batý Michigan Üniversitesi)’de Ortadoðu tarihi öðretiyor.
(10) Arap-Ýsrail sorunu, özel olarak anýlacak olursa Filistin sorunu diye bir sorunun varlýðýnýn söz konusu bile edilmediði GOÝ’nin ayrýlmaz unsurlarýndan biri de Ýsrail devletinin varlýðýný sürdürmek, güvenliðini saðlamak ve devlet olarak onu güçlendirmektir.
(11) A.g.y.
(12) Bush’un “Büyük Ortadoðu” Projesi, Ludo De Brabander, http://www.uitpers.be
(13) A.g.y.
(14) www.globalsecurity.org/military/library/news
(15) A.g.y.