Bilimsel Sosyalizm
   Nederlands                               www.bilimselsosyalizm.net  October 12 2024 21:02:46  
   Açýlýþ_sayfanýz_yapýn  Sýk_Kýllanýlanlara_Ekle

   Ana Sayfa
   Yazýlar/Broþürler
   Görüþler
   Komünist Hareketten
   Devrimci Basýndan
   Sol Hareketten
   Felsefe
   Katkýlarýnýz
   Arþiv
   Sitede Ara
   Baðlantýlar
   Ýletiþim

English
   Home
   Opinion
   Revolutionary Press
   Left Movement
   Philosophy
   Site search
   Web links
   Contact



BÝR TASLAK ÜZERÝNE BAZI ELEÞTÝREL DÜÞÜNCELER -2
Yazýlar-BroþürlerTaslak Var Olan Anadolu Komünist Hareketini Küçümsüyor, Hatta Aþaðýlýyor

Devrimci eleþtirel yöntemi kullanmak, bu anlamda eksiklikler ve hatalara karþý acýmasýz davranmak bir þey, komünist hareketin var olan durumunu ve yakýn geçmiþini komünist adalete sýðmayacak biçimde küçümseyerek, hatta aþaðýlayarak "eleþtirmek" ayrý bir þeydir. Taslak bunun örnekleriyle doludur. Sekter olmaya karþý savaþ açmýþ görünen Taslak sekter olmaktan kurtulamýyor.

"Vulgarize edilmiþ Marksizme göre" (Anadolu komünist hareketi de bu kabalaþtýrýlmýþ Marksizmin bir koludur) teori "olsa da olmasa da olur"muþ (s.85).

"Her olaya iliþkin tutum geliþtirmeye çalýþmanýn (sadece bildiri daðýtmak için ...) olmamasý gerekirmiþ (s.87).

"Kitleler olmadan siyaset" yapýldýðýndan komünist hareketin politikasýnýn deðeri "politik olarak yalnýzca sýfýr"mýþ. (Ýyi ki sýfýrýn altýnda deðil!) Komünist hareketin varlýðýný devrimci Maoculuðun Türkiye temsilcisi Ýbrahim Kaypakkaya önderliðindeki TKP(ML) ile baþlatan Taslak yazarlarý açýsýndan, hiç deðilse 1975-1980 dönemi için, kitleler olmadan politika yapýldýðýný savlamak olmaz. Bu yýllarda Anadolu devrimci hareketi on binleri harekete geçirebilen devrimci kitlesel bir karakter kazanmýþtý. Ýþçi sýnýfý hareketi içinde kitlesel politik bir etkiye sahip olmamakla karýþtýrýlmamalý bu. Bugün durum oldukça farklýdýr. Örgütler kitleselleþemiyorlar. Taslak yazarlarý, 1980 öncesinin Küçük Asya devrimci hareketinin dünyanýn en kitlesel belli baþlý hareketlerinden biri olduðunu ya bilmiyorlar ya da unutmayý yeðliyorlar. Bu konuda birçok kiþinin yanýlgýsýný paylaþýyorlar.

"Komünist geleneðin üyeleri" de " 'eylem'sel varlýklarýyla" "temel çeliþkinin beri tarafýný, pratik görünümüyle kendilerinin oluþturduðunu düþün"üyorlarmýþ (s.47).

"Türkiye komünist hareketinin bütün ömrü, küçük burjuva radikalizminin egemenliði altýnda geçmiþtir"(s.42) (Nasýl oldu da komünist karakter kazanýlabildi?)

"Geçmiþte her zaman kendinizi emanet edebileceðiniz bir otoriteniz vardý ve size, huzur ve güvenle sadakat düþüyordu..."(s.60) ("Tarihe çekeceðimiz bir çizgi, bize, kendimizi tümden ipotek edeceðimiz hiçbir Marksist akýmýn olmadýðýný gösteriyor" [s.58,vurgular bana ait] diye yazabilenlerin yukarýdaki "eleþtiriyi" yapabilmeleri ilginç. Bilimde ve komünist politikada "ipotek" olmaz.)

"... Örgütlerin ... kendilerini her nasýlsa, bir kez oluþturmuþ olmalarý"ndan söz ediliyor (s.39). Taslak yazarlarý, Taslak boyunca örnekleri sýk olarak görüldüðü gibi, sýnýf mücadelesi, onun bir biçimi olarak politik mücadele ve bu mücadelenin, ne denli küçük olursa olsun, herhangi bir örgütlenmeyi gerekli kýldýðý, bu mücadeleye katýlanlarýn güçlerini birleþtirme, yani örgütlenme gereksinimi duyduklarý vb. gerçeðini anlamamýþ görünüyorlar. Politik mücadeleye atýlanlar ya da kendilerini bu mücadelenin içinde bulanlar, bu sosyalist politik mücadele olmasa da, örgütlenmeyip de ne yapacaklardý? Taslak yazarlarý politik mücadele anlayýþlarýný gözden geçirmelidirler. Onlarýn geçmiþi ve bugünü yorumlayýþlarýnýn materyalist olduðu söylenemez. Onlar "Hay Allah kahretsin, bu örgütler neden zamansýz kuruldu!" diye özetlenebilecek bir düþünceye saplanmýþ görünüyorlar. "Yeterli bir teorik olgunlaþma süreci yaþanmadan pratik-politik ifadelerini (örgütsel yapýlarda) bulan Marksizm ..."(s.37) saptamasý bunun bir kanýtýdýr. Geçmiþi politik olarak aþmanýn yolu bu olmasa gerek. Örgütlerin kurulmasýnýn "tarihsel bir kazaným" olduðunu belirtmek (s.37), "... ancak Türkiye'de partiyi mümkün kýlmak üzere, bir kategorik kazaným olarak, sadece örgütsel kuruluþlar gerçekleþtirilmiþtir" (s.39) diye yazmak birer süs gibi duruyorlar. En azýndan yazarlarýn kendi kendileriyle çeliþki içinde olduklarýný gösteriyorlar. Diðer þeylerin yaný sýra, onlara göre, bizzat örgütlerin varlýðý problemin bir parçasýdýr. Çünkü, "örgütlerin bugün yaþadýklarý týkanýklýðýn temel bir nedeni ... pratik-politik faaliyet içinde kendilerini her nasýlsa, bir kez oluþturmuþ olmalarýnda aranmalýdýr..."(s.39) (Örgütlerdeki egemen anlayýþýn problemin önemli bir unsuru olduðu doðrudur. Bunu örgütlerin bizzat varlýklarýyla karýþtýrmamak gerek. Ama öyle bir an gelir ki, parti-öncesi komünist gruplarýn bizzat varlýklarý komünist hareketin geliþmesinin önündeki en büyük engeli oluþturabilir. Böylesi bir durumda bu örgütlerin varlýklarýna son vermek için çalýþmak ivedi bir görev olur. Ama bunun için geçerli bir örgütsel alternatif olmak zorundadýr.

"Yeterli bir teorik olgunlaþma"dan anlaþýlan nedir? Sýnýf mücadelesinin ve özel olarak politik mücadelenin diyalektiði, kendilerini toplum ve devlet sorunlarýna müdahale etmek, yani politika yapmak zorunluluðu ile karþý karþýya bulan devrimcilere "yeterli bir teorik olgunlaþma süreci yaþa"ma fýrsatý vermemiþse örgütleri kuranlar ne yapsýnlar? Olaylar, henüz yeni devrimci olmuþ genç insanlarý, büyük düþler kuran, kabýna sýðamayan ve hemen o an bütün toplumu ve dünyayý deðiþtirme arzusu ile yanýp tutuþan ve gerek dünyada, gerekse içte sýnýf güçleri iliþkilerini, iþçi ve emekçi kitlelerin içinde bulunduklarý nesnel ve öznel durumu vb. doðru deðerlendirebilme bilgi ve deneyiminden yoksun olan emperyalizme, kapitalizme, burjuva devlete, faþizme ve burjuva partilere vb. karþý öfke duyan, o içi içine sýðmayan atýlgan, özveri ruhuyla dolu yiðit insanlarý örgütler kurma sorunuyla karþý karþýya býrakmýþsa ve asýl olarak girdabýna alýp götürmüþse bundan dolayý, tersi yöndeki kimi ifadelere karþýn, onlarý suçlamak marksist-leninist politika anlayýþýna uygun düþer mi?

Taslak, son derece haklý eleþtiriler içermekle birlikte, örgüt düþüncesini ve örgütü hafife alan, zayýflatan bir yaklaþým içinde. On yýllardýr yaþanmakta olan süreçte, özellikle içinde bulunduðumuz alt-dönemde,örgüt düþüncesi zayýflatýlmamalý. Tam tersine, yurdumuzda genel olarak kavranamayan (teorik olarak bilinmeyen deðil, kavranamayan) ya da grup veya kiþi çýkarlarý öyle gerektirdiði için sözde deðil, ama gerçekte yadsýnan, örgütün bir araç olduðunu unutmaksýzýn, onu fetiþ durumuna getirmeksizin (bu güçlü bir eðilim olarak zaten var) örgüt düþüncesi, özellikle gizli örgüt düþüncesi güçlendirilmelidir. Örgütlü düþmana karþý "her nasýl" olursa olsun her türlü devrimci politik örgüt kurma giriþimi olumlu olarak deðerlendirilmelidir.

"... Kendi yarattýðý cüce gerçeðin peþinde tüm enerjisini harcama durumu..." "Her zaman, 'hareket berekettir', denmiþtir."(s.45) "Marksizmin krizine ikinci tepki, 'bereketi harekette aramak' þeklinde dile getirilebilir..."(s.64)

Toplumsal ve özel olarak politik olaylarýn peþinden sürüklenip gitmekle, bu anlamda kendiliðindenlikle, "kendi yarattýðý cüce gerçeðin peþinde tüm enerjisini harcamak", "hareket berekettir" vb. düþüncelerin egemenliði altýnda olmak aynýlaþtýrýlamaz. Komünist olarak tanýmlanan hareket, özel olarak TKP(ML) Hareketi ya da daha somut olarak örgüt önderleri, kendi dar, küçük dünyalarýnda bir gerçek ("cüce gerçek") yaratmýþ olup da onun peþine takýlmýþ deðildiler. Toplumsal-tarihsel koþullar içinde sýnýf mücadelesinin ulaþtýðý boyutlarý anlama ve ne yapýlmasý gerektiði konusunda gerekli marksist-leninist teorik donanýmdan yoksun olarak (kadrolar ve özel olarak önderler bunun bilincinde olmasalar, kendi geliþmiþlik derecelerini hemen her zaman abartmýþ olsalar da) politik mücadele yürütülmüþtür. Ýþçi sýnýfýný politikanýn odaðýna koyan bir teorik ve politik-pratik yaklaþýmdan ve sosyalizmi iþçi sýnýfýna dayandýran bilimsel bir sosyalizm anlayýþýndan yoksun olarak (bana göre Anadolu komünist hareketi "MZD"nin devrimci anlamda yadsýnmasý sürecinde ortaya çýkmýþtýr), kendilerinden baðýmsýz olarak ortaya çýkmýþ gerçeði doðru bildikleri yönde etkilemeye, deðiþtirmeye, yeni bir gerçeðin ortaya çýkmasýna yardýmcý olmaya çalýþmýþlardýr. Ýþçi sýnýfýnýn, kentin ve kýrýn emekçi kitlelerinin ve öðrenci gençliðin eylemlerini güçlendirmeye, onlara devrimci bir karakter kazandýrmaya çalýþmýþlardýr. Onlarý ekonomik ve politik eyleme çekmeye çalýþmýþlardýr. Kitlelere yönelmiþlerdir. Yalnýzca kendilerini yeniden üretmeye çalýþmýþ deðillerdir. Türkiyeli ve Kuzey Kürdistan’lý devrimciler (devrimci küçük burjuva sosyalistleri ya da devrimci halkçý sosyalistler) örgütlenir örgütlenmez, hatta daha önce de, diðer çalýþma biçimlerinin yaný sýra, kitle ajitasyonuna baþlamýþlardýr. Ve bunda yanlýþ olan bir þey yoktur. Tam tersine.

Bugün varýlan noktadan ya da sonuçlardan hareket ederek geçmiþ deðerlendirmesi yapmak insaný ilerletmez. Sorunlarýn içinde bulunulan tarihsel koþullar çerçevesinde ele alýnmasý önemli bir yöntem sorunudur. Ne dünün hatalarýný, eksikliklerini, güçsüzlüklerini vb. haklý çýkarmaya çalýþalým, ne de sözde yeni bir baþlangýç yapma adýna, her þeye karþýn politik olarak selamlanmasý -ama aþýlmasý da- gereken döneme burun kývýralým. Ýnkar edelim; ama inkarcýlýðýmýz devrimci olsun. Ve neyi inkar edeceðimiz konusunda düþünce açýklýðýna sahip olalým. Ve bunu yaparken, komünist olunduðu savýnda bulunulduðuna göre, komünist adalet duygusuyla davranalým. Unutulmasýn ki, Anadolu komünist hareketi, 12 Eylül 1980 askeri darbesi öncesi kýsa süren politik etkinliðine karþýn, dünyanýn en güçlü birkaç hareketinden biriydi. Bugün de öyle. Hatta son yýllarda çeþitli ülkelerde görülen güçten düþme, daðýlma, bölünme vb. nedenlerle daha üst sýralara týrmandý. Bugünkü zayýf durumuna karþýn.

"... 1970'li yýllarýn baþýndan beri tarih, politik kulvarda, 'gereðinden çok ileri gitme' þeklinde bir eðilim kaydetmiþtir..."(s.43)

Politik-tarihsel koþullar insaný henüz hazýr olmadýðý durumlarla karþý karþýya getirebilir. Hazýr olmadýðý tercihler yapmaya zorlayabilir. Böylesi bir durumda ne yapýlmalýdýr? "Yeterli bir teorik olgunlaþma süreci yaþan"masý ("yeterliliðin" ölçütü nedir?) mý beklenmeli? Yoksa, pratik çalýþma ile teorik çalýþma, ikincisi birincisinin, yani verili durumu deðiþtirme pratik uðraþýsýnýn hizmetine sokulmak koþuluyla birleþtirilmeli, bir arada, zamandaþ olarak mý sürdürülmeli? Kapýyý çalmýþ olan devrimci politik mücadeleye bütün varlýðýnla atýlarak, mevcut politik sistemin yerine yeni bir politik sistemi geçirmeye çalýþmak için marksist-leninist bir partide olmasý gereken teorik, politik ve örgütsel olgunluk beklenecek deðildir. Teori sorunlarý, ulusal dar görüþlülüðe düþmemek koþuluyla, iþçi sýnýfý hareketi ve komünist hareketin genel sorunlarýndan kopuk deðildir ve dolayýsýyla kopuk olarak ele alýnamaz.

Þimdilik þunu saptamakla yetineyim ki, Taslak yazarlarý, pratik çalýþma ile teorik çalýþmayý, en azýndan örgütsel düzeyde, ayýran bir sapma içindedirler. Bu kendisini en çarpýcý olarak teorik çalýþmayý kendileri gibi "komünist politika mühendisleri"nin, pratik çalýþmayý ise (propaganda çalýþmasý dýþýnda, diye eklemek gerekir; çünkü, örgütlere kendi yarattýklarý söylenen "cüce gerçeðin peþinde tüm enerjisini harcama" iþini býrakýyorlar), "kendilerini her nasýlsa, bir kez oluþturmuþ" olan örgütlerin yükümlülüðünde görmelerinde ortaya koyuyor. Örgütler daðýtýlsýn, diyemiyorlar; ama teorisyenleri ve propagandacýlarý örgütlerden koparmaya çalýþýyorlar. Mühendisler ile kalifiye iþçilerin ayrý ayrý yollardan yürümeleri gerektiðini propaganda ediyorlar. Komünist hareket ile iþçi sýnýfý hareketi ayrý ayrý yollardan yürüyorlar. Mühendislerle kalifiye iþçiler de "yeterli bir teorik olgunlaþma"ya kadar kendi yollarýna gitsinler. Peki bu "toplumsal bina"yý, örneðin iþçi sýnýfýnýn komünist partisini, nasýl inþa edeceðiz? Taslak yazarlarýnýn anladýklarý anlamda marksist hareket, dünya ölçeðinde Taslak'ta açýklanan durumda olduðuna göre, mühendislerle kalifiye iþçilerin bilinmeyen bir süre için ayrý yollardan yürümeleri, bir tür kendi baþlarýnýn çaresine bakmalarý gerekir. Geçici ve özgül bir durumu genelleþtirerek teorileþtirmenin tehlikelerini görmek için zorlu bir beyin egzersizi gerekmiyor.

"... geleneðimizin üyeleri... sanki geliþkin birer partilermiþ gibi...iþçi sýnýfýný her fýrsatta, genel eylemlere, genel grevlere, bu düzeni yýkmaya vs. çaðýran ajitasyon metinleri kaleme almýþlardýr. Sýnýf hiçbir zaman çaðrýlarýna kulak asmadý, ama onlar da yirmi yýl boyunca bu tür afaki ve naif çaðrýlarýn (sýnýf 'saðduyusunu' bir an yitirip uysaydý) cinayetle eþanlamlý olduðunu bir kez olsun anlayamadýlar." (s.40)

Spekülatif bir düþünce çizgisi; ama, Taslak yazarlarýnýn politika anlayýþlarýnýn anlaþýlmasý bakýmýndan veriler sunuyor. Eðer genel politik ortam, özel olarak da iþçi sýnýfýnýn içinde bulunduðu nesnel ve öznel durum uygunsa, neden yukarýda belirtilen türden eylem çaðrýlarý yapýlmasýn? Bunun için parti mi olmak gerekir? "Bu düzeni yýkmaya" çaðrý propaganda ve ajitasyondan öte bir anlam taþýyorsa o ayrý bir konu. Komünist hareket hiçbir zaman kitleleri somut olarak silahlý ayaklanmaya çaðýrmadý. "Bu düzen yýkýlmalýdýr" sloganýný silahlý ayaklanmaya çaðrý anlamýnda eylem sloganý olarak kullanmadý. Yani, Taslak yazarlarý müsterih olsunlar cinayet, daha doðrusu "cinayetle eþanlamlý olan bir giriþimde bulunmadýlar. Demek ki, kafalarý o kadarýna da çalýþýyormuþ. Taslaðý yazan arkadaþlar, baþka yerlerde de kitlelerin saðduyularýndan, hatta engin saðduyularýndan söz etme gereði duyuyorlar. Anlaþýlan, komünist hareket, çaðrýlarýna uymayarak onu "cinayetle eþanlamlý" olan bir suç iþlemekten kurtardýklarý için kitlelere minnettar olmalýdýr.

"Bu sabit noktalar (bilimde ve felsefede tutamak noktalarý -b.n.) teþkil edilmeden, eyleme rehber olmak üzere politik önermeler oluþturulamaz "(s.87).

Taslaðýn belirgin özelliklerinden biri, belki de en çarpýcý olaný, var olaný yadsýrken yerine olumlu bir þey koyamamasýdýr. (Bu eleþtiri, onun haklý, yerini bulan eleþtirilerle de dolu olduðu saptamasýyla çeliþmez.) Bunun kolay olmadýðýný biliyorum. Sosyalizmin ve iþçi sýnýfý hareketinin sorunlarý söz konusu olduðu sürece, hiç kimsenin cebinde hazýr çözüm önerileri yok ki, "bu þu sorun için, þu da bu sorun için" diye daðýtým yapsýn. Ama, madem ciddi eleþtiriler yapýlýyor ve iddialar ileri sürülüyor, bu durumda somut bir þeyler de söylenmeli. Örneðin, yukarýda sözü edilen ve "Marksizm"in "yitirmekle karþý karþýya" olduðu (henüz tamamen yitirilmiþ deðil; ama yine de onlarý yeniden oluþturmaktan [teorik yeniden kuruluþ] söz ediliyor) "tutamak noktalarý" ya da "sabit noktalar" nelerdir? Taslak, anladýðý anlamda teorik yeniden kuruluþ gerçekleþmeksizin "eyleme rehber olmak üzere politik önermeler oluþturulamaz" derken, verili durumda devrimci taktiklere dayanan devrimci politik mücadele yürütülemez görüþündedir. Peki devrimci politik mücadele yürütmek isteyen binlerce devrimciye ve özel olarak örgütlere ne yapmayý önerirler. Evet, "Ne Yapmalý?"

"... Örgütsel yapýlarýn 'teorik' çalýþmalarýnýn ... teori ve politikanýn sorunlarý ve gerçekleri karþýsýnda ifa ettikleri iþlev -eðer negatif deðilse- sýfýrla eþittir."(s.88, vurgu bana ait).

Bu kadarý da fazladan da fazla! Ýsyan ettirir insaný. El insaf! Bu ne küçümseme. Bu ne aþaðýlama! Bu ne kendini beðenmiþlik! Bu kendi geçmiþine ne saygýsýzlýk! Bu ne haddini bilmezlik! Bu ne politik mirasyedilik!

Tarýmsal kapitalizmin "Prusya tarzý" geliþmesi örneðini alalým. Feodal toprak aðalarýnýn iç baþkalaþým yoluyla kapitalist büyük toprak sahiplerine dönüþtükleri tezinin komünist hareketin (örneðin, TKP[ML] Hareketi) toplumsal sýnýflarýn analizinde, program ve strateji sorunlarýnda þu ya da bu ölçüde yankýsýný bulmadýðý ciddi ciddi öne sürülebilir mi? Taslak kaþ yapayým derken göz çýkartýyor. Vurgulamak gerekirse, teorik donanýmlarýný edinmelerine az ya da çok katkýda bulunan örgüt ya da örgütlerin teorik çalýþmalarýna ve teorik birikimlerine burun büküyorlar.

Yeri gelmiþken iþaret etmek isterim ki, "Prusya tarzý" kapitalist geliþme yalnýzca tarýmsal kapitalist geliþmenin bir yoludur, genel olarak kapitalizmin deðil. Yani genel olarak Türkiye kapitalizmi "Prusya tarzý" bir geliþme yolu izlemiþ deðildir. Örneðin, sanayi kapitalizminin "Prusya tarzý"yla geliþtiði tezi bir saçmalýk olurdu. TKP(ML) Hareketi böyle bir saçmalýk yapmamýþtýr. (Eðer baþka yerlerde benzer hatalý ifadeler yoksa, Proleter Devrimci Partinin Yolu'nun üçüncü sayýsýndan þunlarý okuyoruz : "... sömürge ve yarý sömürge ülkelerdeki kapitalistleþmenin ana özelliklerinin Prusya yolunun özelliklerini taþýdýðý konusunu tekrar ele almayý da gerekli görmüyoruz..." (s.12) Alýntýnýn devamýnda ise tarýmda kapitalistleþmeden söz ediliyor, yani Prusya tarzý kapitalist geliþmenin tarýmsal kapitalizmin bir geliþme yolu olduðu açýklanýyor. Yukarýdaki hata, belleðim ve notlarým beni yanýltmýyorlarsa, bir daha yapýlmýyor. Taslak, "Prusya tarzý" kapitalist geliþmenin genel olarak kapitalist geliþmenin bir yolu olduðu görüþündedir (s.45). Ekleyeyim ki, "Prusya tarzý", adý konulmasa bile, bir tez olarak Ý. Kaypakkaya'da vardýr: "... Toprak aðalýðý yavaþ yavaþ ve uzun bir süreç içinde kapitalist çiftlikler haline gelmekte..." (Seçme Yazýlar, Ocak Yayýnlarý, s.29)

Taslakta komünist hareketi küçümseyici daha birçok sav ve ifade var. Bütün bunlarý burada ele almayý gerekli bulmuyorum.

"Mühendisler" ve "kalifiye iþçiler". Ya da, teori ve propaganda ile uðraþanlar ve "kendi yarattýðý cüce gerçeðin peþinde" ömür tüketenler

Taslaðýn içerdiði en önemli yanýlgýlardan biri de, yukarýda öz olarak ifade edilen ayrýmý yapýyor olmasýdýr. Bunu teorik çalýþma ile pratik çalýþmayý, en azýndan "yeterli bir teorik olgunlaþma" ya da teorik yeniden kuruluþ saðlanýncaya kadar, birbirinden koparan bir eðilim olarak tanýmlayabiliriz. Taslak boyunca bunun çok sayýda örneðiyle karþýlaþýyoruz. Genel bir fikir vermeye yetecek ölçüde bazý aktarmalar yapmakla yetinmek yerinde olur.

"... Sosyo-politik yapýnýn ve Marksizmin acil gereklerini karþýlamak, enerjilerini kendi dar ve eksikli dünyalarýnýn acil gereklerine hasreden örgütsel yapýlarýn iþi olmaktan çýkmýþtýr." (s.35).

"... Týkanýklýðý, teori yönünden, örgütlerin içinden yapýlacak müdahale ile aþma imkaný kalmamýþtýr."(s.35).

"... Hiçbir kayýp gerektirmeyen hiçbir tercih olamaz. Biz bunun, politik örgütler için okullu sekter anlayýþlar; bizim için, politik örgütler alaný olduðunu kabul ediyoruz. Þimdi, güçleri tek bir merkezde (örgütlerde) toplamak, savunmadan baþka bir þey yapmamayý göze almak anlamýna gelir; güçleri, en uygun saldýrý ve hazýrlýk zemini bulmak için eðilimlerine göre belirli bir daðýtým planýna tabi tutmak ve iþlevlerine göre yoðunlaþtýrmak gerekiyor.

" Her güç, kendisi için en uygun atmosfere gitmelidir. Kendini örgütte en iyi koruyabilecek olanýn örgüt dýþýna çýkmasý intihar olacaðý gibi, örgüt sýnýrlarý nefes almasýna yetmeyenlerin olduklarý yerde kalmalarýný önermek cinayet anlamýna gelecektir." (s.55).

" Her biri bir okulun 'gayya kuyusu'nda ('gayya kuyusu' cehennemin beþinci katýndaki kuyudur -b.n.) olan örgütlerde kalmak, okullu Marksizmlerin aþýlmasýna iliþkin teorik-politik görevleri rölantiye almak anlamýna gelecektir. Örgütlerden çýkýþ, 'bütünsel Marksizm'i yaratmaya yönelmenin -teori düzleminde- koþulu oluyor." (s.88).

"... Örgütsel yapýlar, vereceði gerçek sonuçlardan korkmayacaklarý bir 'teorik kuvvet' yaratamadýklarýndan ve buna iliþkin yetenek ve kapasite gösteremediklerinden dýþarýda olmak gerekiyor." (s.88).

" Ýþte biz, düþman saldýrýlarýna karþý baþka tür mevziler açmak üzere, savaþçýlar içinde (teorik-politik) gerilla savaþýna uygun -ama sadece bu niteliktekiler!- olanlarýn kaleden ve diðer kalelerden çýkmalarýnýn gerektiðini savunuyoruz..."(s.90).

"... Ucu açýk bir dönem boyunca bizim varlýðýmýz örgütleri, örgütlerin varlýðý bizi gereksizleþtirmeyecek. Bugün, bir 'iþlev daðýtýmý', 'ortak davamýz'ýn teorik-politik-pratik gereði olarak kendini dayatýyor. Böyle bir iþlemle, her sorunun üzerine sonuçlarýna ulaþýncaya kadar gitme olanaðý doðacak ve iki ayrý yerdekiler arasýnda çýkabilecek sürtüþmeler en aza indirilebilme olanaðýna kavuþacaktýr." (s.90-91)

"... Hareketimizin hedeflediðimiz biçimsel karþýlýðýný, bir 'teorik-politik çekirdek' yaratmak olarak adlandýrabiliriz..." (s.91)

"... Ve uðraþýmýza, kendimizi 'büyük deðil, küçük, zayýf, araçsýz, hiç sayarak, kimseden yardým gelmeyeceðine inanarak' giriyoruz." (s.94).

Yukarýdaki aktarmalarýn içerdiði her düþünceyi burada eletiri konusu yapacak deðilim. Ana düþünce üzerinde yoðunlaþmak yeterli. O da komünist hareketin (Taslaðýn komünist ya da marksist hareketten anladýðý ile benim anladýðýmýn farklý olduðuna bir kez daha dikkat çekmek isterim) güçlerinin teori ile uðraþanlar ('mühendisler') ile pratikle ( o da "cüce gerçek"le ilgili pratik) uðraþanlar ('kalifiye içiler') olarak bölünmesi gerektiðidir. En azýndan "yeterli bir teorik olgunlaþma"ya ulaþýncaya kadar. Ya da "bütünsel marksist oluþum"un olanaklý olduðu zamana kadar. "Bütünsel Marksizm"yaratýlýncaya kadar, yani "mühendisler" iþlerini tamamlayýncaya kadar. Artýk zamaný gelmiþtir denilebilecek nokta da "iki ayrý yerdekiler" birleþeceklerdir.

Taslaðýn somut iki önerisinden biri (diðeri "Marksizmin genel alaný" kavramýnýn literatüre yeniden kazandýrýlmasý gerektiðidir) teorisyenler ve propagandacýlarýn (veya bu çalýþmalara yatkýn olanlarýn, yani henüz teorisyen ve propagandacý durumda olmayanlarýn da) mevcut örgütleri terk etmeleridir. Taslak yazarlarý tasfiyeci bir sapma (belki "eðilim" demek daha uygun düþer) gösteriyorlar. "Örgüt sýnýrlarý nefes almasýna yetmeyenlerin" örgütlerden ayrýlmalarý gerektiði doðru önerisine ("nefes alamama"nýn ne olduðu da ayrýca tartýþýlabilir) karþýn, yapýlan "kendini örgütte en iyi koruyabilecek olan"lar dýþýnda "teorik-politik gerilla savaþýna uygun" olanlarýn "kaleden (Bu eskinin TKP(ML) Hareketidir. Þimdi de MLKP-K olmalý.) ve diðer kalelerden (diðer komünist örgütler) çýkmalarý önerisidir. Örgütleri terk ediniz! Taslak yalnýzca "nefes alamayanlar"a yapmamaktadýr bu çaðrýyý. Böyle sanmak yanýltýcý olur. Taslak teorik çalýþma yapabilecek ve bu çalýþmanýn sonuçlarýný propaganda edebilecek özelliklere sahip olanlarýn örgütlerden ayrýlmalarýný "bütünsel Marksizm"i yaratmak için olmazsa olmaz görüyor. Kendilerini örgütler dýþýnda koruyamayacaklar (bunu, söz konusu edilenlerin komünist ideolojik-politik kimliðe sahip olduklarýný varsayarsak, bu kimliði örgütler dýþýnda koruyamama olarak anlýyorum) olduklarý yerde kalsýnlar. Örgütler "kale" görevi görüyorlar. "Kültürel,sosyal ve psikolojik iþlevleri de olan 'kaleler' "(s.90) Yani onlar "cüce gerçeðin" peþinde enerjilerini tüketmeye devam etsinler. Örgütler dýþýna çýkýp da yozlaþýp gideceklerine örgütlerde oyalansýnlar. Sürüden ayrýlmasýnlar. Hazýr "her nasýlsa" "üretilmiþ" koruyucu þemsiyelerinin altýda kalsýnlar. En iyiler Taslak yazarlarýna katýlsýnlar, diðerleri de varlýklarýný sürdürmeye çalýþsýnlar.

Eleþtiriye devam etmeden önce bir saptama yapmak isterim. Komünist örgütlerin iç yaþamýný, yeteneklerini ve bilgi birikimlerini komünizm davasýnýn hizmetine sokmak bakýmýndan genel olarak elveriþsiz ("nefes alamamayý" özce böyle tanýmlarsak) bulanlarýn örgütlerden ayrýlmalarý doðrudur. Nefes alamayýp da örgütler dýþýnda komünist niteliklerini yitirmeden teorik çalýþma ve propaganda çalýþmasý yapabilecek olanlarýn böylesi bir çýkýþ yapmalarý bir görevdir de.

Ýnsanlarýn özgürce düþünmeleri ve yaratýcý olmalarýný istiyoruz. Geleceðin komünist insanýnýn (özgür üretici, özgür birey) her türlü ekonomik, toplumsal, kültürel, ideolojik vb. sýnýrlýlýklardan kurtulmuþ bir insan olacaðýný savunuruz. Teorimiz böyle der. Böyle bir insan tipinin oluþmasý sürecinin daha bugünden (isterseniz dünden deyiniz) baþladýðý unutulur. Genel olarak tek tip düþünmeye zorlanýr insan. Aykýrý düþüncelere, eleþtirilere vb. yer ve tahammül yoktur. Diðer þeylerin yaný sýra, korku vardýr. Bilimsel ve yaratýcý düþünme ve eleþtiriyi körelten, sakatlayan, öldüren korku.
"Yeni toplum yeni insan gerektirir. Yeni insanýn 'yaratýlmasý' sosyalist politik devrim sonrasýnda deðil, daha bugünden baþlar. Yeni bir toplum kurmak için yola çýkanlar, bu topluma iliþkin deðerleri, gelenekleri, davranýþ kurallarýný (ahlaký) vb. daha kapitalist toplumun baðrýnda oluþturmaya baþlarlar ve koþullar içinde ellerinden gelenin en iyisini yapmaya çalýþýrlar. Olgular ve deneyim bunun gereði gibi anlaþýlmadýðýný gösteriyor." (Üçüncü Enternasyonal'i Oportünizm Tüketti, s.8)
Komünist örgütlerin mevcut yapýlarý, ciddi sorunlarla karþý karþýya bulunulduðunun bilincinde olanlarýn ve buna karþý, zamana býrakmaksýzýn, bir þeyler yapmak isteyenlerin, özellikle teorik sorunlarda farklý düþünenlerin, nefes almalarýný gerçekten son derece sýnýrlýyor. Hatta, öyle oluyor ki, bu olanak yok ediliyor. Boðulmamak için örgütler dýþýna çýkmak zorunlu olabiliyor. Ancak, bu politik-pratikten kopmak anlamýna gelmiyor.
"Dar örgüt çýkarlarýný ve hatta kimi kiþisel çýkarlarý büyük sosyalizm davasýnýn önüne çýkarmak komünistlerden uzak dursun. 'Düþman ne der' gibi gerekçelere yaþam hakký tanýmak, engel tanýmamasý gereken komünistlere yakýþmaz. Marksizm-Leninizm’i toplumsal bir bilim gibi deðil, bir yol gösterici olarak deðil, bir dogma olarak görmeye, onu donuklaþtýrmaya, katýlaþtýrmaya, sýkça olduðu gibi, boþ söz kalýplarý olarak yozlaþtýrmaya son vermeye cesaret etmek gerek. Devrimci bir teorik yenilenme, teorik ve politik bir rönesans zorunlu.

"Verileni olduðu gibi kabul etmemek; gerçeði araþtýrmak, bulmak ve açýklamak komünist ahlak gereðidir. Yanlýþlara, eksikliklere ve güçsüzlüklere göz yummak, onlarý geçiþtirmek; baþkalarýný ve kendini haklý çýkarmak için bahaneler aramak, yeni toplumun aynasý olmak iddiasýndaki yeni insanýn karakter özellikleri arasýnda olamaz. Bütün bunlar eski dünyaya, burjuva dünyaya aittir. Komünistler kendilerine karþý da samimi olmak zorundadýrlar. Özsaygýsý zayýf olan ya da bu saygýyý yitirmiþ olanlar yeni bir dünyanýn kurulmasýna önderlik edemezler. Lenin sonrasý sosyalist hareketin ve özel olarak Komintern döneminin irdelenmesi çalýþmasý, ayný zamanda, var olan komünist hareketin ahlak ve karakter bakýmýndan sýnavdan geçeceði bir çalýma olacaktýr." (Üçüncü Enternasyonal'i Oportünizm Tüketti, s.7)

"... Günü kurtarmanýn ve kötü anlamda kurnazlýðýn olgunluk, devrimci uyanýklýk ve büyük bir beceri sayýldýðý bir dönemde yaþýyoruz. Yakýn bir gelecek için de tünelin ucunda ýþýk görünmüyor. Dünya ve Anadolu komünist hareketinin bugünkü önderleri genel olarak gelecek vaat etmiyorlar. Dahasý komünist hareketin ideolojik atýlým yapma olanaklarýnýn önünde ciddi bir engel oluþturuyorlar. Genel bir yenilenmeden geçmesi gereken komünist hareket içinde öncelikle önder kadrolar ideolojik ve politik olarak sert biçimde sarsýlmaya gereksinim duyuyorlar. Statükoculuðu ve küçük-burjuva nitelikli var olaný koruma, büyük amaçlar için risk almama psikolojisi ve alýþkanlýðýný yýkmak için önderlerin yüksek ölçekli bir ideolojik ve politik depreme ya da deprem dizisine uðramalarý gerekiyor. Ýdeolojik düzeyde müdahalenin yaný sýra, devrimci bir isçi sýnýfý hareketinin geliþmesinin zorlayýcý etkisine de gereksinme var." (a.g.y.,s.8)
Taslak eleþtirisine devam edelim. Taslak yazarlarý, örgütlü yapýlar içinde kýran kýrana bir ideolojik ve teorik çatýþmaya girmeksizin kolay yolu öneriyorlar. (Somut olarak kendilerinin nasýl bir örgüt içi mücadele yürüttükleri bilgisine sahip deðilim.) Teorik çalýþma ile pratik çalýþmanýn birliðinin, en azýndan içinde bulunulan "bütünlüklü Marksizm" yaratma döneminde, olanaklý olmadýðýný düþünüyorlar. Böylece teori oluþturma iþi kendini politik pratikten kurtarýyor! Pratik-politikayý - o da devrimci taktiklerle yapýlamayan politika- örgütlere býrakýrken, kendileri teorik çalýþma (ve propaganda ya da sosyalist propaganda) görevini üstleniyorlar. Örgütlerin teorik kapasitelerini de küçümseyerek yapýyorlar bunu. Kendileri entelektüeller (mühendisler), örgütlerdekiler de, her ne kadar çoðunlukla isçi kökenli olmasalar da, kalifiye isçiler.Böylece iþbölümü de yapýlmýþ oluyor! Pratik politik çalýþmanýn ve sýnýf mücadelesinin, ne denli tutucu ve dogmatik olurlarsa olsunlar komünistleri teorik sorunlarla karþý karþýya getirdiklerini ve onlarýn, nitelikleri gereði, bu sorunlara el atmaktan geri duramayacaklarýný anlamamýþ görünüyorlar. Büyük bir potansiyeli harekete geçirme konusunda elden gelen ve koþullarýn -özellikle örgüt içi yaþam koþullarýnýn- olanak tanýdýðýnýn en çoðu yapýlmaksýzýn örgüt dýþýna düþmemeye çalýþmak gerek. Daima hesaba katýlmasý gereken unsur odur ki, örgütler devrimci insanlarýn, hem de büyük bir özveri ruhuyla mücadele yürüten insanlarýn, bu anlamda ideolojik ve teorik olarak öncelikle etkilenmeye açýk insanlarýn toplandýklarý "kaleler"dir. An gelir artýk örgüt içinde kalma olanaðý ortadan kalkabilir. Taslak yazarlarý açýsýndan da durum böyle olabilir. Ancak, her bir durumu somut olarak deðerlendirmeksizin teori iþiyle uðraþabilecek olanlarýn örgütlerden ayrýlmalarýný önermek kabul edilemez. Kendilerini, teori ile pratiðin birliði sorununda Marksizm-Leninizm’le "Batý Marksizmi" arasýndaki çeliþki de ikincinin safýna yerleþtiren Taslak yazarlarý, "Batý Marksizmi" taklitçiliði yapýyorlar. On yýllar sonra, daha önce var olanlarýn yaný sýra, "Batý Marksizmi"nin Küçük Asya temsilciliðine aday oluyorlar. "Batý Marksizmi"nin teori ile pratiði ayýrmasýný, Türkiye'de, en azýndan kendi açýlarýndan, örgütlerden ayrýlmayý önererek yapýyorlar. Bilmem kimlerin on yýllar önce eskittiklerini Anadolu'ya taþýmak isçi sýnýfýnýn devlet olarak politik örgütlenmesi aracýlýðýyla komünist toplumu kurmaya gerçekten çalýþanlarýn iþi olamaz. Ayrýca eklemek gerekebilir ki, "Batý Marksizmi" teorik çalýþma ile pratik çalýþma birliðini bozabilecek lükse, en azýndan görece geniþ politik haklara sahip olma ve devrimci politik mücadelenin sýnýrlýlýðý gibi unsurlar nedeniyle, sahip olabilirdi; ama bu, Türkiye ve Kuzey Kürdistan coðrafyasýnda olanaklý deðildir. Kitle ajitasyonu ve kitle örgütlenmesi ve geniþ anlamda komünist gizli örgütlenme yapmayacak olsalar bile, Taslak yazarlarý propaganda yapacaklardýr. Bu da pratik çalýþmanýn bir biçimidir. Politik olarak bu denli sýcak olan Anadolu gibi bir coðrafyada kitle gösterilerine, toplantýlara, açlýk grevlerine vb. katýlmaksýzýn örgütler dýþýnda devrimci kimlik nasýl korunacaktýr? Olanaklý olan her fýrsatta isçi sýnýfý hareketinin geliþmesine ve devrimcileþmesine yardýmcý olmak gerekmez mi? Devrimci içtenlik sahibi hiç kimse can bedeli yürütülen pratik devrimci mücadeleye, bir "iþlev daðýtýmý" yaptýk diye pratik olarak kayýtsýz kalamaz. "Teorik-politik çekirdek" kayýtsýz kalacak mý?

Marksizm-Leninizm’in geçirdiði aðýr bunalýmý anlamak, onun üstesinden gelmek için iþçi sýnýfý hareketi ve emekçi kitle hareketi ile haþýr neþir olmak gerekiyor. Bunun içinde olmak gerekiyor. Dünya ve yurt ölçeðinde pratik hareketin sorunlarýna, ortaya sürdüðü sorulara çözüm ve yanýt üretmeye yönelik olmayan bir teorik çalýþýma bunalýmý atlatmaya yardýmcý olmaz. Hatta onu aðýrlaþtýrýr. Teorik çalýþýma bir tarih araþtýrmasý ve yazýmý olmayacaksa eðer, bugünkü durumu baþlangýç noktasý olarak almalýdýr. Verili durumdan hareket etmelidir. Bu sosyalizmin sorunlarýný geçmiþe uzanarak araþtýrma vb. çalýþýma ile bir çeliþki oluþturmaz. Tam tersine, bu ikisi birbirini tamamlar. Marksist-leninist teori özel olarak içinde bulunulan kapitalist toplumu tanýmak ve onun bilgisine dayanarak onu tasfiye etmenin teorisidir. Yerine yeniyi kurmanýn teorisidir. Onun bu özelliði ýsrarla korunmalýdýr. Dünyayý deðiþtirme etkinliðine olabildiðince etkin olarak katýlmaksýzýn (bu komünist hareketin her bir üyesi için her günkü pratik mücadelede bizzat yer almak demek deðildir) bunalýmdan çýkýþý saðlayabilecek katkýlar (teorik düzeyde de) yapýlamaz. Marksizm’in kurucularýnýn, olanaklý olan her durumda, politik mücadelenin içinde yer aldýklarý unutulmamalý.

Olabildiðince ayrýntýlý iþbölümü yapýlmaksýzýn (Toplumsal iþbölümünü ortadan kaldýrmak için iþbölümü yapmak zorunlu. Týpký devletin ortadan kalkmasýnýn koþullarýný hazýrlamak için proletarya diktatörlüðünü -þu kullanýla kullanýla süreç içinde tüketilen "dayanýklý tüketim maddesi"- kullanmak gibi.) görevler gereði gibi yerine getirilemez. Komünist hareket herkesin her iþi yaptýðý, yapabildiði iþbölümü tanýmayan bir organizma deðildir. Diðer þeylerin yaný sýra, teorik çalýþma yapabilecek bilgi birikimi ve özelliklere ("yeteneklere" de denilebilir) sahip olanlar arasýnda yapýlacak iyi düþünülmüþ ve verimli bir iþbölümü zorunludur. Teorik çalýþma ne kadar ilerletilirse, teori ne kadar geliþtirilirse, Lenin'in " 'Halkýn Dostlarý' Kimlerdir?"de vurguladýðý gibi, komünist hareketin pratik çalýþmasý da o kadar hýzlý büyür, güç kazanýr.

Teorik çalýþma - pratik çalýþma iliþkisinde komünistler için öncelik ikincisindedir. Teorik çalýþma pratik çalýþýma için yapýlýr, onun hizmetindedir. Ama pratiðin önü de teori tarafýndan sürekli olarak aydýnlatýlmalýdýr. Teoriye maddi bir güç kazandýracak olan pratiktir. Önünü ve olabildiðince uzaðý görebilmek için de sürekli olarak geliþtirilen ve zenginleþtirilen teori de olmazsa olmazdýr.

Marksizm-Leninizm'in bunalýmý sorunu nasýl anlaþýlmalý? Marx, Engels, Lenin ve deðiþen derecelerde katkýlar yapan diðer komünistler tarafýndan oluþturulup geliþtirilmiþ durumuyla, dayandýðý temel ilkeler ve genel olarak temelleri bakýmýndan, Marksizm-Leninizm'in bunalýmýndan söz edilemez. Yani temel ilkeleri ve tarihsel materyalizm, genel olarak kapitalist sistemin, özel ve esas olarak kapitalist ekonomik sistemin evriminin sonucu olarak geçerliliklerini yitirmemiþlerdir. Bugünkü dünyayý anlamak ve onu deðiþtirme uðraþýna giriþmek için yetersiz deðildirler. Söz konusu olan onlarýn gereði gibi kullanýlmýyor ve geliþtirilmiyor olmalarýdýr. Marksizm, diðer bilimlerle yakýn bir iliþki içinde bir toplumsal bilim olarak kurulmuþtur. Temelleri saðlam atýlmýþ bir yapýdýr. Temellerinin ya da temel ilkelerinin yeniden kurulmaya gerek duymadýðý bir yapý. Söz konusu olan onu sürekli olarak geliþtirmek, uygulama alanýný da durmaksýzýn geniþleterek zenginleþtirmektir. Toplumsal bir bilim olarak Marksizm-Leninizm'in geliþtirilmediði, bilim gibi irdelenmediði ve kullanýlmadýðý anlamýnda bir bunalýmdan söz etmek doðru olur. Geliþtirilememe bunalýmý. Eksiklikleri giderilmeyen, yanlýþlarý düzeltilmeyen, toplumdaki deðiþmeleri yansýtmayan, yani geliþtirilmeyen ve zenginleþtirilmeyen bir bilim er ya da geç bunalým (tehlikeli sonuç doðurabilecek durum) içine düþer. Kitap sayfalarýna sýkýþýp kalýr. Varlýðýný sürdürebilmesi ve geliþebilmesi için gerekli oksijeni alamaz. Eski eserler müzesine kaldýrýlýr.

Marksizm-Leninizm'in tamamlanmýþ, her þeyin yanýtýný, zaman ve mekan üstü olarak, içeren "dinsel bir ideoloji" olmadýðý biliniyor. O konusunun çok çeþitliliðine, sýnýrsýzlýðýna açýktýr. Marksist-leninist teori sorunlar inceleyerek sürekli olarak bilgi üretir. Üretmek zorundadýr. Bunu yapamadýðý anda bilimsel karakterini süreç içinde yitirir. Kendini sürekli olarak tekrarlayan, geliþme özelliklerini yitirmiþ bir teori durumuna düþer. Marksist-leninist teori her þeyi kapsayan, kesin ve mutlak bilgi deðildir.

Önemli bir nokta olarak vurgulanmalýdýr ki, komünist hareketin ve iþçi sýnýf hareketinin karþý karþýya bulunduklar sorunlara yanýt verememe, daha doðrusu yanýt verebilecek biçimde kullanýlmama anlamýnda bir bunalým vardýr. Bunalýmýn bir diðer önemli unsuru da dünya komünist hareketinin parçalanmýþlýðý ve politik olarak büyüyememesidir.

Burada, son derece genel sayýlabilecek çizgileriyle, Marksizm-Leninizm'in bunalýmýndan ne anlaþýlmasý gerektiði üzerinde duruldu. Bu baþlý baþýna bir konu olarak ayrýca ele alýnmalýdýr.

Son Birkaç Söz

Marksizm-Leninizm'in temel ilkelerine dayanýlarak yapýlan her eleþtirinin, arayýþýn vb. destekçisi olmak gerekir. Yaþanýlan süreçte, arayýþ giriþimlerini, devrimci konumda kalmak önkoþuluyla, anlayýþla karþýlamak gerek. Devrimci olarak kalýndýðý sürece arayýþ çabalarýnda kötü niyet aranmamalý. Marksist-leninist otorite ya da otoritelerin olmadýðý, komünist hareketin tarihinin en aðýr bunalýmýný yaþadýðý tarihsel koþullarda arayýþ içinde olmak, o güne kadar var olaný, bazen aþýrýya da kaçarak, eleþtirmek anlayýþla karþýlanmalýdýr. Devrimci bir arayýþ içinde olmayý son derece normal, haklý ve gerekli sayarým. Komünist hareketin on yýllardýr süren çok yönlü bunalýmý koþullarýnda baþkasý da olamaz. Her þeyin yolunda gittiðini düþünmeyenlerin sorular sormalarý, sorunlarý gündeme getirmeleri, çözümler önermeleri kadar yerinde olabilecek baþka ne olabilir ki? Marksizm-Leninizm'i devrimci eleþtirel biçimde kullananlara, devrimci bir arayýþ içinde olanlara, "buna ne gerek var?", "sorunlara çözüm üreten ya da üretme yeteneðinde olan somut teori ya da teoriler var; marksist-leninist teori dünya ve ülke sorunlarýna, iþçi sýnýfý hareketi ve sosyalist hareketin karþý karþýya bulunduðu sorunlara yanýt verebilecek düzeyde sürekli olarak zenginleþtiriliyor, yeniden üretiliyor" diye karþý çýkmak olanaksýz. Genel bir çekim gücü olan teori ya da teoriler yok. On yýllarýn birikmiþ sorunlarý son derece aðýr. Ne teorik ne de pratik olarak, on yýllardýr çekim merkezi olabilecek odak ya da odaklar var. Doðru dürüst teori üretimi yok vb. Komünistler, diðer þeylerin yaný sýra, üretememe bunalýmý geçiriyorlar. Çok eskiden düþün dünyasýnda gündem belirleyici olanlar marksistler ya da Marksizm adýna hareket edenler olurdu. Bu dönem çok gerilerde kaldý. Böylesi bir durumda insanlarýn bir çýkýþ yolu arayýþý içine girmeleri deðil, girmemeleri anormaldir. Hiç kimse ne kendini ne de baþkalarýný aldatsýn ya oyalasýn. Dünya komünist hareketinin içinde bulunduðu durumda iyi niyetli çýkýþ yolu arayýþlarýna karþý sekter tavýr takýnmak ancak kendi durumundan hoþnut olanlarýn iþi olabilir. Her þeyin yolunda gittiði, zaferden zafere koþulduðu düþüncesi var olan sorunlarýn görülmesini, teorinin geliþtirilmesi ve sorunlarýn çözümü için kullanýlmasý çalýþmasýný da olumsuz yönde, hem de devasa ölçüde, etkiledi. Türkiye'de de böyle oldu. Komintern dönemindeki egemen hava ve dünya devriminin kaderinin Sovyet devletinin kaderine ve Sovyetler Birliði'nde sosyalizmin kuruluþuna baðlanmasý bu açýdan özellikle dikkate deðerdir.

Arayýþ içinde olmak yeni baþtan baþlamak demek deðildir. Arayýþ çalýþmasýnda yol göstericiden yoksun olmak demek deðildir. Arayýþ çabalarý içinde hatalar da yapýlacaktýr. Önemli olan en az ve en az zarar verici hatalar yapmaktýr. Bunalýma yol açan nedenler ve karþý karþýya bulunulan sorunlar bilimsel bir çözümleme konusu yapýlacaklarsa eðer, Marksizm-Leninizm her yönüyle eleþtirel yaratýcý biçimde kullanýlmalýdýr. Yol gösterici vardýr. Sorun bu yol göstericinin ýþýðýnda doðru yolu bulabilmektir. Arayýþta kullanýlacak yol gösterici temel düþünceler (ilkeler) sorunu muðlaklaþtýrýlamaz ya da alacakaranlýkta býrakýlamaz. Hiç deðilse bu bakýmdan zihin açýklýðýna sahip olunmalý. Marksist-leninist olma iddiasýnda bulunanlar, marksist-leninist teorinin özünü ve temel ilkelerini tartýþma konusu yapmazlar. Örneðin, proletarya diktatörlüðü ilkesini tartýþma gündemine getirmezler. (Burada, bu diktatörlüðün nasýl anlaþýlmasý ve örgütlenmesi gerektiði üzerinde durmak gerekmiyor.) Çok ve aðýr zarara yol açabilecek hatalardan sakýnmak için Marksizm-Leninizm'in temel ilkelerini kullanmak ve komünist hareketin mirasýnýn olumlu ve olumsuz unsurlarýndan/yönlerinden öðrenmesini bilmek zorunlu.

Ben de uzun yýllardan bu yana sorunlara çözüm arayýþý içindeyim. (3) Elveriþli sayýlmayacak koþullarda, hemen tamamen tek baþýma kalmayý göze alarak ve kalarak, uluslararasý komünist hareketinin bunalýmýnýn nedenlerini araþtýrýyorum. Böylesi devasa bir çalýþmanýn kolektif bir iþ olduðunun da her zaman bilincinde oldum. Bu tür bir çalýþmayý örgütler içinde de yapmaya çalýþtým, örgütler dýþýnda da. Çaba ve giriþimlerim olumlu sonuçlar vermedi. Tercih etmediðim halde yalnýz kaldým. Ne var ki, hiçbir zaman kýlavuzsuz kalmadým. Marksizm-Leninizm'in temel ilkeleri ve teorik temellerine dayandým. Hiçbir zaman her þeyi genel bir gözden geçirme, bir tür "sil yeni baþtan" olarak adlandýrýlabilecek bir tavýr içinde olmadým. Böyle bir sorunum yok. Buna gerek de yok. Bu oyalanmak olur. Bu hovardalýk olur. Ayrýca, bu, burjuva dünyasýnýn çok yönlü saldýrýlarý karþýsýnda sarsýlmak, þaþýrmak, geri adým atmak olur. Birçok þey belki yeniden keþfedilmek zorunda kalýnacaktýr. Gerekiyorsa çok gerilere de gidilir. Geçmiþte gereken ilgiyi görmemiþ tezler ve teoriler de olabilir. Ama, ciddiye alýnabilir bir çýkýþ yolu arayýþý için, kabul edilmek zorundadýr ki, baþlangýç noktasýndan yoksun deðiliz. Kýlavuzsuz ya da pusulasýz deðiliz.

Ne yazýk ki, ayný þeyi Taslak yazarlarý için söylemek olanaklý görünmüyor. Onlar, denilebilir ki, bir uçtan bir diðer uca savruluyorlar. Ne yapýlmasý gerektiði konusunda bütün düþünce açýklýðý savlarýna karþýn, þaþkýndýrlar. Düþ kýrýklýðýna uðramýþladýr. Karamsardýrlar. "Marksizmin genel alaný" içinde yer alanlara "gelin her beraber yeni bir Marksizm anlayýþý oluþturalým" olarak özetlenebilecek bir çaðrý yapan ve bunun için de "Marksizmin genel alaný" kavramýnýn kabul edilmesi ve teorik çalýþma yapabilecek olanlarýn örgütlerden ayrýlarak "teorik-politik çekirdek"ler yaratýlmasý önerilerini yapan Taslak, bunalýmdan devrimci bir çýkýþ için, ne yazýk ki, iþe yaramaz. Tam tersine, yaratacaðý etkiye baðlý olarak, durumu daha da aðýrlaþtýran bir iþlev görür. Yukarýdaki çaðrý ve önerilerin komünist ve demokrat devrimci örgütlerde ve çevrelerde yanký bulacaðýný sanmýyorum. Bulmamasý da dileðimdir. Taslaðý yazan arkadaþlara onu eleþtirel bir gözle gözden geçirmelerini önermek isterim.

A. H. Yalaz
30 Temmuz 1995



(3) "Okur için bir noktayý açýklamak isterim : 'Üç Dünya Teorisi'nin eleþtirisi ile baþlayan ve Mao Zedung revizyonizminin eleþtiri yoluyla aþýlmasýyla güçlenen, yüksek bir ivme kazanan bir sorgulama ve yargýlama sürecine, yýllar önce, girdim ve bu süreçte hiçbir kaygý ya da korku tanýmaksýzýn ilerlemeye kararlýyým. Marksizm-Leninizm’i eleþtirel bir bilim olarak kullanma kararlýlýðýmýn hiçbir þey tarafýndan köreltilmesine izin vermeyeceðim. Eleþtiri dýþý tutulacak hiç kimse ve hiçbir teori, tez, görüþ, karar, vb. tanýmýyorum." ( "1957 Moskova Deklarasyonu, 1960 Moskova Bildirgesi Ve Barýþ Bildirilerinin Eleþtirisi, s.5-6, 1987).